banner102

Aman gençler,  yaman gençler sakın ha gaza gelmeyesiniz! Hesapsız, kitapsız kimselerin sözüne kanıp, başınıza iş açmayasınız! Sonra işin içinden çıkamaz, belinizi doğrultamazsınız. Ağrımayan başınızı ağrıtırsınız, haberiniz ola!.. Bu işten ne siz kazançlı çıkarsınız ne de devlet...

Tabii şimdi: “Hayırdır inşallah! Nereden çıktı bu nasihatvari uyarı?” diyorsunuzdur! Ne gazıymış? Ne hesabıymış? Ne ağrı, ne sızı, ne zararıymış? diyorsunuzdur. Yani, haksız da sayılmazsınız... Doğal olarak merak edeceksiniz!..

Doğrusu yanlış anlaşılmamak için nereden başlayacağımı da bilmiyorum. Bir kere şunu peşinen ifade edeyim ki: ‘Yapım itibariyle kimseyi ne kıskanırım, ne çekememezlik ederim ve ne de kimsenin ayağına diken batsın isterim.’

Mevzuu şu: Biliyorsunuz şu bizim hükümet, onca yıldır kişi başına düşen Milli gelir şu kadar deyip, asgari ücretlileri yerlerde süründürüp durdu ya. Bugün bile hâlâ çok komik bir rakam açıkladığı halde zannediyor ki saraylar bağışlamış garibime. Yok öyle bir şey...

Asgari ücretliye üç kuruşu çok görenler, kalkmış siz cevherlerimize iş kurma yardımı yapacakmış. HaHaHa çok komik! HaHaHa... Yahu bu ne sığ düşünce böyle. Sığ değilse o zaman kasıt var. Vallahi koca koca adamların sığ düşüneceğini hiç aklıma getirmek istemiyorum.

Gerçi Erbakan Hocamız bunlara çoluk çocuk diyordu ama yani hiç mi büyümediler be kardeşim? Büyüdüler, büyüdüler ancak, memleketi kim yönetiyor belli değil. Binmişiz bir alamet gidiyoruz felakete.

Şimdi konuyu biraz açalım. Malûm hükümet, siz gençlere iş kurma yardımı adı altında tamı tamına yüz bin lira faizsiz kredi verecekmiş. Yanlış anlamayın karşılıksız değil. Yani belli bir plan dâhilinde geri ödeyeceksiniz.

Adına acemilik deyin, kasıt var değin ne derseniz değin, burada çok büyük bir yanlış var. Başlı başına büyük bir problem... Bir kere bir ülkede hükümet kalkıp üreticiye destek çıkarsa o ülke akşamdan batmış demektir.

“Nasıl?” diyeceksiniz. Şöyle ki, eğer üreticiye destek verip iş kurdurursanız ve tüketiciye adam gibi ücret vermeyip alım gücü oluşturmazsanız, her ikisini de batırırsınız. Bağlı olarak ülke ekonomisini de ülkeyi de batırırsınız. Bilmem anlatabiliyor muyum?

Farz-ı mahal ben tüketiciyim. Aldığım bin lira asgari ücretin ortalama beş yüz lirası kiraya, kalanını faturalar vs ihtiyaçlara. Üreticiye veya esnafa vermeye ben ne kadar pay ayırabilirim? Ben gitmezsem sokak arasında yeni iş kurmuş genç bir esnaf nerden müşteri bulacak da mal satacak?..

Satış yapamazsa giderleri nasıl karşılayacak. Dükkân kirası, vergisi, harcı, borcu... ay sonu geldi, vergi borcu geldi, senet sepet geldi... derken haydaa bir bakmışsın kredi borcu kapıya dayanmış. Zaten kapıdan adam gibi müşteri girmez... Ne olacak şimdi?

Tabii bu bir örnekti. Mutlaka herkes farklı bir hayalle bu ne menem krediyi almayı planlayacak. Artık yüz bin lira, düşünüyorum da acaba nasıl bir iş kurulabilir ki? İyi kötü bir işte çalışıyorsundur. Ayrılacaksın gidip bir iş kuracaksın...

Yani bu parayla olsa olsa ancak pazarcılık yapılabilir. Günübirlik gidip bir iki tahta kiralar üç beş bir şeyler satarsın, o kadar. Karı var, kışı var; yağmuru var, çamuru var. İşten ayrılacaksın, sigortasız kalacaksın, hastalığı var, ilacı var. Bir de kredi borcunun taksiti geldi mi... (!)

,,,

Boşuna demedi ya Erbakan Hocamız: “bu işler çoluk çocuk işi değil.” diye. Şimdiki gençler hatırlamazlar. Hocamız devleti nasıl yönetti bilemezler. Ama onlara anlatmak bizim boynumuzun borcu. Belki biraz trajıkomik bir anlatımla buraya kadar bir şeyler karaladım ama, dert işte!..   

Rahmetli Hocamız başbakan olduğu ilk gün çalışana %50 zam yaptı. Üç ay sonra %30, bir üç ay sonra da %20 daha. Yani bin lira maaşı olan bir işçi altı ay sonra iki bin üç yüz lira almaya başladı. Emekliye % 1000’e varan maaş zammı...

İşçinin, memurun, emeklinin cebi para gördü. Bu defa başladı yıllarca ertelediği ihtiyaçlarını almaya. Aldıkça esnafın kasası para gördü. Esnaf sattıkça, sanayicinin üretimi arttı. Çiftçinin ürünü tarlada kalmadı. Hayvanı para etti. Üretim artmaya başladı. Top yekûn bir kalkınma ve refah...

Tabii bu ülke ekonomisine de yansıdı. Kasası para gören vergisini düzenli ödedi. Ne borç ne harç; ne faiz ne taksit ne de batak. Bunların hepsi sadece bir yılda oldu. İşte devlet böyle yönetilir. İşte hükümet böyle olunur. Hükümet olmak için oy avcılığına çıkılmaz, sayın koca koca adamlar!..

Şu kadar söyleyeyim ki yaptıklarınızla çok da övünmeyin. Sizin de mumunuz söner elbet. Vakit akşamı çoktan geçti, haberiniz olsun!..

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner90