banner102

İkinci Dünya Savaşı’na kadar dış politikasını büyük ölçüde Avrupa’ya endeksleyen Türkiye Savaş sonrası ve özellikle İsrail’in tanınması olayıyla birlikte bu alanda adeta Amerika’nın yörüngesine girmiştir.

On dokuzuncu asrın sonuna doğru Osmanlı’yı yıkma planlarını hazırlayan Yahudi Teodor Herzl’in aynı tarihlerde “Ben kafamda İsrail devletini kurdum.” hayalinden tam 50 yıl sonra 14 Mayıs 1948’de İsrail Devleti, kuruluş deklarasyonu imzalıyordu. Kuruluşunun hemen akabinde Amerika ve arkasından 11 saat sonra da Türkiye İsrail Devletini tanıyordu.

O dönem Türkiye’nin idaresinde CHP Hükümeti vardır. Başbakan Hasan Saka’dır. Amerika’nın başında ise devlet başkanlığı görevindeHarry S. Truman vardır. Şu Hiroshima ve Nagasaki'ye atom bombası attıran zat. NATO’nun oluşumuna öncülük edenlerden ve soğuk savaş döneminin de mimarlarından.

1950’de Kore’nin güney ve kuzey olmak üzere ikiye bölünmesinden sonra bu iki ülkenin aralarında çıkan savaşta Amerika Güney Kore’ye destek veriyordu. O dönem yine Amerika’nın başında Harry S. Truman vardır. Türkiye bu olayda da Amerika’yla birlikte hareket eder ve Kuzey Korelilerle savaşmak üzere 5000 den fazla askerimizi Güney Kore’ye gönderir. O dönemde ise Türkiye’de Adnan Menderes’in başbakanlığında Demokrat Parti iktidarı vardır. Savaş bittiğinde askerlerimiz yaklaşık 2000 kayıpla geriye dönmüşlerdir. Şehitlik ve gazilik vatan, millet, bayrak, din vb. uğruna mücadele edenlerin ulaştıkları mertebedir. Burada ise bu değerlerin hiç biri yoktur, sadece Amerika’nın menfaati vardır.

Soğuk savaş sürecinin devam etmesi dünya ülkelerini iki kutba ayırmış ve Türkiye bunda da yine Amerika yanında yerini almıştır. Bu yer alış ne yazık ki bir ortaklık statüsünde değil adeta Amerika’nın buyruğu altında gibi hareket etmekten ibarettir. Öyle ki Amerika’nın 1961’de Türkiye’ye konuşlandırdığı jüpiter füzelerini 1962’de hükümete danışmadan sökmesi bunun bir göstergesidir. O dönem Türkiye’de İsmet İnönü’nün başbakanlığındaki CHP hükümeti vardır. Amerika başkanı ise Jhon Kennedy’dir.

Türkiye ve Amerika ilişkileri benzeri şekilde devam edegelmektedir. İsimler değişiyor ancak roller aynen devam ediyordu. 1980’de ihtilal yapmak için dahi Amerika’nın fikri sorulmuştur. 12 Eylül 1980’den birkaç gün önce dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Tahsin Şahinkaya, Amerika’yı ziyaret etmiş ve hemen akabinde ihtilal gerçekleştirilmiştir. O dönem Amerika Başkanı Jimmy Carter’dir.

İhtilalden on yıl sonra 1990’da Türkiye, bu defa da kardeş ve komşu ülke Irak’a saldıran Amerika’nın yardım ve yataklığını yapıyor. Başbakan Turgut Özal ve iktidarda Anavatan Partisi (ANAP) vardır. Başbakan, bu savaşta bir koyup üç alacağız gibi talihsizce ifadelerin altına imzasını atıyor ve maalesef üçün birini alamıyordu. O dönemin Amerika başkanı ise George W Bush (Baba Buş)’dur

1996-1997’de Türkiye’nin hızla kalkınması hamlesini başlatan 54. Erbakan Hükümeti yine Amerika Pentagon kaynaklı bir mektup neticesinde bir takım hilelerle uzaklaştırılmış ve bir yıllığına da olsa sekteye uğrayan Amerika hegemonyasına yeniden dönülmüştür. Amerika başbakanı bu defa Clinton’dur

Üçüncü bin yılın başları bu hususta ülkemiz için çok daha vahim durumlara sahne oluyordu. İnsanlığın yüzkarası Amerika ve efendisi İsrail’in çirkin emelleri doğrultusunda Koca Cihan İmparatorluğu’nun mirasyedisi Türkiye üzerinden komşu Müslüman ülke Irak’ı ikinci kez vuruyordu. 1,5 milyon Müslüman katlediliyor; milyonlarca kardeşlerimiz aç susuz, çar naçar, sefalet içinde yaşamaya devam ediyor. Bu gün İslam coğrafyası yanıp yakılıyor.

Henüz sıcağı sıcağına Mısır’da yapılan darbenin arkasından aylarca kınama yapıp da Amerika’nın darbecileri tebrik etmesinin hemen arkasından Sayın Cumhurbaşkanımızın binlerce Müslüman’ın kanı parmaklarından hala damlamaya devam eden Sisi katiline hayırlı olsun dilekleri yörüngecilik değil de nedir?..

Bunlar sadece birkaç örnekti…

Türkiye Amerika’nın yörüngesinden bir tek Erbakanlı hükümetler döneminde kurtulmuştur. Bir Meclis konuşmasında Rahmetli Erbakan Hocamız şöyle haykırıyordu: “Bana ne Amerika’dan! Bana ne Amerika’dan!”

Evet. Aynı haleti ruhiye ile haykırıyorum: “Bize ne Amerika’dan! Bize ne haydutlardaaaan!

Bize ne..,

Bize ne.,.”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner90