banner102

Elbette Cennet mekân Erbakan Hocamızdan bahsedeceğim. Ve tabii davasından ve de DAVAM kitabından.

DAVAM’ı herkes okumalıdır. Tavsiyemdir. Erbakan’ı anlamak ve davasını tanımak için önemli bir kaynak DAVAM. Erbakan Hocamızı anlamak, ciltler dolusu kitaplarla belki mümkün olabilirdi. Ama o kendisini daha kısa ve daha öz olarak sadece bir kitapta anlatmış ve işimizi kolaylaştırmış. Allah mekânını Cennet eylesin.

DAVAM’ı hazırlayan ve emek veren herkese teşekkürü bir borç bilip ve bu satırlarla o borcu ödemek mümkünse peşinen ödemek isterim. Rabbim razı olsun kendilerinden.

Rahmetli Hocamız DAVAM’da kendisini anlatmamış. Hakkı anlatmış. Yaratılışı, yaratılanları, kâinatı, mahlûkatı, insanı anlatmış. Kendisini tanıtmamış, varlığın hikmetini, varoluşun gayesini anlatmış.

İnsanın değerini anlatmış… Basit dünyalık menfaatlerin peşine düşmemiş… O, aslında insanın acziyetini ispatlamış. Dağları yerinden oynatacaklarını zannedenlerin aslında bir sivrisineğin kanadındaki hikmeti açıklayamayacak kad  ar aciz olduklarını ispatlamış.

Dünyayı kana bulayanların dahi tehlikede olduklarının, her şeye rağmen onların da kurtuluşa ihtiyaçları olduğunu kendine dert edinmiş. Hatta bu konudaki düşüncelerini bir cümleyle şöyle ifade ediyor. ‘Bizim inancımızda kimse kendisi için yaşamaz, kardeşi için yaşar. Menfaatçiliği öldürmenin yolu budur.’ diyor. Buradan insanlığı karanlık bir sona doğru gözünü kırpmadan götürmeye çalışan gözü dönmüşlere bile hile hurda düşünmediğini bir kez daha, daha iyi idrak ediyoruz.

Kendisini insanlığın efendisi kabul eden Batılıların bilimde, teknolojide, tıpta ilerlemiş olmalarının hiçte abartılacak bir şey olmadığını suratlarına çarpıyor. Bugün Batılıların bu alanlarda ilerlemiş olmalarının temelinde İslam’ın ve Müslüman ilim ve bilim adamlarının bilgi ve tespitlerinin olduğunu öne sürüyor.

Onların İslam’a ve Müslümanlara karşı uyguladıkları bedbaht yaklaşımlar yenilir yutulur cinsten değildir elbette. Yaptıkları eziyetler, yerinden yurdundan etmeler bir yana yüzlerce binlerce İslami eseri imha etmeleri, barbarlıktan başa ne şe  kilde nitelendirilebilir? Birçok bilimsel eseri çözemeyip imha ettikleri gibi büyük bir bölümünü de üç dört asır saklayıp ancak çözmüş ve onlar üzerinden bugünkü gelişmelerini sağlamışlardır. 

Hocamızın ifadesiyle Batılılar, bu alanlarda bugünkü ilerlemelerini İslami kaynaklara borçludurlar. Yine Hocamızın ifadesiyle bugünkü bilimin altyapısının % 70’ini Müslüman bilim adamlarının buluşları oluşturmaktadır. Batılılar, bir şeyi keşfetmek için karanlık bir odaya girip, mum yakarak köşe bucak bir şeyler araştırır, tevafuken bulduklarına; “Onu ben buldum, ben keşfettim.” derler. Yani bir anlamda körebe gibi buluş peşinde koşarlar. Oysa Müslümanlar o odaya girer besmeleyle ışığı yakarı her şeyi orada görür. Ki burada hakiki kaynak, Kur’an ve hadislerdir.

Batılılar ve onlar gibi düşünenlerin, her şeyi akılla bulacaklarını zannettiklerini vurguluyor Hocamız DAVAM’da. “Hâlbuki akıl, bilinenleri uygulamak veya uygulamamak arasında tercih yapmak için vardır. Akıl bilinmeyeni bilemeden yönünü bulamıyor. Mesela ıssız bir ormanda kaybolan biri Kutup yıldızıyla yönünü bulabiliyor ancak gideceği istikamette tehlike var mı yok mu onu bilemiyor. Onun için bir harita veya kılavuza ihtiyaç vardır.” diyor.

İşte insanın her alanda ilerlemesinin yön haritası Kur’an ve hadislerdir. Bununla kâinatı daha net okuyabilir. Bu yön göstericileri kullanmadığı takdirde diğer insanları kendisinin zannettiği keşifler önünde tehlike olarak görür ve onları yok etme planları yapar.

Ancak gel-gör ki bugün dünya böylesine gammaz bir sistem üzerine kurulmuş, bir adım ötesini göremeyen Batılı zihniyet, insanlığı zulüm cenderesi içerisine sokmuş bir uçuruma doğru sürüklüyor. Bunun için gerek nükleer, gerek kimyasal ve gerekse biyolojik kitle imha silahları yapıyor, kullanıyor, vahşetler işliyor. Hâlbuki Kur’an ve sünneti bilselerdi, bir adım ötesini de görecek ve özellikle kendi kurtuluşları için insanlığa hizmet etmeyi seçeceklerdi.

Bütün bunları görerek Hocamız her şeye rağmen onların da kurtuluşunu istiyor DAVAM’da. Şöyle ki inananların da imha edici silahlar yapması gerektiğini söylüyor. Ancak bu silahlar, insanı veya insanlığı vurmayacak, insanlığı vurmaya gelen silahları hedefe varmadan imha edecek. Hata ve hatta imhaya gelen bombayı geri döndürüp, kendi rampasını imha edecek silahlar yapılacak diyor.

Ve netice itibariyle bir adım ötesini göremeyen Batılı zihniyetin mümkünse önünü görmesini sağlamak, eğer hala görmezse insanlığa zarar veremeyecek şekilde etkisiz hale getirmek gerektiğini ifade ediyor. Nihayet, 1. Yalta konferansıyla kurulan adına Yeni Dünya Düzeni dedikleri bugünkü kurulu zulüm sistemini ortadan kaldırarak, Yeni Bir Dünya’nın temelini oluşturacak olan 2. Yalta konferansını imzalamanın şart olduğunu ifade ediyor.

Bütün bunlar için herkesin üzerine düşeni yapması gerektiğini söylüyor Hocamız. Diyor ki: “Hakkın hâkimiyeti için çalışmamakla, Batılın hâkimiyeti için çalışmak arasında fark yoktur.”

İşte bunu iyi idrak edip, ona göre çalışmamız gerekiyor.

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner90