banner102

Bizlere tekrar buluşma fırsatı veren Rabbimize hamd olsun.
Salat ve Selam Efendimize ailesine ve arkadaşlarının üzerine olsun.
Yollar; İnsanların ihtiyaçlarını giderebilmelerine aracı olsun, hayatı kolaylaştırsın diye herkesin ortak kullanımına açık olan hareket alanlarıdır.
Bazı yollar vardır ki bir noktada kesişirler ve kesiştikleri nokta, kavşak olarak isimlendirilir. Kavşaklarda emniyetli geçişler için mutlaka bir görevlendirme yapılması gerekir. Eğer bu oluşturulmazsa geçiş esnasında büyük sorunlar, büyük kazalar meydana gelir. Büyük mal ve can kayıpları olur. Devletler toplumun mal ve can emniyetini, maslahatını sağlayabilmek için bu gibi yerlere polis veya onun işini yapabilecek lambalar yerleştirirler.
Şimdi trafikçi bir polis düşünelim! Kavşakta görevlendirilmiş, profesyonel mi profesyonel! İşinin bilgi ve pratiğini çok iyi bilen, işinin gereğini yerine getirmede ayrımcılık yapmadan herkese geçiş sırasına göre yol veren, herkesin geçiş hakkını koruyan, arada üniformalı da olsa adaletin kurallarını işleten, falanca araç sahibi benim arkadaşımdır, ya da filanca zengin adamdan bir menfaat ummaktayım onu görmemezlikten geleyim demez. Herkes hakkının karşılığını alır.
Şimdi ise işini titizlikle en ince noktasına kadar icra eden bir trafikçi; yine kendi mesaisinde bir gün, alışılmışın dışında, bütün trafikte yola çıkan insanları şaşırtan bir durum! Herkes telaş içinde! Trafikçi kararlı artık! Kavşaktaki görevini icra etmekten vazgeçmiş fakat görev alanını terk etmiyor. Aynı kavşakta duruyor. Nedenini soran sürücülere de şöyle cevap veriyor: Bugüne kadar bu trafiği nasıl idare ettiğimi, nasıl yön verdiğimi, kime dur, kime geç dediğimi siz biliyorsunuz. Artık bundan sonra görevim icabı işaret vermeden burayı idare edeceğim. Siz benim bundan önceki duruşuma bakıp 'yolunuzu belirleyin' dediğimi bir an düşünün.
Trafikte neler olabileceğini, ne tür kavgaların ve ölümcül kazaların olabileceğini de düşünelim. Güçlü olanların, kendini güçlü hissedenlerin bağırıp çağırarak geçiş hakkının kendilerine ait olacağını, zayıfların da sesini korkuları yüzünden çıkartmaması gerektiğini düşünmesi ne büyük bir felakettir. Bu felaket belli bir zaman sonra zayıfların kendilerine yapılan haksızlıkları ört bast yapabilmek için vicdanlarının haksızlara karşı uyarı sesini kısabilmek, kendilerini rahatlatabilmek için türlü türlü mazeretler üretmektedirler. Bu mazeretlerden en korkunç olanı haksızlık üzere uygulama yapanların bu yaptıkları uygulamanın meşru olduğunu söyleyerek başlarını kuma gömmeyi tercih yapmalarıdır. Şimdi ise ümmetin önünde yol gösterici konumda rol üstlenmiş bilgisi ve uygulamalarıyla hak ve batılların ayrışması noktasında, olması gerekeni iyi bilen uygulamasını da becerebilen şahsiyetlerin veya Alimlerin bir anda bu işten vazgeçtiğini düşünelim.
Hak ve batılın yollarının ayrıştığı bir kavşakta hayatının belirli zamanlarında profesyonel bir trafikçi gibi ümmeti ve insanları doğru olana yönlendiren,
Nerede durulması, nereden uzaklaşılması gerektiğini,
Helal ve haram sınırlarını Kur’an-ı Kerim’de olduğu gibi insanların önüne koyarak ümmetin dünya ve ahiret maslahatına bir zarar gelmesi,
Selametle selam yurduna gidilsin diye yol gösterenler,
Zulme ve zalimlere karşı ümmeti uyaranlar,
Ümmetin imanını zulme bulaştırmasının büyük bir felaket olacağını haykıranlar,
İmanın şirkle, küfürle iş birliği halinde olamayacağını haykıranlar!
Bütün bu yaptıkları ulvi görevin bedelini ödeyenlerin bir gün şöyle söylediğini düşünün;
Bugüne kadar zulme ve zalimlere karşı imanın duruşunu size nasıl anlattığımızı, fitneyi ve şirki size nasıl anlattığımızı iyi biliyorsunuz, artık bundan böyle siz bizim nasıl duruşa sahip olduğumuzu biliyorsunuz. Bundan böyle önceki zamanlarda yaptığımız trafikçilik icraatlarına bakarak yolunuzu belirleyin.
Biz kavşakta duracağız lakin işaret yaparak yol göstermeyeceğiz diyen trafikçi gibi, ümmetin karşı karşıya kalabileceği büyük fitne ve şirk kazalarının vebalini üstleneceklerdir. Zulüm ve zalimlerle yoldaş daha sonra kardeş olan bu ümmetin! İtikat ve amel cinayetlerinin vebalini de ödemek zorunda kalacaklar. Her ne türlü gerekçe ile olursa olsun susmanın bedelini ödeyeceklerdir.
Musa'lar ve firavunların yolları arasında git gel yaşamak zorunda kalan ümmeti Muhammed’in tüm vebalini onlar üstleneceklerdir!
Zulme taşeron olanlara karşı ümmete yol gösterme zahmetinden kaçarak, kendi aidiyetlerini muhafaza etmek adına, susanlar!
Irak da, Afganistan da, Libya da, Suriye de, Filistin de ve diğer diyarı arz da meydana gelen tüm cinayetlerinin ortağıdırlar!!!
Sabahı haber veren bir horoz olmaktansa gün aydınlık olduktan sonra bülbül gibi ötmeyi tercih yaparlar.
Hiç zalimlere yağcılık yapmasaydı Âlimler!
Zulüm edebilir miydi mazlumlara zalimler!

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner90