Zaman gazetesinin 27 Nisan tarihli manşetinde Ak Parti
Sözcüsü Hüseyin çelik’in ağzından atılan manşet, Ak Parti’nin “27 Nisan
e-muhtırasında gerçekten dik durmuş mudur?” sorusunun sorulmasına neden oldu.
Haberin detayına göre çelik aynen şöyle diyordu: “Biz 27 Nisan’da Cumhurbaşkanı
Gül’ün öncülüğünde toplandık. Başbakan Erdoğan’ı kriptolu telefonla arayarak
istişarede bulunduk Zillete düşmeyeceğiz, gerekeni yapacağız kararını aldık. 28
şubat’ta iktidarda olan Refah-Yol Hükümetinin durumuna düşmeyeceğiz.” çelik’in
ifadelerinden ortaya çıkan durum şu:
Refah-Yol 28 şubat’ta dik duramadı! Ama
biz 27 Nisan’da tırsıp kaçmadık!
çelik’in üst düzey demogoji kokan bu açıklamalarına nasıl
bakmak lazım acaba? Bugün tek başına iktidar olan, medya, iş dünyası, küresel
rantiyeci sermaye ve batının her anlamda desteklediği kendi hükümeti ile 28
şubat’ta nerdeyse hemen her kesim ile çürümüye yüz tutmuş ortağı dahil mücadele
eden Refah Partisi’nin başını çektiği koalisyon hükümetini kıyaslamak düz
mantıkla şark kurnazlığı olsa gerek!
çelik, 28 şubat’ta dönemin Hükümeti olan Refah-Yol’u dik
duramamakla suçluyor. Ama dik duramamakla suçladığı partinin içinden ilk
fırsatta sıvışan kendi liderleri olan Erdoğan, Gül ve Arınç gibi isimleri ise
zikretmekten kaçınıyor. Demogojiyi öylesine iyi beceriyorlar ki sorsanız
kendilerinden başka herkes siperini terk etmiş firari asker gibi.
çelik’in
basına yansıyan demeçlerine subjektif şekilde yer veren Zaman gazetesi de
sıradan bulvar gazetesi gibi çarpık manşet atarak üzerine düşen görevi yerine
getirmiş! Zaman gazetesi demokrasi konusunda ne kadar hassas(!) olduğunu ıspatlamak için çelik’in
yanlış ve demogoji kokan ifadelerini manşetleştireceğine 28 şubat’ta cuntacı
darbe heveslilerin siyasete ve demokrasiye müdahalesine sessiz kalan hatta, 29
Mart 1997'de Samanyolu TV'da katıldığı bir programda silahlı kuvvetleri muhtıra
vermekle eleştirenlere seslenerek, "Asker demokratik yollarla
sorunların çözümünü istedi" diyen Fethullah Gülen’in ifadelerini
sorgulamalıdır. Hatta Ak Parti Hükümetine muhtıra çeken dönemin genelkurmay
başkanı Yaşar Büyükanıt ile başbakan Erdoğan’ın arasında geçen ve hala içeriği
açıklanmayan ‘meşhur Dolmabahçe görüşmesini de’ sorgulayabilirler. Fakat Zaman
gazetesinin misyonunun bu sorgulamalardan çok daha farklı olduğunu, döneme ve
kişilere göre tavır almada usta olduğunu basını geçmişten bugüne takip edenler
çok iyi bilirler.
Hüseyin çelik’in 27 Nisan’da ‘Ak Parti olarak dik durduk’
ifadesine de parantez açmak ve sormak lazım. Sayın çelik 27 Nisan’da Ak
Parti’ye muhtıra çeken TSK’nın genelkurmay başkanı Yaşar Büyükanıt’a sizin
hükümetinizin bakanlar kurulu Üstün Hizmet Madalyası vermedi mi? Ak Partili
bakanların oluşturduğu bu bakanlar kurulu Büyükanıt’a hangi nedenle madalya
takmıştır? Hükümetinize darbe girişimi yapmakla itham ettiğiniz birisine Üstün Hizmet
Madalyası takmak dik durmak mıdır? Yoksa eğrilip bükülmek midir? Bu kadar
çelişkiyi, bunca tezatı, bu kadar gel-giti içinizde barındırırken sizin dik
durabilmeniz mümkün değil. Milleti kandırmaya çalışmayın, demogoji yapmayın. Bu
millet bu dolmaları yuta yuta sizin kim olduğunuzu iyice öğrendi.
Nasıl olsa tüm objektifler size dönük. Ne medyada ne de
başka bir kesimde sırf rant düzeni bozulmasın diye size tepki gösteren kalmadı.
Siz de meydanı boş bulmuşsunuz, ne söylersek “millete dayatırız, millet de
inanır” zihniyetindesiniz. Ama gene de sergilediğiniz oyunların ipliğini pazara
çıkaracak insanlar hala var.
Sayın çelik şunu iyi bilin!
Dik durmak, geçmişte ak denilenlere kara demek; kara
denilenlere ak demek değildir. Dik durmak; dava sahibi olmak, kararlı olmak,
Hak için ve halk için sağdan-soldan yıldırımlar gelse bile doğru bildiğinden
şaşmamaktır. Dik durduk diyebilmeniz için önce geçmişinizle yüzleşmeniz
gerekir. Geçmişte salonlarda, mitinglerde, kongrelerde milletin talepleri
doğrultusunda kükrerken, bugün “aman napalım konjonktür böyle, yeri gelir ABD
ile de, AB ile de, İsrail ile de konjonktür gereği bir araya geliriz” demek dik
durmak değildir. Geçmişte “rantiye Türkiye’nin kanını emiyor” diye feryat edip,
bugün “kredileri bollaştırdık, faizleri düşürüp herkesin kredi almasının önünü
açtık” demek dik durmak değildir. Geçmişte 28 şubat’ın en büyük medya ayağı
olan Aydın Doğan ile cedelleşirken, bugün aynı Doğan ile İstanbul’un göbeğinde
kol kola Siyonist Trump’ın alışveriş merkezini açmak dik durmak değildir.
Hani Zaman gazetesine demeç verdiniz ya! 27 Nisan gecesi zillete düşmeyeceğiz, taviz vermeyeceğiz dediniz ya! Sözlerinizde ne kadar samimi ve gerçekçi olduğunuzu size muhtıra çeken Büyükanıt'a madalya vererek gösterdiniz! Gerçekten büyük adammışsınız! Bugüne kadar Türkiye'de pekçok darbe yaşandı. Ama hiçbir hükümet kendisine darbe yapanlara madalya verememişti. Siz verdiniz hayaldi gerçek oldu! Bravo!
Ak Parti’nin sözcüsü olarak ekranlara çıkarak gerçekleri ne
kadar çarpıtsanız dahi “yalancının mumu yatsıya kadar yanar.”
Mumunuz sönmek üzere bilesiniz…
Mumu kmin söndü belli.Hala daha belli şeylerin olgunlaşacağını zannediyorsunuz.Sadece anketlerde iktidar olabilirsiniz.İlginç ise anketlerde % 40 larda olan bir parti neden % 2 lerde olabiliyor analayamıyorum