Geçtiğimiz hafta Türkiye’de olmaz denilen işlerden birisi daha oldu. şüpheli sıfatıyla mahkemeye çağrılan eski genelkurmay başkanı İlker Başbuğ sorgulandığı mahkeme tarafından tutuklanarak Silivri Cezaevine gönderildi. İçerde ve dışarıda büyük etki uyandıran bu olay gündemdeki hararetini sürdürürken Takvim gazetesine demeç veren eski istihbaratçı Mahir Kaynak, bu durumun ‘sıradışı’ olduğunu belirterek Türkiye’de asker-sivil ilişkilerinden belirgin bir şekilde öne çıkan uyumu sabote edecek bir sonuç oluşturduğunu ifade etti.
Hükümet yetkililerinden Bülent Arınç ve Beşir Atalay’ın Başbuğ hakkında “tutuklama sonrası yorumları” dinlediğimizde gerçekten de hükümet kanadının şaşkınlık içinde olduğunu anlayabiliyoruz. Beşir Atalay’ın “Başbuğ, bizim değerli bir arkadaşımızdı, beraber çalıştık. Bizim dönemimizin genelkurmay başkanıdır” sözleri bu şaşkınlığın derecesini de belirtmeye yetiyor. Aslında bu sözler bir anlamda hükümet kanadının Başbuğ hakkında “temiz” işareti vermesi şeklinde de algılanabilir. Henüz iddianame safhasına geçmemiş bu tutuklama ilerde ne olur bilinmez. Ama başta belirttiğim gibi Türkiye’de normalleşen asker-sivil ilişkilerini rahatsız edecek bir durum oluşturması muhtemel. Bu da Türkiye’yi pusuda bekleyen dış güçler için bir nimet olsa gerek.
İşin garip tarafı Türkiye’nin “darbelerle hesaplaşma” süreci içersinde son dönemde darbe fiilen uygulayan üst düzey iki paşa için henüz işlem yapılmamış olması. Bunlardan biri Türkiye’nin başına son dönemde en büyük işleri açan 28 şubat sürecinin “milli irade üzerine tank yürütmekle” öne çıkan paşası çevik Bir. Diğeri de açık açık internetten hükümete muhtıra yazdırdığını övünerek ifade eden eski genelkurmay başkanı Yaşar Büyükanıt. Büyükanıt, o dönem ne idari olarak ne de yargısal olarak hiçbir yaptırıma uğramadığı gibi şimdi de hakkında hiçbir işlem yapılmadı. çevik Bir ise kendi döneminde Refah-Yol Hükümetinin devrilmesi için elinden geleni yaptıktan sonra ortadan kayboldu.
İnsan sormadan edemiyor…
Madem ülke olarak darbelerle mücadele sürecine girdik, madem demokratikleşme adımları atıyoruz, o halde neden bu isimlere hala dokunulamıyor?
Millet olarak bizlere bu acıları yaşatanların emeklilik günlerini böyle rahat geçirmesine tahammül etmek zorundamıyız?
çevir gazi yanmasın karakız uyanmasın gaz fren şanzuman halimiz duman