Allah Zülcelal vetagaddes hazretleri, insanlara dünyada ve sonsuz olan ahirette huzur ve saadet içinde yaşamaları için göndermiş olduğu Kur’an-ı Kerim’de “Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygamber'e de itaat edin, sizden olan ulu'l-emre de. Sonra bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, hemen onu Allah'a ve RasÜ»lüne arzedin, Allah'a ve ahiret gününe gerçekten inanan kimselerdenseniz..." (en-Nisa, 4/59) buyuruyor. Bu yol gösterme ayeti Sevgili Peygamberimiz (Sallahu Aleyhi Vesellem) zamanında Sahabiler tarafından titizlikle uygulanıyordu. Peygamberimizin (Sallahu Aleyhi Vesellem) Allah Zülcelal’e kavuşmasından sonra dört büyük halife dönemine geçildi ve bu dönemde de ufak tefek sıkıntılar yaşansa da, biat görevi Müslümanların emiri durumunda olan Halifeye biat şeklinde gerçekleşti. Sonraki dönmelerde Müslümanlar, her ne kadar sıkıntılı dönmelerden geçmişseler de biat görevini hafife almadan yerine getirmeye çalıştılar. Fakat ne hazindir ki Cumhuriyetin kurulmasıyla Halifelik kaldırıldı ve İslam’ın karşısında asırlarca mücadele etmiş milletlerin sistemi ile yaşama dönemine geçildi. Bunu da bir felaketten kurtulup, refah ve huzura kavuşma olarak ülkemiz insanlarına yutturdular. Sonuç itibari ile de gelinen nokta aşikare şekilde ortadadır. %99’u Müslüman olan 75 milyonluk bir ülkede, Müslümanlar yüzlerce parçaya bölünmüş vaziyette yaşıyorlar. Türkiye’de ve dünyada yaşayan yaklaşık 2 milyara yakın Müslüman’ın, zalimler karşısında ne durumda olduğu ve bu perişanlık karşısında ne derece birlikte hareket ettiği de ortadadır. Bırakın birlikte hareket etmeyi Müslümanların sorunlarını zalimlerden yana tavır alarak çözmeye çalıştığımız bir dönemdeyiz.
Yıllarca biatsız yaşayan Müslümanların düştükleri hal ortadadır. Fetva konusunda her kafadan bir ses çıkması, birçok kesimin kendisini fetva makamında görmesi ve İslam’a göre yaşayan Müslümanların azalıp, yaşayışına göre İslam’a inanan Müslümanların artması, başımıza gelen musibetlerin en büyüklerindendir. Komşunun komşusuna, akrabanın akrabasına, kardeşin kardeşine ve hatta evlatların ana-babasına güvenlerinin olmadığı bir dönemin içindeyiz.
Biat’ın bir diğer alanında ise;
Her Müslümanın günde beş vakit eda etmesi gereken namaz, cemaatle kılınacağı zaman, namazı kıldıracak imama, arkasında bulunan cemaat biat ediyor ve namaza başlıyorlar. İmam Allahuekber emrini verir vermez arkasındaki cemaat de hiç tereddüt etmeden emre uyuyor ve birbirlerine kenetlenmiş ve omuz omuza olduğu halde bir emirin arkasında hareket ediyorlar. Bu hareketle tek başına kılınan namazdan yirmiyedi kat daha fazla sevap alınmış oluyor. Yani birlikte hareket etmenin ve bir emirin emrine itina ile uymanın bereketi ortaya çıkıyor.
Sevgili Peygamberimizin (Sallahu Aleyhi Vesellem )” İmamdan evvel rükÜ» ve secdeye varan ve imamdan evvel başını rükÜ»' ve secdeden kaldıran kimsenin başı, yarın ahirette eşşek başı olacak” (Sahih-i Müslim-647) sözü, gerçekten de çok iyi düşünülmesi ve algılanması gereken bir buyruktur. Namazda imam Allahuekber demeden ondan önce hareket edenlerin halleri, ahirette perişan ise, ya emir olarak belleyip biat ettiği kişiden gayri hareket edenlerin halleri ne olacak diye düşünülmesi gerekilmez mi?
Maalesef günümüzde bir emire biat etme sıkıntısı, cemaatle kılınan namaza da sirayet etti. İslam’ı itina ile yaşayan kesimlerde dahi cemaatle kılınan namazlarda, imamdan önce hareket edenlerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Üzellikle yaşlı kesimlerde bir hayli fazla olan bu sıkıntı, her geçen gün artarak genç nesle de sirayet etmektedir.
Namaza başlarken uydum imama diyor fakat namazın içerisinde her ne kadar imam ile birlikte hareket ettiği gözükse de, maalesef imamın emrinden önce veya çok sonra hareket ederek, ahiretini perişan ediyor.
Bu sorunu herkes kafasına göre yorumlandırır ve kendisine çıkar yol bulabilir. Fakat şunu iyi biliyorum ki namazda ve genel hayatta biat’sız ve biat sıkıntısı ile yaşamak, hem dünyamız hemde ahiretimiz için başlı başına felakettir.
Her ne kadar bir başlık altında bu konuyu anlatmaya çalıştıksa da, işin erbabı olmadığımız için tam maması ile konuyu anlatamadık. Bu eksikliğimizi, işin erbabı olan hocalarımızın camilerde vaaz konusu yaparak biat’ın her alanını detaylı şekilde, özellikle hutbeden anlatmalarını önemle rica ediyorum.
Bu konuyu basite indirgemeyerek, sorunun sadece fert sorunu olmadığı, aynı zamanda toplumsal sorun olduğunu da çok iyi bilmemiz gerekir. Vebalinin de ilgilendirdiği alan kadar büyük olduğu, düşünmemiz gereken ayrı bir konudur.
Allah Zülcelal’in selamı, yeryüzünde zulmü ortadan kaldırma gayreti içinde olanlara olsun.
Yıllarca biatsız yaşayan Müslümanların düştükleri hal ortadadır. Fetva konusunda her kafadan bir ses çıkması, birçok kesimin kendisini fetva makamında görmesi ve İslam’a göre yaşayan Müslümanların azalıp, yaşayışına göre İslam’a inanan Müslümanların artması, başımıza gelen musibetlerin en büyüklerindendir. Komşunun komşusuna, akrabanın akrabasına, kardeşin kardeşine ve hatta evlatların ana-babasına güvenlerinin olmadığı bir dönemin içindeyiz.
Biat’ın bir diğer alanında ise;
Her Müslümanın günde beş vakit eda etmesi gereken namaz, cemaatle kılınacağı zaman, namazı kıldıracak imama, arkasında bulunan cemaat biat ediyor ve namaza başlıyorlar. İmam Allahuekber emrini verir vermez arkasındaki cemaat de hiç tereddüt etmeden emre uyuyor ve birbirlerine kenetlenmiş ve omuz omuza olduğu halde bir emirin arkasında hareket ediyorlar. Bu hareketle tek başına kılınan namazdan yirmiyedi kat daha fazla sevap alınmış oluyor. Yani birlikte hareket etmenin ve bir emirin emrine itina ile uymanın bereketi ortaya çıkıyor.
Sevgili Peygamberimizin (Sallahu Aleyhi Vesellem )” İmamdan evvel rükÜ» ve secdeye varan ve imamdan evvel başını rükÜ»' ve secdeden kaldıran kimsenin başı, yarın ahirette eşşek başı olacak” (Sahih-i Müslim-647) sözü, gerçekten de çok iyi düşünülmesi ve algılanması gereken bir buyruktur. Namazda imam Allahuekber demeden ondan önce hareket edenlerin halleri, ahirette perişan ise, ya emir olarak belleyip biat ettiği kişiden gayri hareket edenlerin halleri ne olacak diye düşünülmesi gerekilmez mi?
Maalesef günümüzde bir emire biat etme sıkıntısı, cemaatle kılınan namaza da sirayet etti. İslam’ı itina ile yaşayan kesimlerde dahi cemaatle kılınan namazlarda, imamdan önce hareket edenlerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Üzellikle yaşlı kesimlerde bir hayli fazla olan bu sıkıntı, her geçen gün artarak genç nesle de sirayet etmektedir.
Namaza başlarken uydum imama diyor fakat namazın içerisinde her ne kadar imam ile birlikte hareket ettiği gözükse de, maalesef imamın emrinden önce veya çok sonra hareket ederek, ahiretini perişan ediyor.
Bu sorunu herkes kafasına göre yorumlandırır ve kendisine çıkar yol bulabilir. Fakat şunu iyi biliyorum ki namazda ve genel hayatta biat’sız ve biat sıkıntısı ile yaşamak, hem dünyamız hemde ahiretimiz için başlı başına felakettir.
Her ne kadar bir başlık altında bu konuyu anlatmaya çalıştıksa da, işin erbabı olmadığımız için tam maması ile konuyu anlatamadık. Bu eksikliğimizi, işin erbabı olan hocalarımızın camilerde vaaz konusu yaparak biat’ın her alanını detaylı şekilde, özellikle hutbeden anlatmalarını önemle rica ediyorum.
Bu konuyu basite indirgemeyerek, sorunun sadece fert sorunu olmadığı, aynı zamanda toplumsal sorun olduğunu da çok iyi bilmemiz gerekir. Vebalinin de ilgilendirdiği alan kadar büyük olduğu, düşünmemiz gereken ayrı bir konudur.
Allah Zülcelal’in selamı, yeryüzünde zulmü ortadan kaldırma gayreti içinde olanlara olsun.
iktida, biat, intisap