banner102

Ne olacak bu memleketin hali Hüsnü Amca? …

Doğrusu bana sorarsan memleket pek de iyiye gitmiyor. Bakma etkililerin yetkililerin düzeni allayıp pullayıp pazara çıkarmalarına. Aslında kazın ayağı hiç de öyle değil. Mühim olan üç-beş açılış yapmak değil ki. Onlar zaten yapılması gerekenler. Mühim olan Yüce Allah’ın razı olacağı işler yapmak. Ha o zaman da gammaz Batılılar razı olmuyor dersen o başka. O zaman iş Mahkeme-i Kübra’ya kalır. 
Memleketin durumu iyiye gitmediği gibi, Ümmet’in durumu da içler acısı… Bu ifadeleri acziyet veya ümitsizlikten kullandığımı zannetme Hüsnü Amca! Sıkıntı ümmetin acziyetinde değil, sıkıntı malum idarecilerimizin aymazlığında ya da ne bileyim vurdumduymazlığında.
İslam ülkelerinin neredeyse tamamında aynı problem var… Peki, bu problem nasıl çözülecek? … Doğrusu bunu herkes de biliyor ki bu problemin çözümü, bizim ülkemizden yani Türkiye’den başlaması gerekiyor. Lâkin gel gör ki bizim yöneticilerimiz, bu ümmetin rahata kavuşması için herhangi bir adım atmıyorlar. Bırak adım atmayı, aksine zalimlerle kanka olmuşlar. İşte görüyorsun halleri ortada.
Onlar, bir türlü Batılılarla işbirliğinden vaz geçmiyorlar. İcraatlarına bakıyorsun, aman Allah’ım! ‘Ne olacak bunların hali’ diye bu defa onlara acıyorsun. Yıllardır bunların durumunu düşünüp duruyorum. Ne yalan söyleyeyim bir türlü işin içinden çıkamıyorum. Doluya koyuyorsun almıyor, boşa koyuyorsun dolmuyor. Ama ne yapalım Hüsnü Amca; onlar kendilerine acımıyorlar ki, biz acısak ne olur.
İşin kötü yanı ne biliyor musun? Bu araba bir gün bir tümsekte tökezleyecek. Vallahi o zaman elimizden tutanımız da olmayacak. En fazla ağırıma gidecek şey de on beş asırdır insanlığa hak ettiği değeri veren bir medeniyetin mensubu olarak, gammaz Batılılara köle olarak yaşamak olur. Yüce Allah, bu ümmete o günleri göstermez inşallah.
Hüsnü Amca; birilerinin niyeti nedir? Onu tam olarak bilemem. Ancak, biz gerek Ümmet ve gerekse Millet olarak uyanık olmak zorundayız. Bizim bir an evvel uyanmamız lazım. Sadece sen ben de değil, top yekûn bir uyanış lazım…
Hüsnü Amca; bilirsin seni her daim sever ve sayarım. Lakin şu siyasi konuda bir türlü anlaşamıyoruz. Sen; “Memlekette güzel şeyler oluyor.” diyorsun, ben ise “O güzellikler bir şeylerin üzerini örtüyor. Bizim gerçekleri görmemizi engelliyor. Bütün bunlarla bizi uyutuyorlar.” diyorum.
Yani güzelliklere sözümüz yok ama mâna değerlerimizden uzaklaşıyoruz. Mesela bu memlekette Avrupa Birliği uyum yasaları diye Zina serbest bırakıldı. Domuz kasaplık hayvanlar arasına alındı. Daha bir sürü şeyler Hüsnü Amca. Dinler arası diyalogdur, Büyük Ortadoğu projesidir yok bilmem Medeniyetler ittifakıdır; bütün bunlar İslam’ı tahrif etmek için... Görmüyor musun ümmetin halini bölük pörçük.
Neyse onlara sırası geldikçe değineceğiz Hüsnü Amca da şu ‘Hüsnü’ mevzusunu bir açıklayalım… Öncelikle Hüsnü, ‘güzellik’ demek, ‘güzel şeylerle alakalı’ demek… Yani mübarek bir isim…
Peki, “Nereden çıktı bu ‘Hüsnü’ mevzusu?” diye de sorabilirsin haklı olarak. … Şöyle ki; yıllar öncesinden rahmetli Erbakan Hocamız, ümmetin ve memleketin sonu belli olmayan karanlık bir tünelin içine çekilmeye çalışıldığını miting meydanlarından adeta haykırarak bizim temiz yürekli Anadolu insanımızı uyarıyordu. İşte o zamanlar bu uyarılara dikkat etmedikleri için biraz da sitem edercesine onlara ‘Sakallı Hüsnü’ diye hitap ediyordu.
“Bana bak Sakallı Hüsnü!” diyordu. “Gelecek nesli şu şu tehlikeler bekliyor. Memleketi ve Ümmetti adeta uçuruma sürüklüyorlar. Sen uyanmazsan eğer, ceddin ve neslin bunların hesabını senden sorar. Yüce Allah’a da kolay hesap veremezsin!” diye uyarıyordu.
Ancak o büyük siyasi dehayı bu millet bir türlü anlamadı. Birileri, milletin onu anlamasına fırsat vermedi. Erbakan’ı engellemenin tek yolu, bizleri duyarsız hale getirmekti ve bunu başardılar. Bir anlamda milletin gazını aldılar.
Bütün bunlara rağmen Rahmetli Hocamız, üzerine düşeni layıkıyla yaptı. Bizler bunun canlı şahidiyiz. Tabii insanlar fânidir, hepimiz bir gün ebedi hayata göçeceğiz. Oysa Hak dâva kıyamete kadar sürecek.
Dolayısıyla şimdi tebliğ sırası bizde Hüsnü Amca! Tâki bu Millet ve Ümmet huzura, felaha kavuşsun… İşte bu minval üzere dünyada ve ülkemizde dönen dolapları yeniden ve bir kez daha ele alarak tüm mazlumların uyanışına vesile olmamız lazım…
Duam odur ki Yüce Allah, bu Millete ve Ümmete tez zamanda bir uyanış nasip etsin de şu haddini bilmez Batılı emperyalistlerin ve Irkçı Siyonizmin kötü emellerine artık alet olmayalım.

Hüsnü Amca; bugün İslam coğrafyasında yaşanan zulümler, Büyük Ortadoğu Projesi denilen sinsi bir planın meyvesidir. Kısa ismiyle BOP denilen bu planın nasıl yapıldığı, hedeflerinin neler olduğu, kimlerle birlikte yürütüldüğü ve de gerçekleşen ve henüz gerçekleşmeyen hedefleri nelerdir onları bilmek gerekir.
İstersen, bütün bu gelişmelerin başta bizim ülkemiz olmak üzere İslam coğrafyasında ve de tüm dünyada nasıl bir seyir izlediğini şöyle bir gözden geçirelim. Süreçte yaşanan her bir olayı kendi dönemindeki yorumlarla ele alıp, günümüz penceresinden ne denli isabetli olduğunu görmeye çalışalım. İlgili yorumları neşrederken, aralarda bugünün bakış açısıyla da düşüncelerimize ayrıca yer verelim
…  
Hüsnü Amca; önemine binaen bir konuya dikkat çekmek istiyorum. Büyük Ortadoğu Projesi’nin hazırlanması iki binli yılların öncesine rastlıyor. İlk defa da Haziran/2004’de açıklanıyor ve eş başkanlar da o zaman görevlendiriliyor. Sayın Başbakanımız da yaklaşık iki sene sonra Mart/2006’da eş başkanlardan birinin kendisi olduğunu açıklıyor.
Plana bakar mısın Hüsnü Amca; hemen birden bire yürürlüğe konulmuyor. Tabi bir takım aşamaların geçilmesi gerekiyor. Ben şöyle tahmin ediyorum; 1990’da yaşanan körfez krizinden sonra Ortadoğu’yu işgal adına BOP projesi yapıldı. Ancak Sovyetler Birliğinin varlığı, projenin uygulanmasını engelliyordu. Bunun gereği yapılıyor ve 1991’de Varşova Paktı dağıtılıyor ve bağlı olarak Sovyetler Birliği parçalanıyor.
Taşların yerine oturması, yaklaşık on yıl sürüyor. Sıra artık projenin uygulanmasına gelmiştir. 11 Eylül 2001’de Amerika kendi ikiz kulelerini vuruyor. Bu bahaneyle Afganistan işgal ediliyor. Arkasından 2003’de kimyasal silah bahanesiyle Irak işgal ediliyor.
Ancak, Amerika, bu iki işgalle tıkanıp kalıyor. Devamını getiremiyor. O halde plan da bir değişiklik yapılmalıydı. O da Türkiye’de olduğu gibi diğer Ortadoğu ülkelerinde işbirlikçi yönetimler oluşturmak olacaktı. 
Tabii bu ülkelerin çoğunluğu onların tabiriyle diktatörlüklerle yönetiliyor. Demek ki demokratik sistemle olmaz. O halde halk ayaklanması gerekiyor…
İstersen Hüsnü Amca; şu ne menem projeyi bir etraflıca tanıyalım ve sonrasında yine düşüncelerimize yer verelim.

Okuyucularıma not: 
‘Bu oyunu sen bozarsın Hüsnü Amca’ adlı ilk kitabım Ravza Yayınları’ndan çıktı.
Yukarıda okuduğunuz yazı da GİRİŞ kısmıydı. Devamını kitaptan okuyabilirsiniz.  [email protected]

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner90