banner102
17 Aralık neresinden bakılırsa bakılsın Türkiye’nin kırılma noktalarından birisi olacak. Aralarında 3 bakan çocuğu, iktidara yakın işadamı ve müteahhitlerin yeraldığı rüşvet, yolsuzluk iddialarını içine alan büyük bir operasyon yaşadı ülke. Milyonlarca dolarlık rüşvet ve yolsuzluğun tutanaklara, soruşturma dosyasına girdiği, 2 bakan oğlunun tutuklu diğerinin tutuksuz yargılanma aşamasına geldiği bu dava Türkiye’nin içinde döndürüldüğü dolapların ortaya çıkmasına da vesile olur diye ümit ediyoruz. Elbetteki mahkeme tarafından sonuçlandırılana dek hiç kimse suçlu addedilemez. Bu realitenin de altını çizmek gerek…

17 Aralık kadar ondan sonraki gelişmeler de gündeme damgasını vurdu. Operasyonu yapıp bakan çocukları ile iktidara yakın iş adamlarını gözaltına alan tüm emniyet birimlerine yönelik büyük bir kıyım başlatıldı. Başta İstanbul İl Emniyet Müdürü olmak üzere, İstanbul, Ankara, İzmir ve Türkiye’nin dört bir yanında pek çok emniyet amiri, şube müdürü ve üst rütbeli emniyet personeli görevlerinden alındı. Sadece polisler değil devletin değişik kademelerinde yeralan pekçok bürokrat aynı uygulamaya tabi tutuldu.  Gerekçe ise Başbakan’ın ifadesi ile “paralel devlet oluşumu…” Bugüne kadar kendi atadığı memurları, kendisine aykırı iş yapıp paralel devlet olmakla suçlayan başka bir başbakan görülmemişti. Başbakan Erdoğan sayesinde o da görüldü. İnsan sormadan edemiyor: 17 Aralık sabahına kadar “paralel devlet argümanı” olmayan bu polisler ve bürokratlar nasıl oldu da bir anda başbakanın tabiri ile “inlerinde bulup çıkaracağız…” diye nitelenir oldu. Bunlar teröristmi de inlerinden bulup çıkaracaksınız sayın başbakan! Hadi diyelimki polisler hukuken yanlış olmasa da idari anlamda habersiz iş yapmışlar, peki onları bu göreve yönelten savcılar ne olacak? Eğer burada bir usulsüzlük varsa bunun ilk kademesi savcılar olmalı değil mi? Eğer 17 Aralık “rüşvet ve yolsuzluk” operasyonu için startı savcılar vermese o polisler hangi yetkiyle harekete geçecekti. Hadi onu da geçtik… Polisler izinsiz iş yapmışlar diyorsunuz, peki MASAK yani Mali Suçları Araştırma Kurulu’nun başkan yardımcısının kabahati nedir? Hadi onu da geçtik TRT Haber Genel Koordinatörü’nün suçu nedir? O da mı paralel devlet dediğiniz yapının adamı? Daha düne kadar razı olduğunuz adamları hiçbir gerekçe göstermeden kapının önüne koyuyorsunuz. Ondan sonra çıkıp “babamın oğlu olsa tanımam!” deyip sözde yolsuzluk ve rüşvete karşı olduğunuzun altını çizmeye çalışıyorsunuz. 
Sayın başbakan bu millet bu dolmaları yer mi?

Hem “babamın oğlu olsa tanımam!” deyip racon kesip hem de soruşturmayı yöneten onca polisi kızağa çekip yine aynı soruşturmadaki savcıların yanına savcılar atamak, son dakika golü gibi yönetmelik değiştirmekle işi bitireceğinizi mi sanıyorsunuz?
Bakın siz “Ömer adaletinden bahsedip” polisleri yerinden ederken aynı soruşturmayı yaşayan İspanya’da neler olmuş: Başbakan Mariano Rajoy mahkemelerin verdiği karara mutlak saygı duyduğunu belirtti ve parti yetkililerine de soruşturma için gereken tüm kolaylığı göstermeleri talimatı verdiğini aktardı. Bir tarafta işini, verilen emri yerine getirdiği için görevden alınıp paralel devlet suçlamasına tabi tutulan Türk polisi, öbür taraftan yine işini yaptığı için ama bunun karşılığında takdir gören İspanyol polisi. 

Şimdi bu satırları okuyanlara sorayım müsaadenizle: Hz. Ömer’in (ra) adaleti kime daha yakın!

Bir de birileri çıkmış dış destekli içinde ABD-İsrail’in olduğu operasyon ile Türkiye’nin hızla ileri gidişinin önünü kesmek isteyen bir ittifaktan söz ediyor. AKP Hükümeti’nin pravdası olan yandaş yayın organları yolsuzluk ve rüşvet iddialarını örtbas etmek için sürekli bu yönde yayınlar yapıyor. Türkiye’nin son resmi verilerine göre 646 milyar dolara çıkmış brüt dış borç stokunun olduğunu, ödenmeyen çek-senet adet ve tutarlarının rekor üstüne rekor kırdığını, asgari ücretle 1 ay değil, 10 gün bile yaşanamaz hale geldiğini, sürekli artan cari açık nedeniyle Merkez Bankasında tutmak zorunda olduğumuz ve çoğunu borçlanarak aldığımız döviz rezervlerimizin 130 milyar doları devirdiğini (bazıları bunu bile başarı sayıyor!) ve sadece bu yıl borç faizlerine 52 milyar TL ödemek zorunda olduğumuzu anlatıp kafanızı şişirmek istemiyorum merak etmeyin. Fakat yine kestirme bir soru sorayım: Eğer Türkiye Başbakan Erdoğan’ın dediği gibi merkezinde ABD-İsrail olan uluslararası bir komplo ile karşı karşıya ise o halde ABD neden Türkiye’nin stratejik müttefikidir? Ve tüm bu suçlamalar içersinde ekonomi yönetiminin başı Başbakan Yardımcısı Ali Babacan daha yeni yani 17 Aralık operasyonu sonrasında neden İsrail radyosuna “İsrail ile ortak çıkarlara sahibiz!” demiştir? Başbakan bir yandan uluslararası komplonun kurgulayıcısı olarak Amerikan Büyükelçisi ile AB Büyükelçilerini suçlarken acaba cemaate yakın bürokrat ve üst düzey polisler için kullandığı “onları inlerinde bulup çıkaracağız” ifadesini neden komplonun merkezi olarak gördüğü bu şahıslar için kullanmaktan korkuyor?

Neresinden bakarsanız bakın, hangi açıyla bakarsanız bakın Başbakan Erdoğan ve AKP Hükümeti bu büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonundan bile 30 Mart Yerel Seçimleri için oy devşirmenin peşinde. İddiaların odağındaki bakanlarına tek söz söylemezken hatta onları hala görevlerinin başında tutarken tek işleri talimatlar gereği işini yapmak olan polisleri kızağa çektirerek devletin işleyiş ve yürütmesini sekteye uğratmıştır. 

Biz bu filmi defalarca gördük… 

Her seçim arefesinde tekrarlanan bu krizler ne hikmetse AKP’nin bir sonraki seçimden zaferle çıkmasına neden oldu. İşte yine önümüzde bir seçim var. Ortada çok ağır rüşvet ve yolsuzluk iddiaları var. Fakat dünyanın başka herhangi bir ülkesinde bu iddiaların odağında olan hükümetin istifa etmesi gerekirken Türkiye’de yürütmenin başı olan AKP hükümetinin başbakanı, meydanlara çıkıp göğsünü gere gere, vatandaşlardan 30 Mart Yerel Seçimlerinde “oylarınızı AKP verin!” diyebiliyor. 

Siz de aynı duyguya kapılmıyor musunuz?

Karşıdan bakıldığında acaba aptala benzer bir halimiz mi var!
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
misafir 2013-12-24 16:34:55

mesele illa da muhalefet yapmaksa onu zaten yapan var, siz sizin tabirinizle büyük resime baksanız daha faydalı olursunuz

Avatar
çarkcı başı 2013-12-24 10:57:03

ne oldu hoşunuza gitmedimi yazım hemen sildiniz dürüst olun davanız kazansın öyle solcu ve demokratları karşımıza çikartıp milli görüşe oy verin vermeseniz davaya ihanet etmiş olursunuz işbirlikçirin ekmeğine yağ sürmüş olursunuz

Avatar
ressam @misafir 2013-12-24 21:34:18

büyük resim nedir? diyceksinizki ülkenin önü kesilmek isteniyor. iyi de sanki ülke şaha kalkmışta birileri bunu çekemiyor. ya birader sürekli batı emperyalizminin dümen suyundayız. başımızdaki adamlar hiçbi zaman bir dediklerini 2 etmiyor. ne diye önümüzü kessinler..........

Avatar
UNUTMAYIN 2013-12-25 10:24:38

28 subatları 28 şubatları

Avatar
ali 2013-12-25 12:32:44

belki sizin zorunuza gitcek ama zaferlerin en büyügü 30 martta cıkacak evet ilk defa dogru bi haber yapdınız tşk.ler.

Avatar
salih @çarkcı başı 2013-12-26 11:54:04

doğru dürüst yz o zaman.yayınlanır merak etme. bide o çark bozulacak haberiniz olsun.çatlasanızda patlasanızda milli görüş gelecek..

Avatar
ÇARCKCI BAŞI 2013-12-27 16:10:44

salihmisin yoksa gayru salihm. yorumlarimiz hep kesiliyor yazarken bu yazilari beğenende olr beğenmeyen de bugün birlik zamani hizmet diyorlar cemaat diyorlar syonistlerle hareket ediyorlar bugün akp yârin sp öbürgün sünni müslümanlar ezip geçecekler taki ilmli islami yerleştirene kadar alah,a emanet olunuz

Avatar
ferhat @ÇARCKCI BAŞI 2013-12-27 17:44:46

2002 de neden birlik olmadınız da şimdi birlik oluyorsunuz.davayı satıp gidenlere neden dur demediniz.hesabı ağır olacak bunun bendeb söylemesi..

banner90