banner102

Bil ki omuzlarındaki yük ağırdır. Sorumluluğun ise en az o kadar çoktur. Bil ki insanlık senden Âlem’e nizam, sisteme adil bir düzen bekler. Yine bil ki mazlum ve masum senden medet umar, düşkün ve yoksul ise yardım... İşte bundan dolayıdır ki yükün ağırdır.

Evet, yükün ağırdır! Çünkü sen yüreği dağlar kadar büyük, sevdası volkan gibi coşkun, azmi kayalar kadar sağlam bir mücahitsin. Sen, ulvi bir davanın müdavimi; gayesi büyük, ideali net, hedefine kilitlenmiş, gözünü kırpmadan, kararlı adımlarla yürüyen bir nefersin.

Sen, Sıddık-i bir sadakat, Faruk-i bir adalet, Zinnureyn-i bir edep ve Haydar-ı Kerrâr bir duruşa sahip Hamza yürekli bir gençsin. Sen Alparslanca bir idealin, Selahattince cesaretin, Fatihce bir azmin sahibisin. Çünkü sen Müslüman bir gençsin. İşte bunun için yükün ağırdır.

Tabii, istersen kabul etmeyebilir, sırtlanmayabilir, girmeyebilirsin bu yükün altına. İstersen “Bana ne, kim çekerse çeksin, ben çekmem bu yükü. Ben hamal mıyım? (afedersin) âlemin enayisi ben miyim?” de diyebilirsin.

Elbette ki dersin, o senin paşa keyfin... Peki, bu çare midir? Mazlumun, masumun, gözünün yaşı dinmiş olur mu böyle demekle? Ya da bu benim işim değil demekle gerçekten de o iş senin olmaktan çıkar mı?.. Hayır! Hem vallahi hem billahi çıkmaz...

Ey Müslüman genç!

Bu işte ben yokum deme hakkın yok elbette ki. Hele ki düzenin çivisi çıkmış bir dönemde. Hele ki mazlumun, masumun acı çektiği bir dönemde. Hele ki özellikle Müslüman kanının oluk oluk aktığı bir dönemde...

Benim işim değil diyemezsin! Yetim bir lokma ekmeye muhtaç iken, ben bu işte yokum diyemezsin! İnsanlıktan nasibini almamış ırkçı Siyonizm’in, küresel emperyalizmin, yeryüzünü mazluma dar ettiği bir asırda ben yokum arkadaş diyemezsin!..

Benim işim değil demek de neymiş? Afganya’da Asman, Yemen’de Sarah ağlar iken; Çeçenya’da Şamil, Filistin’de Halit kurşuna dizilir iken. Ben bu işte yokum demek de neymiş, Felluce’den, Halep’ten, Şam’dan ahların arş-ı titrettiği bir zamanda...

Evet, Müslüman genç, biliyorum yükün ağır. Biliyorum sen davandan vaz geçmezsin, biliyorum sen mazlumun ah edişine dayanamazsın, insanlık zulmün pençesinde inler iken sen yatağında rahat rahat uyumazsın, biliyorum. Çünkü sen Müslüman gençsin.

Fakat o da ne! Elinde bir oyuncak görüyorum. Zaar birileri aklını çelmiş senin. Sosyal medya denen illete takılmış, geceni gündüzünü heba ediyorsun. Kulaklarına bir cihaz takmışlar, yetim, ‘babamı isterim’ diye feryat ediyorken, sen kafanı sallayıp, parmaklarını şıkırdatıyorsun... 

Seni böyle gördükçe içim cız ediyor ey Müslüman genç! Hele futbol denen bir vebaya yakalanmış, onunla yatıp, onunla kalkıyorsun. Bir yanda o, bir yanda elinde oyuncak bilmem kiminle çetleşiyorsun. 

Bu sen değil sin ey Müslüman genç. Sen bu olamazsın. Senin sevdan bu olamaz. Sen bu malayani işlerin adamı değilsin. Sen adam gibi bir adamsın, Sen Âdemsin ey Müslüman genç. Sen şeytana ram olamazsın!..

Yakışmıyor sana bu hal. Sen esaret altında kalamazsın... Nerede kaldı senin dağlar kadar büyük yüreğin, nerede kaldı kayalar kadar sağlam azmin? Nerede? Sen bu esaretin altında kalacak kadar güçsüz bir iradeye sahip olamazsın!

Uyan be ey Müslüman genç; bak eline tutuşturdukları oyuncak, senin iradenin en kıymetli vitamini olan kulluğu elinden almış. İbadetini, namazını elinden almış. Bil ki namaz, müminle kafir arasındaki farktır...

Kulluğun olmadığı yerde isyan vardır. Başta Yüce Allah’a ve Rasulüne isyan vardır. Ne demek bir Müslüman’ın Rabbine isyanı, başkaldırışı? Allah muhafaza bunun sonu hüsrandır. Hüsran demek şu fani âlemle sınırlı değil elbette, esas Ebedi Âlem’de hüsran vardır.

Sonra anaya babaya isyan vardır ki Yüce Allah onlara ‘üf’ bile demeyi reddediyor. Onlara isyan, gönüllerini yıkıp viraneye çevirmek demektir. Onların dünyasını tarumar etmek de ne demek? Gönül yıkan Kabe’yi yıkmış olur ki sen bu işlerin adamı değilsin...

Sen Yüce Allah’a Resulüne, ana babaya, mümin kardeşine değil, zalim düzene baş kaldırırsın. Sen senden medet umanların ümitlerini yeşertirsin. Sen duruşunla mazluma cesaret verir, zalim yüreklere korku salarsın. İşte senin ferasetin budur ey Müslüman genç!

İşte bu ahval üzere şimdi, hemen şu an ayağa kalkmanın zamanıdır. Şaha kalkmanın zamanıdır. Bu zifiri karanlığa artık bir mum yakmanın zamanıdır. Şu köhne düzenin çarkına çomak sokman ve ‘Yeni Bir Dünya’ kurmanın zamanıdır...

Ve bu duygularla diyorum ki: Ey Müslüman genç; her daim yolun açık olsun! Bahtın açık olsun! Gazan mübarek olsun! Yüce Allah yar ve yardımcın olsun!..

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner90