Konu yine cübbeli...
Haftalık sohbetinin bir bölümünde Erbakan'a, eşi muhterem Nermin Erbakan'ın vefatı akabinde taziye ziyaretinde "Hocam siyaseti bırak Allah aşkına!" dediğini söylüyor...
Kime söylüyor?
Ömrü İslam Birliği davası adına geçmiş olan müslümanların inançları doğrultusunda ezilmeden, onurları ile birlikte geçmişte dedeleri gibi hüküm sürmesi için mücadele eden devrinin Abdülhamid'i Erbakan'a söylüyor. Akabinde ise Erbakan Vakfı'nın davetlisi olarak Bursa'ya gelen İran eski cumhurbaşkanı Ahmedinejad'ın Erbakan'ı Anma programı nedeniyle Türkiye'ye çağrılmasına verip veriştiriyor! Milli Görüşü eksen kayması yaşayıp 'şiaya!' ilgi göstermekle itham ediyor. Milli Görüş kadroları içersinde Şia zihniyetli şahısların sızdığını iddia ediyor! Haftalık sohbetinin "Erbakan, Milli Görüş, Saadet Partisi" ile alakalı 15 dakikalık kısmında sadece Türkiye'nin değil dünyanın tek umudu olan Milli Görüş'e, onun tek temsilcisi olan Saadet Partisi'ne verilebilecek en ağır zararı veriyor belkide...
Cübbeli Hocaefendi'nin bu açıklamalarına daha doğrusu yoğun bir bilgi kirliliği-karmaşası taşıyan bununla birlikte cemaat içinde bir takım mahfillerin kulaktan dolma bilgilerle Cübbeli Hocaefendi'yi yanıltan bu çarpıtmalara nerden cevap vermeli şaştım doğrusu.
Bir kere İran eski cumhurbaşkanı Ahmedinejad'ı Türkiye'ye çağıran Saadet Partisi değil, Erbakan Vakfı... Ve Erbakan Vakfı'nın Saadet Partisi ile hiçbir resmi bağı yok. Bu şu demek. Erbakan Vakfı Ahmedinejad'ın daveti için Saadet Partisi'nden yetki ya da izin istememiştir. Kendi insiyatifi ile bu işi yapmıştır. Hal böyleyken Saadet Partisi'ni bununla itham etmek doğru mu? Öte yandan Erbakan Vakfı dahi davet etmiş olsa İslam Birliği'ni kuran Erbakan'a şia bile olsa biat ettiğini açıkça ilan eden Ahmedinejad'ın Türkiye'de katıldığı böyle bir konferansta konuşma yapıp Erbakan'ın siyaset adamlığını övmesinin, İslam Birliği için verdiği mücadeleyi anlatmasının nasıl bir zararı olabilir?
Ben oldum olası kürsü sahibi din adamlarının siyaseten anlamadıkları işlere balıklama dalmalarını, siyasi olaylardan kafalarına göre varsayım çıkarmalarını doğru bulmam. Bu hitap ettikleri kitleleri de yanlış yönlendiriyor. Malesef Cübbeli Hocaefendi de bu tuzağa düşmüş! Cübbeli bir yandan Milli Görüş'e Ahmedinejad üzerinden eksen kayması iddiasını düşüncesiz ve mesnetsizce atarken öte yandan satır aralarında şu ifadesi de geçiyor: "Türkiye'ye geldiğinde kimlerle görüşmüş kimlerle". Cübbeli'nin şaşıp kaldığı ama isimlerini veremediği kimselerle olan bu görüşmeyi ben internetten araştırdım. Bunlardan bir tanesi eski cumhurbaşkanımız Abdullah Gül ile olan görüşmeymiş! Diğerleri için ise hükümet kanalı ile olan ve basına servis edilmeyen görüşmeler olduğu iddia ediliyor. Cübbelinin kulağına fısıldanan ama Cübbelinin kimlerle olduğunu yansıtmadığı bu görüşmeler AKP eksenli görüşmeler. Peki Cübbeli Hocaefendiye soralım: Erbakan'ı anmak için Türkiye'ye gelen Ahmedinejadla Milli Görüşü şia etkisi altına girmekle suçluyorsun da neden Ahmedinejad'ın AKP yöneticileri ile görüşmesini es geçip isim vermiyorsun! Senin varsayımına göre AKP'de şia etkisi altına girmiş olmuyor mu?
Hadi biraz daha ileri gidelim...
Şimdiki Cumhurbaşkanımız Erdoğan, seçimlerden sonra ilk olarak davet ettiği isimlerden birisi Hristiyan dünyasının başı Papa oldu. Davet mektubunda ise Papa'ya "kutsiyetpenah" yani "kendisine sığınılan kişi" nitelemesi yaptı. Ne demek kendisinme sığınılan kişi! Bir müslüman öyle yada böyle Allah'tan (CC) başkasına sığınmaz diye feveran ettin mi? Erdoğan'ı eksen kayması ile suçladın mı? Bu ifadenin imani noktada büyük bir felaket getirebileceğini, bir İslam ülkesinin başındaki ismin bu ifadeyi asla kullanamayacğına dair müstakil bir vaaz irad ettin mi?
Hocaefendi lütfen siyaseti siyasetçilere bırakın...
Bıktık yorulduk her seçim öncesi kiminizin üstü örtülü, gizli-kapaklı AKP propagandası yapmanızdan. Bu işi kimileriniz öyle hale getiriyorki cenaze-menaze dinlemeden aman ha önümüzde çok kritik seçimler var oyları heba etmeyelim diyerek AKP'yi işaret ediyorlar. AKP için bunca çırpınan hocaya sormak lazım: Zinayı serbest bırakan, domuzu kasaplık hayvan statüsüne sokup tezgahlara indirten, AB istedi diye eşçinselliği özgürlük diye yasalarımıza sokan, katil ve zalim ABD istedi diye hava sahamızı açtırıp Iraklı mazlumları bombalatan, Efendimizin (SAV) mübarek sakalına 'kıl-mıl' diyecek kadar soysuzlaşan! Fatih Çarşamba'da gezinip duran sakallı-cübbeliler için polis gereğini yapsın diyen, Allah'ın (CC) mübarek ayetleri ile dalga geçip haşa "Bakara-makara!" diyerek sapıtan, zalim ve katil İsrail'in cumhurbaşkanını TBMM'ye çıkartıp milletvekillerine alkışlattıran bu zihniyete destek vermek için hangi kitaptan fetva aldınız! Acaba bu desteğinizden ne kazandınız! Hiç mi öbür tarafı düşünmezsiniz!
İsmailağa içersinde kala-kala birkaç tane saf ve sabır küpü Milli Görüşçü kardeşimiz kaldı şimdi onlara mı göz diktiniz! Bakın bakın Milli Görüş'te şia sempatizanı çıktı deyip onları da kandırmaya mı niyetlendiniz.
Şuna iyice emin olun...
Kürsülerinizden bilip-bilmeden Milli Görüş'e attığınız her söz dünyanın herhangi bir noktasında zulme uğramış bir müslümana gidecek yardımı biraz daha geciktirmek anlamına gelecektir. Bu vebali taşımaya yüreğiniz yetiyorsa buyrun meydanlarda, kürsülerde sizin olsun.
Bir de kalmış Erbakan Hoca'ya 'siyaseti bırak' diye akıl vermeye kalkıyorsunuz!
Muhterem Zahit Kotku hazretlerinin, Sultan Baba İhsan Tamgüney hocaefendinin ve mübarek Mahmut Ustaosmanoğlu efendi hazretlerinin veremediği! tavsiyeyi, bulamadığı! çözümü siz buldunuz da devrin Abdülhamid Han'ı Erbakan Hoca'ya güya akıl veriyorsunuz. Erbakan Hoca acaba bu dikenli, zahmetli yola kendi başına mı girdi? Hor görülmeye, hakaret edilmeye meraklımıydı da hiçbir dünyevi menfaati olmadan bu ağır sorumluluğa katlandı. Ona bu görevi taşıyacaksın diyenler sıradan insanlarmıydı? Bunları en çok sen bildiğin halde bir de Erbakan'a akıl vermeye kalkıyorsunuz. Erbakan siyaseti bıraksın, Erbakan'ı ve onun koyduğu milli nizamı takip edenler siyaseti bıraksın, yeter artık zalimin zulmü diyenler sussun. Demek bunu istiyorsunuz. Demek 6 kere gidip 7 kere gelen "bakın camilere gitmek serbest değilmi, oruç tutmak serbest değilmi, hacca gitmek serbest değilmi" diyen ama sömürü düzenini sürdüren halkın ahlak ve maneviyatını yokeden Demirel gibi siyasetçileriniz olsun istiyorsunuz.
Ama bu konuda çok haklısınız... Bunu o kadar çok istiyorsunuzki "nasıl yaşarsanız öyle yönetilirsiniz" düsturu gereğince başımızda böyle politikacılar kol geziyor.
Ey Cübbeli Hocaefendi sana en son şunu hatırlatayım:
Irak'ta ırzına geçilen ve başını duvara vura vura şehid olan Nur bacı vardıya hani. Erbakan gibi büyük bir siyaset adamına siyaseti bırak demek, Nur bacılarara yeni Nur bacılar eklensin demektir. Yeni Nur bacıların olmasını engellemek ve öncekilerinin hesabını sormak için bırak Erbakan'a sen siyaseti bırak demeyi, binlerce yeni Erbakan için her gece teheccüd namazında yalvara-yakara Allah'a (cc) dua etmek gerek. Bu mllet Abdülhamid Han'ı yü sene sonra anlamaya başladı. Ama Erbakan'ı anlamak için bir yüz sene daha bekleyecek takati yok bu milletin. Aklınızı başınıza devşirin de milleti Erbakan'dan uzaklaştırmaya dönük böyle saçma sapan lafları kendinize saklayın.
çarpılacan kardeşim kimi itham ettiğinin farkındasın dımı.korunmak için cubbeli iksirleinden alıp ıcmelısın.