Yaratılanların en şereflisi olma gibi bir sıfatın yanında yeryüzünde Allah Zülcelal'in temsilcisi olma görevi de verildi insana.
Dağların bile kaldıramayacağı, yüklendiğinde dağları paramparça edecek kadar ağır bir davanın neferleriyiz. Hz. Ademden günümüze kadar süren HAK – BATIL mücadelesinde Hakkın safında gerçekleşen mücadeleyi var gücümüz ile sürdürecek olan yine bizleriz.
Kısaca değinmek istediğim; biz bu aleme başıboş gelmedik. Olaylar döngüsüyle dünyada hayat bulduk ve bize verilen ilahi görevi tamamlamak zorundayız. Herhangi bir seçeneğimiz yok, ister yap ister yapma diye. Kendinin kul olmasının bilincine varan her mü’min görevinin farkına varmalı ve kendi safına geçmelidir.
Dünyanın bir oyun-eğlence yeri olduğu belirtiliyor, Rahmanın ayetlerinde. Ama biz büyüdük artık bu oyuna son vermeliyiz. Çokluk yarışı ile oyalandığımız günlerin bedeli daha da ağırlaşmadan başlayalım mücadeleye.
Nesnelerin tutarsızlığı ile taşıdık kanayan düşlerimizi bu diyara. Anlamsız cümlelerdi hayatımızı anlamlı kılan. Yangının alevlenmesi için bir kıvılcım yetiyor ya hani ..
İnançla bismillah deyip koyulmalıyız yola. Çünkü bu yol dikenli, çamur ve meşakkatli bir süreçtir. Sonucunda en güzel müjdelerin fısıldandığı huzura gebe olan yol. Başlamalıyız merhametli olan ve hem bu dünyada, hem öteki dünyada nimet veren Rabbin adıyla. Ve ‘yüreğimiz senin, canımız sana feda olsun Ey Rabbim niyetini yaşamalıyız.
Başlamalıyız hiçbir kırgınlığa kapılmadan . Bu iş gönül işi ama sevda derin sevda , ilahi huzur.
Eğer sahip olduğumuz dini dava edinememişsek, batıl davaları benimsemekten kurtulamayız. Çünkü biliyoruz ki kainat boşluk kabul etmiyor. Bir nesil var, hem de öyle nesil ki kendisini tek düşünmekten ar eden, kardeşim olmazsa benim halim nice olur diye gecesini gündüzüne katıp da kardeşlerini çağıran nesil.
Varlığımız bu davada devam ettiği sürece Hakkı haykırmaktan vazgeçmemeliyiz. Önümüze çeşitli engeller konulsa bile bu davadan geçmemeliyiz.
Günümüz dünyasında bu hak davadan vazgeçirme adına çeşitli oyunlar sahnede hem de hiç ara vermeksizin . Batılın temsilcileri kendine düşen vazifeyi fazlasıyla yerine getiriyor. Hem de sabırla inançla !.. O halde biz de bize verilen ilahi görevi tökezlemeden yapma gayreti göstermeliyiz. Küfrün tek millet olduğu bu alemde haydi gelin hep birlikte bu İslam sancağını yükseltelim . Din kardeşleri olarak birbirimizi yaralamak yerine, yaraları sarıcı hatta o acıyı unutturucu Ensarlar gibi olalım .
Allah Zülcelal ve Tagaddes Hazretlerinin rızası için ayağa kalkalım ve Yaşanılabilir Bir Türkiye, Yeniden Büyük Türkiye ve Yeni Bir Adil Dünyayı Kurmak için canı gönülden Milli Görüş'e sarılalım..