Bu kadar insafsız gibi görünen yargıların kaynağına gelince…
“Temayülde birinci ama listelerde yok!”
Kimi AKP’li dostlarımız, mutlaka “yine mi?” diyorlardır bu
satırları okurken. Ama milletvekili aday listeleri sonuçlandırılırken Erdoğan’ın
kendi teşkilatlarına adeta “one minute” demesi, temayül yoklamalarında birinci yada
ön sıralarda çıkan aday adaylarını listelere sokmaması bizim “insafsız” gibi
gözüken yargılarımızı gayet net olarak tescilliyor.
Bu örneklerden birisi AKP
Trabzon eski il başkanı Ahmet Metin Genç. Genç, partisinin Trabzon’daki temayül
yoklamasında ilk sırada gelmişti. Teşkilat görevlilerinin tam desteğini
arkasına alarak büyük bir teveccühle birinci seçilmişti temayülde. Üstelik TOKİ
gibi bir kurumda başkanlık yapmış ve Başbakan Erdoğan’ın teşkilatlara “oy verin”
talimatıyla Trabzon’dan temayüle sokulmuş Erdoğan
Bayraktar ismine rağmen… Tüm bu dış faktörleri geçerek temayülde Recep Tayip
Erdoğan etkisini bile kırarak birinci seçilen Ahmet Metin Genç, aday
listelerinde kendine yer bulamadı. Daha doğrusu Başbakan Erdoğan tarafından
fena halde tırpan yedi. Bu tırpanda yine Başbakan
Erdoğan’ın itiraz ve reddine rağmen Trabzon İl Başkanlığı seçiminde aday
olup il başkanı olması ve akabinde 5 ay sonra genel merkez kararıyla görevinden
alınmasının etkisi büyük olsa gerek.
Trabzon’da yaşanan kıyım sadece Genç ile
sınırlı kalmış değil. Aynı zamanda “Trabzon’un Ayşe’si” lakablı başörtülü aday
Ayşe Sula Köseoğlu’da temayülde ön sıralarda yeralıp listelerde tırpan
yiyenlerden. Gerçi onunki lidere itaatsizlik değil, başörütülü olması. Çünkü
AKP, bir aday hariç hiçbir başörtülüyü listelere sokmadı. Başörtülü olup aday
gösterilen Antalyalı aday ise daha şimdiden “seçilirsem başımı açar meclise
girerim” havasında olduğunu gördüğümüze göre, o da başörtülü aday sayılmaz
desek yanlış olmaz.
şimdi gelelim bir zamanlar Erdoğan’ın çoook ama çok lafını
ettiği ve işine geldiğinde kullanıp işine gelmediğinde Genç gibi isimleri
harcama metoduna dönüştürdüğü “parti içi demokrasi” sözüne…
Acaba hangi siyasi partide parti içi demokrasi sözü bu kadar
boş ve anlamsız kalabilir? Aslında bu sorunun cevabını ben, AKP tabanında çok merak ediyorum. AKP’li
dostlarımızdan birisine bu soruyu açık olarak sormak istiyorum. Teşkilatı aday
adayını birinci seçtiği halde onu listeye bile koymamak nasıl bir anlayıştır?
Nasıl bir liderliktir? Nasıl bir demokratlıktır? Doğrusu hiçbir AKP’li
dostumuzun bu sorunun cevabını kolay kolay verebileceğini düşünmüyorum. Çünkü
Erdoğan onlara doğru dürüst bir cevap hakkı bırakmadan cevap haklarını
ellerinden çekip almış!
AKP’liler buna sessiz kalmazlar
Bu şartlar altında mantıklı ve doğru düşünen AKP’li
dostlarımız, demokrasinin hiçe sayıldığı, teşkilatların görüş ve temayülünün adeta
çöpe atıldığı bir partinin arkasından gitmenin doğru olmadığını mutlaka
anlayacaklardır. Teşkilatların sözüne önem vermeyip, “ben ne dersem o olur”
mantığıyla hareket edenlerin yanlış yolda olduğunu çok iyi biliyorlardır
elbette.
O nedenle bence en başta Ahmet Metin Genç ve Ayşe Sula Köseoğlu olmak üzere AKP Trabzon İl
Başkanlığına yakışan görüş ve düşüncelerini hiçe sayan partilerinden istifa
etmeleridir. Bu istifa AKP içinde sadece lafta kalan “parti içi demokrasi”
kavramının içini doldurup, liderlik sultasından kurtulmalarına vesile
olabilecektir.
Birileri Erdoğan’a bu
ülkede “tek adam” olmadığını hatırlatmak zorunda.
O birileri de ilk önce kendi teşkilatı olmalı. En etkilisi
de budur…
sen çocuktun bilmez hatırlamazsın Hamit Aga.. Temayüllerden birinci sırada çıkan Süleyman Akyüz adlı muhterem bir hocamız vardı bir zamanlar RP'de. Ama sarığı, cübbesi olduğu için oda tırpan yemişti bir zamanlar.. Ahhh pzrti içi demorasi ahhh