Sayın başbakanımız der ki; “Elimizde canlı bombaların listesi var ancak eylem yapmadıkları sürece müdahale edemiyoruz.” Bu cümlenin neresinden tutarsınız bilemiyorum ama o günlerde sosyal medya, bayağı bir dalgasını geçmişti. Yani “Canlı bomba eylem yaptıktan sonra nasıl tutuklayacaksınız?” diye. Şimdilerde ise sokaklarda gençler arasında dalga konusu olmuş. Eh ifade sokak ağzı ve mantığıyla sarf edilince yerini de bulmuş oldu. Olsun bakalım.
Başbakanımız Sayın Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu Beyefendiye bir tavsiyede bulunalım. Evet, tespitiniz doğru canlı bomba var. Ama elinizdeki liste yanlış. Asıl o listede bulunması gereken isimler 1 artı 550 olması gerekir diye düşünüyorum. “Niye?” derseniz, derim ki: “Onlar bu işin tedbirini alsalar, başka liste yapmanıza gerek kalmaz.”
Hani Temel balığı kuyruğundan kokluyormuş da “Ya Temel; balık baştan kokar, sen gitmiş kuyruğunu kokluyorsun.” demişler. Temel de: “Ben de biliyorum baştan kokar ancak bakayım kuyruğuna kadar gelmiş mi?” der. Fıkralarımızdan çıkarılacak derslerimiz var elbette ki. Tabi üzerine vazife olanlar çıkarırsa.
Bugün sokaklarımızın süsü olması gereken gençlerimiz adeta kültürümüzü tarumar etmeye hazır birer canlı bomba gibiler ve her daim infiale sebep olabiliyorlar. Yozlaşmış bir ahlaka sahipler maalesef. Bu insanlar bu ülkenin eğitim yuvalarında eğitim görüyorlar veya görmüşler. Her biri en az lise mezunu. Şimdi bunların sorumlusu başta o 1 artı 550 zat-ı muhterem olmaz mı?
Yıllar önce öğrenci velisi olarak bir imamhatip lisesinde veli toplantısına katılmıştım. Açık bir bayan öğretmen, sanırım sosyoloji derslerine giriyordu. Velilere bu çağlardaki çocuklarına karşı yaklaşımlarının nasıl olması gerektiği yönünde bir sunum yapıyordu. Öğrencileri kastederek kullandığı bir cümle şu: ‘Bunlar şimdi kapıyı çarpıp çıkma çağlarındalar.’ Yani ebeveynden çocuklarına karşı anlayış bekliyor.
Şimdi bu cümleyi neresinden tutup da kültürümüzün veya inançlarımızın neresine yerleştirebilirsiniz? En azından sayın hanımefendi; bulunduğunuz okul bir imamhatip ve burada öğrencilere Kur’an’ı Kerim eğitimi veriliyor. ‘Anne ve babanıza ‘üf’ bile demeyin.’ emrine göre yetişmesi gereken insanlara...
Siz çocuklara hangi eğitimi vereceksiniz? Bunlar ana babaya karşı kapıyı mı çarpıp çıkacaklar? Yoksa Allah’ın azabının farkında olarak onlara ‘üf’ bile demekten sakınacakları eğitimi mi? Şimdi bir imamhatip okulunda bir insan böyle bir çelişki içerisinde yetiştiriliyorsa, varın diğer okulların halini bir düşünün.
Şimdi bu öğretmeni de bu sistem yetiştirmedi mi? Allah aşkına bu Milli Eğitim sistemini kim kurguluyor bu memlekette. O 1 artı 550 zat-ı muhteremler değil mi? Mevcut idareciler on üç yıldır bu memleketi yönetiyorlar. Yani ki onlarla beraber ilkokula başlayanlar geçen sene liseden mezun oldular. Şimdi sokaktaki o civan gençlerimiz bunların eseri değil diyebilir miyiz?..
Bu gün ana babasına ‘üf’ demeyen genç cımbızla çekip alacağınız kadar azdır bu İslam ülkesinde. Daha nereye kadar böyle yönetmeye devam edilecek bu memleket? Hala bu ülkede gammaz batılıların eğitim sistemi var ve onların teorileri okutuluyor. Eminim ‘kapıyı çarpıp çıkma’ onların ürünü fikirlerdir. Bunu bizim kültürümüze nasıl monte etmeye çalışıyorsunuz Allah aşkına?
Kalbi iman nuruyla aydınlanmamışlar, nasıl olur da bizim kültürümüze ışık tutabilirler? Onların söz ve eylemleri nasıl olur da bize yön verir? Eğer onlardan bir söz dahi olsun alınıp, bir yerlere monte edilecekse, altında sinsi bir mesaj var mı yok mu önce ona bakılması icap eder. Yani bizim mana değerlerimize, kültürümüze bir uygunluğu var mı yok mu diye iyice bir süzgeçten geçirilmesi gerekir.
Maalesef özellikle son bir asırdır batı sevdası kültürümüzü yozlaştırmayı başarmıştır. Ancak ‘zararın neresinden dönülürse kârdır’ felsefesiyle yeni adımlar atmak zorundayız. Bunun için de başta 1 artı 550 olmak üzere üzerimize çok vazife düşüyor. Altını çiziyorum...
