Gazze’de dünyanın en alt tabakası olan İsrailliler tarafından bir kez daha bomba altına alındı. Batı dünyası zaten İsrail’in birincil destekçisi. Hiçbir şekilde durdurmak şöyle dursun en ufak tepki dahi göstermiyor. Gazze’nin kana bulanmasını ise nefsi müdafa olarak değerlendiriyor. Bu şartlar altında İslam dünyasının kalbi olan Filistin’in yine İslam aleminden başka hiçbir seçeneği yok tabi. Zaten Allah (CC) Kur’an’da müslümanların tek vucut olması gerektiğini açıkça beyan etmiş. Siyonist İsrailoğlullarının ise müslümanlara düşmanlık etmede bütün insanlardan önce geldiğini de…
Tabi söz konusu Filistin olunca, Gazze olunca Türkiye kamuoyu daha da hassaslaşıyor. Filistin’in İsrail ablukası altından kurtulması için Türkiye’nin aktif rol alması gerektiğinin altı çiziliyor. Üzellikle hükümetin bu konuda aktif rol alması gerektiğini bekliyor kamuoyu. Buna mukabil Başbakan Erdoğan, Filistin söz konusu olunca bir kez daha boy gösterdi. İsrail’in “bebek katili olduğunu, zalim olduğunu” tekrar etti. Hatta Kur’an-i Kerim’den ayetler okuyarak mesajlar verdi. Gerçekten de söylemde güzel laflar bunlar. İsrail’in bir terör devleti olduğunu ifade ediyor. Ama bu söylemlerin Gazze’ye bir faydası var mı? İşte orası tartışılır. İsrail’in terör devleti olduğunu bilmeyen kaldı mı? Bugüne kadar hiçbir devleti takmadığı, hiçbir uluslar arası örgütün uyarılarını dikkate almadığını biliyoruz. Hal böyleyken siz çıkıp da, İsrail’e bebek katili, masum insanların katili, insanlık yoksunu deseniz ne olur, demeseniz ne olur? Zaten kendilerine indirilen Tevrat’tan önce dünyayı fesad etmek için şeytanla işbirliği yaparak dizayn ettikleri Kabbala mistisizmini Tevrat’ın içine sokup, “insanları öldürüp, köle edileceğini” yazan onlar. Bu kadar vahşi ve insanlık fukarası daha doğrusu aşağıların aşağısı ünvanı olan “esfel-i safilini” haketmeleri boşuna değil.
Başbakan Erdoğan, İsrail’e karşı söylemini eyleme geçirmeden sertleştirmeye devam ediyor. Açıkçası bu durumun İsrail’i hoşnut ettiğini düşünenlerdenim. Çünkü İslam dünyasında öne çıkan ve itibar edilen bir liderin kendi milletinin ve tüm İslam dünyasının gazını alan ama tatbikata dökülmeyen böyle sert nutuklar çekmesi İsrail’in ekmeğine yağ sürer. Gazze saldırıları başlayıp şehid edilen Filistinli sayısı 150’lere dayandığı süreç boyunca Başbakan Erdoğan sert nutuklarını sürdürdü. Ama sonuçta masum Gazzeliler yine öldürüldü, şehid edildi. Demekki İsrail’in işine yarayan milletini “gazını almak” anlamına gelen ifadeler kullanmaktansa, daha uygulamaya dönük adımlar atılmalıdır.
Bu adımlar neler?
Bir kere öncelikle ve acilen İslam Birliği hayata geçirilmelidir. Yani D-8 aktif hale getirilmelidir. İslam ülkeleri arasında mezhep anlaşmazlıklarını ikinci plana itip topyekun bir güç oluşturacak siyasi, askeri ve sosyal yapılar dizayn edilmelidir.
Ardından Türkiye başta olmak üzere, tüm İslam ülkeleri batılı devletler ve İsrail ile olan ilişkilerini gözden geçirip stratejik ortaklıkları ve ortak çıkarları bitirmelidir. Nasıl olur da bir Müslüman ülkesi nasıl olur da Müslümanlara kan kusturan devletler ya da onların liderleri ile dost yada müttefik olabilir?
Tabi bunları yapmak için mangal gibi bir yürek de lazım.
Üyle İsrail bebek katili, terörist demekle bu iş bitmez. Dediklerinizi uygulamaya dökecek çapınız yoksa, Erbakan Hoca’nın sıkça dillendirdiği; “kim, ben mi siyonistlere alet olacağım şarkısını siyonistler sana söylete söylete iş yaptırırlar da haberin olmaz, ruhun duymaz!" Başbakan Erdoğan bu süreçte İsrail’e karşı “2008 şartları ile 2012 şartları aynı değil” diyerek iddialı bir çıkış yaptı. Göreceğiz bakalım bir kez daha sözler havada mı kalacak, yoksa gerçekten söylediklerinde ciddi mi?
şahsi beklentim, bu Gazze olayında da 2008’deki gibi sahte bir “one minute” çıkışı yapıp, sonra da ben o çıkışı İsrail Cumhurbaşkanı Peres’e değil, program sunucusuna yaptım deyip gerisin geri gazlamaması. Ama gelen sinyaller maalesef gene aynı…
İkinci yalancı “one minute” vakasının tam ortasındayız…
Birincisinde yeteri kadar oy devşiren Başbakan Erdoğan, bunda ne alacak göreceğiz inşallah. Belki gönlünden taşan “başkanlık” yolunda müstakbel rakibi sayın Cumhurbaşkanı Gül’e karşı önemli bir avantaj olabilir.
Siz ne dersiniz?
ARTIK TİYATROYU GEÇTİLER SİNEMA OYNUYORLAR