Ünceki hafta İngiltere’ye ziyarette bulunan Cumhurbaşkanımız sayın Abdullah Gül, Türkiye’nin Avrupa Birliği adımlarını kökten etkileyecek çok önemli bir açıklamada bulundu. Avrupa Birliğini şaşkınlıkla suçlayan Gül, önümüzdeki yılın ikinci yarısında birliğin dönem başkanı olacak Güney Kıbrıs’ın başkanlığa gelecek olmasını eleştirerek “sefil birliğe yarım başkan” gibi çok ağır bir nitelemede bulundu. Sayın Cumhurbaşkanının çok yerli yerinde ve en önemli Avrupa başkentlerinden birinde bu sözü sarfetmesi, Avrupa Birliğinin gerçek tanımını ortaya koyması kuşkusuz çok önemlidir. Bu tanıma katılmamak da mümkün değil tabiki.
Her ne kadar Gül’ün bu noktada sözleri dosdoğru olsa da, öncesinde ve özellikle AKP Hükümetleri döneminde “sefil bir birlik olan AB” uğruna verdiğimiz korkunç tavizler, yaptığımız fahiş hatalar, ülkeyi ve milleti kokuşmuş Avrupa değerlerinin içine sokacak yasal düzenlemelerin “Uyum Yasaları” adı altında TBMM’den geçirilmesi de bir o kadar yanlıştır. İşin ilginç tarafı Cumhurbaşkanı Gül, bugün AB’yi ‘sefil birlik’ diye nitelerken bakınız cumhurbaşkanı seçildiğinde TBMM kürsüsünde AB için hangi sözleri sarfetmiş: “3 Ekim 2005 tarihinde tam üyelik müzakerelerine başladığımız Avrupa Birliği yolunda kararlı bir biçimde ve kendi irademizle yürümeye devam etmeliyiz. Avrupa Birliği üyeliği hedefli siyasi ve ekonomik reformları daha ciddi bir kararlılıkla gerçekleştirmemiz ülkemiz için gereklidir.” Evet bu ifadeler sayın Cumhurbaşkanı tarafından TBMM’de cumhurbaşkanı olarak seçildikten hemen sonra kürsüden yaptığı açıklamalar arasındadır.
O tarihte Avrupa Birliği için reformlara kararlı bir şekilde yürümemizin ne kadar ‘lüzumlu’ olduğunu ifade eden Gül, bugün aynı birliği sefil olmakla suçluyor.
Peki şimdi ne olacak?
Hiçbir şey olmamış gibi AB yolunda verdiğimiz onca tavizi sineye mi çekeceğiz? Mesela bugün Güney Kıbrıs’ı bugün ‘yarım AB başkanı” olarak niteliyoruz. Ama adama sormazlar mı, “madem G. Kıbrıs’ı kabul etmiyordunuz, ne diye Anan Planı adı altında KKTC’nin varlığının sonlandırılmasını da içeren sözde Kıbrıs çözüm planına destek verdiniz?
İş işten geçtikten sonra, verilecek tüm tavizleri verdikten sonra, Türkiye bütün olarak AB tornasından geçtikten sonra bu açıklamaları yapmak, sansasyonel ifadelerde bulunmanın anlamı nedir? Biz bu kadar akılsız bir milletmiyizki “evet biz AB yolunda mücadele verdik, girmek için her kapıyı zorladık ama girmeye çalıştığımız birlik sefil çıktı, üstelik doğru dürüst başkan seçemiyorlar” denildiğinde bu dolmayı yutturacağınızı mı sanıyorsunuz?
Yazık gerçekten çok yazık…
3 Ekim 2005 tarihinde Türkiye tam üyelik müzakerelerine başladığında sayın Başbakan Erdoğan’ın uçağı Ankara’ya inerken büyük bir hengame içinde, havai fişekler eşliğinde kutlamalar yapıyorduk. Kimi zavallıların ‘medeniyet projesi’ dediği kokmuş ve çürümüş AB’ye adım attık diye yerimizde duramıyorduk. şimdi geldiğimiz nokta ise, “kusura bakmayın, medeniyet projesi dediğimiz birlik sefil birlik çıkmış” oldu. Bu nasıl bir dış politika anlayışı anlayan beri gelsin. Her seferinde, her attığımız adımda darbe üstüne darbe yiyoruz. Gittiğimiz yollar bir bir uçuruma çıkıyor. Zorladığımız kapılar suratımıza kapanıyor.
3 Kasım 2005’te büyük başarı diye adım attığımız, “kararlılıkla bu yolda reformları sürdürmeliyiz” dediğimiz AB politikalarına dönüp bakan yok. Hatta AKP Hükümetinin AB’den sorumlu bakanı Egemen Bağış bile birkaç zoraki açıklama dışında AB hakkında kelam etmiyor. Siyasi yasağı kalkmadan önce Gül’ün başbakanlığı döneminde 3 haftada tüm AB başkentlerini gezip, “AKP’nin ne kadar AB yolunda kararlı bir parti olduğunu” anlatan sayın Erdoğan bugün suskun.
şu tespite hak vermemek mümkün mü?
Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan, sefil olan AB’den ziyade bizim, yani AKP’nin önümüze çizdiği şahsiyetsiz, karaktersiz, teslimiyetçi, ezik dış politikadır. Siz AB’ye sefil demeden önce bir özeleştiri yapın da, nasıl oldu da bu sefil birliğe bu kadar teslim olduk onun hesabını verin.
Hem o açıklamaları dünyayı yüzyıllar boyunca sömürmüş kibirli İngilizlerin karşısında değil, milletin sizi seçip görevlendirdiği makamlarda yapın. İşte o zaman söyledikleriniz bir değer ve anlamı olur.
hamit bey abdullah gül avrupaya sert konustu diyorsun yemezler ozaman cesaretin varsa avrupadan bize dost olmaz diyin akp iyi bir tyatrocu