banner102

İnkâr, insanın hakikatlerle kendi arasına koyduğu bir perdedir. Buna inançsızlık perdesi de denilebilir. Perdenin varlığı elbette ki hakikatleri yok etmez. İnsan, “Ben inanmıyorum, o halde hakikat denilen şey de yoktur.” demesi yalnız kendisini bağlar.

Mesela insan, “Ben bir yaratanın olduğuna inanmıyorum, öldükten sonra dirilme yoktur, ahiret hayatı diye bir şey de olamaz, ibadet lüzumsuzdur, içki bir ihtiyaçtır vs” derse, kendisiyle hakikatler arasına bir perde çekmiş olur. Olur ama bu, hakikatlerin gerçekte yok olması anlamına gelmez, ancak iddia sahibinin görmesini engeller.

 Tabii bu süreç en fazla dünya hayatıyla sınırlıdır. Hemen ölüm sonrası yani kabir hayatı ile birlikte insan hakikatlerle yüzleşir ki o zaman “Eyvah!” demekten kendini alamaz.

Evet, insanın düşüncesi sadece kendini bağlar ama ancak kesinlikle kendi akıbetini bile etkilemez. Yani insan, hakikatlerle yüzleştiği zaman, “Ben bunları zaten kabul etmemiştim. Ben ölümden sonrası hayata inanmamıştım. Ben, yeniden dirilmemeliyim. Bana hesap sorulmamalı!..” diyemeyecek veya misal, “Ben içkiyi ihtiyaç olarak görmüştüm, o halde bana ‘haram’ adına muamele edilmemeli.” iddiasında bulunamayacak.  Kısaca hakikatlerle yüzleştiğinde iddiasına devam edemeyecek.  

İnsan yaşadığı hayatın doğru olduğuna inandığı için öyle yaşıyor. Yanlış bildiği bir hayatı yaşaması için ise şartların dayatmasına maruz kalması gerekir. Dayatmalardan kurtulduğu an ise inandığı gibi yaşamaya devam eder. İşte insan bütün bunları aklıyla yapar. Aklı neyi kabul ederse ona göre yaşama tarzı belirler.

Peki, akıl yanılabilir mi? ... Evet, yanılabilir... İnsanla hakikatler arasına bir perde çekebilir mi? ... Evet, çekebilir. O halde akıl doğruyu bulma için kullanılacak bir olgu değildir. İslami tabirle akıl nimeti kendiliğinden gerçekleri bilebilecek, bir anlamda helal-haram ölçüsünü bulabilecek yeterliliğe sahip bir nimet değildir.

O halde akıl nedir? ... Akıl, kendisine takdim edilmiş olan hakikatlerin (helal ve haram) tasnifini iyi analiz edip, aralarında tercih yapma yetisidir. Helalleri yapıp, haramlardan sakınmaktır, aklı kullanmak. Yoksa kendiliğinden doğruları bulmaya çalışan kimi akla göre hırsızlık yapma, adam öldürme, yalan söyleme, içki içme gibi eylemler doğru olarak kabul görmüş oluyor.

Bir insan: “Bende bu ve benzeri eylemler olmaz ve zaten doğru da bulmuyorum.” diyebilir. Ancak bu yetmez. Haramlardan sakınma kadar helalleri de yerine getirmek icap eder. Yani mesela kötülükleri ortadan kaldırma gibi bir düşünceye sahip olma, ibadet yapma, iyilik yapma vs.

Somut bir örnekle aklın hakikatler önüne nasıl bir perde çektiğini ve bunun da gerek kişi ve gerekse topluma ne gibi zarar verdiğini ispatlayalım. Yaşanmış bir olay. Adam, ehliyetsiz ve de içkili araba kullanıyor. Aklı bunu ona doğru gösteriyor. Ne yazık ki beklenen netice ve kaza. Ölü ve yaralılar... Vel hâsıl hastane, hapishane, gasılhane, her iki tarafın yakınları bir keşmekeş içerisinde; ayılmalar, bayılmalar, korku, endişe, gözyaşı, sakat kalmalar, koşuşturmalar, bağırışlar, çağırışlar...

Demek ki akıl kendiliğinden doğruyu bulma donanımına sahip değil. Hatta yanlışı doğru kabul edecek kadar eksik bir donanıma sahip. İnsan doğruyu akılla bulacak olsaydı Yüce Allah, kitap ve peygamber göndermezdi. Demek ki hakikatlerin kaynağı onlar.

Bu durumda insan doğruyu nasıl bulacak? ... İçki örneğinden hareketle, Yüce Allah Kur’an’ı Kerim’de içkinin haram olduğunu beyan ediyor. Hz. Peygamber de ‘İçki, bütün kötülüklerin anasıdır.’ diyor. İşte insan bu kaynakları kullanarak aklıyla kendisine bir rota çizecek ve o yolu takip edecek. İşte akıl nimeti burada işe yarayacak.

Böylelikle insan, doğrularla kulluk rotasında devam edecek ve inkâr hezeyanına düşmeyecek. Dolayısıyla hakikatlerle arasında ne varsa bir bir eriyecek.

Bütün hezeyanların heyecanlara dönüşmesi dileğiyle!..

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner90