Ak Parti tüzüğüne göre 3 dönem milletvekili yada partinin
diğer kademelerinde seçilmiş olanlar bir daha seçilemiyor. Tüzükteki bu durum
partinin pek çok ağır topu için sonun başlangıcı demek. Buna başbakan Erdoğan
da dahil tabiki. Başbakan Erdoğan’ın kendi yazdırdığı bu tüzüğün kendi sonunu
getirecek olması ironik bir durum olsa da geçmişte “yaşlı” diye tabir ettiği
siyasetçilere gidin torunlarınızı sevin, siyaseti bize bırakın” diye çıkışan
Erdoğan’ın Kurtulmuş üzerinden sergilediği çıkış yolu iyice ilginç hale gelmeye
başladı.
Numan Kurtulmuş, bilindiği gibi Recep Tayip Erdoğan gibi
Milli Görüş orjinli politikacılar. Milli Görüş partileri ile sivrilmiş, öne
çıkmış ve kabul görmüş isimler. Milli Görüş partilerindeki “pazara kadar değil,
mezara kadar” deyip çok geçmeden de pazarı beklemeden ceketini alıp giden
isimler ikisi de. Haliyle aralarında sıkı bir benzerlik var. Gerekli
gördüklerinde gemiyi terk etmekte beis görmüyorlar. Numan Kurtulmuş isminin AKP
MKYK’de görüşülmesi sonrası Kurtulmuş’un bir kez daha başında olduğu partisini
terk edebileceği sinyallerini vermesi bu tezleri ıspatlı hale getiriyor. İşin
ilginç tarafı AKP içersindeki ağır topların ise buna karşı çıkması. Bize daha
önce üstü kapalı “Karun” diyen birinin partimizde ne işi olur? Diye soruyorlar.
Haklılar tabiki. Karunlaşmakla itham ettiği isimlerle politika yapmak zor iş!
Birbirlerinin yüzüne bakıp pollyannacılık oynayacaklar mı acaba? Bir de Erdoğan
sonrası kendisini müstakbel başbakan gören isimler var tabi AKP içinde onların
sıkıntısı “Karunlukla” suçlanmak değil. Hesap dışı bir ismin kendi önlerini
kesecek olması asıl sıkıntıları.
Tüm bunların üstünde Başbakan Erdoğan’ın ise hedefi daha
farklı. Tüzükteki sıkıntıyı “başkanlık” yada “yarı başkanlık” sistemi ile
aşmaya çalışırken, uyumlu ve millet tarafından benimsenecek bir ismi aramanın
telaşında. Erdoğan’ın kendi altında bir 2. adam arayışı çok mu faydalı olur
diye düşünmek lazım. Zaman içersinde güç mücadelesi ortaya çıkar mı?
Aslında tüm bu düşünceler senaryodan ibaret. Tüm bunların
gerçekleşme ihtimalinin olması için öncelikle AKP içersindeki sinir
merkezlerinin tolere edilmesi lazım. Biz senelerdir buradayız, bir isim
düşünülecekse bu biz olmalıyız, şeklinde düşünenlerin hassasiyeti düşünülmezse
Erdoğan’ın yeni döneme ait planları bir anda alt-üst olabilir.
Bir zamanlar “asla bölen olmayacağız” nutukları atanların,
önce sıra ile siyasete çıktıkları partileri parçalayıp, sonra birbirlerine
düşman olup akabinde yeniden birleşmek için bir araya gelmeleri ne büyük bir
ders değil mi? Bundan alınacak çok ibretler var. İnsanların değer olarak ortaya
koydukları şeyleri bir anda tüketip bitirmeleri inanılmaz bir olay.
AKP’de sonun başlangıcı kaçınılmaz. Erdoğan’ın tüzük
manevraları yapıp dışardan devşirme isimler araması bunun delili. Dışardan
yapacağı arayışlar da, içerden çıkartacağı isimler de AKP için çözüm olamaz.
Türkiye bu saatten sonra yeni bir siyasi düşünceye, anlayışa odaklanmalı.
Milleti gerçek anlamda referans kabul eden, milletin istek ve beklentilerini
çözmek için siyaset üreten bir anlayış. AKP bugüne kadar içi saman dolu boyalı
bir kuş idi. Albenisi vardı. çekiciliği vardı. Ama canlı, renkli olan aslının
yerini tutamayacağı zaman içersinde ortaya çıktı.
şimdi millet yeni bir tercihe yönelecek.
Boyalı ve süslü ama gerçek olmayan kuş yerine mutlaka O’nun
gerçeğine yönelecek.
En azından akıl ve mantık böyle diyor.
Dün Musul bugün Libyayı söyleyin kaça sattınız
Hele Uygurun yaylayı hangi ite yem attınız...?
Filistinde zulum var da Türkistandaki bayram mı
Suriye yer zannederek Şamın içine ettiniz.
Yakanıza taktıkları o piç madalyalar ile
Dağlarında kan kurumaz Haleple dava güttünüz
Tunus gitti Mısır bitti bilmem ki ne kazandınız
Uygarlığın duvarına kaç tuğla da siz kattınız
Stoklarınızda bomba beytullah için de var mı
Bu ne menem bir uykudur hangi beşikte yattınız
Ağa babalarınıza daha fazla gitsin diye
Bu milletin ocağına zam zam diye dayattınız
Akibetiniz hayr olsun, budur arştan dönen dua
Vicdanlara da yansırsa sanırım tümden battınız
25.04.2012
Ümraniye
Cevat Varlı
Sıkıntılar nasıl dile gelirse gelsin, Bunca zamandır hala alternatifi bulunayan bir siyasi hareketle karşı karşıyayız...
Elimizdeki gerçek malesef bu...Of'a Selamlarımla.