Fiiliyatta şükürden aciz bir yaşam içinde en azından dilimizde şükretmeyi bırakmamak için her yazımızın başında, inanç ve fikir olarak birgün farklı diğer gün farklı olmadığımız için bizleri yoktan var eden Allah Zülcelal ve Tagaddes Hazretlerine sonsuz şükürler ediyorum.
İki hafta önce Tekayder Derneğinin Of şubesi tarafından düzenlenen Makrube yemeği programına Of'un Nabzı Medya ekibi olarak iştirak ettim. Sıcak bir ortamda Of basını ve Tekayder Derneği üyesi öğretmen arkadaşlarla sohbet ettik. Sohbetin ana konusu 'Gençlik O'nu (S.A.V.) Okuyor' yarışması idi. Konu hakkında Tekayder Derneği Of şubesi Başkanı Osman Kılıç kısa bir açıklama yaptı. Açıklamasında, yapmış oldukları yarışmanın esas gayesi, gençleri Sevgili Peygamberimiz (Sallahu Aleyhi Vesellem) ile tanıştırmak ve O'nun gibi yaşamalarını sağlamak, olduğunu dile getirdi.
Bu açıklamasının ardından konu hakkında karşılıklı sohbete geçtik. Sohbet esnasında gazeteci Halil Bayram, yarışma ile ilgili, lise dengindeki öğrencilerin okuyacak oldukları kitap hakkında, çeşitli şaibelerin olduğunu söyledi. Fakat şaibelerin detayını bilmediği için konu birkaç söz ile geçiştirildi.
Sohbet, Nur Cemaatinin Fethullahçı diye adlandırılan kısmın yurt dışı çalışmaları hakkında, Habip Oganberdi ve İzzet Keleş hocanın konuşmaları oldu. Bu konuşmalar esnasında ilgimi çeken bir bölümü İzzet Keleş hoca söyledi. Habib Oganberdi'nin cemaatin yurt dışı anıları ve çalışmalarından bahsettikten sonra söze başladı ve '... Birileri ne kadar misyoner gibi çalıştıklarını söylese de, ne kadar anlamasalar da, bu bir ufuksuzluk işidir. Gayri ciddi ve kasıtlı yapılan yorumlardır. Çünkü siz ülkenizi terk edip, yoksulluklarla olan bir yaşam alanına giderek mücadele edeceksiniz. Üstelik bu sadece bir Türkçe olayı değildir. Bu kadar insafsızlık olmaz. Bir Müslüman'ın bunu yapmasını düşünemeyiz' dedi. İzzet hocayı sanki birileri o kadar kızdırmış ki söze başlar başlamaz birilerine kızgınlığını dışarı vururcasına konuşmaya başladı. Bu söylemlerinden şahsım olarak ta az da olsa bir pay aldığımı da itiraf etmek istiyorum. Çünkü tanıtma faslında kendimizi açık açık tanıtmış ve kimliğimizi birileri gibi dolaylı anlatarak veya gizleyerek tanıtmamış her ne kadar gazeteci kimliği ile gitsek te ana kimliğimizi ortaya koymuştuk. Bununla ne alakası var diye düşünmeden bu kısmi biraz açmak istiyorum.
Bilindiği üzere ülkemizde Dinlerarası diyalog faaliyetleri gün geçtikçe artarak devam etmektedir. Bu proje, Papalığın II. Vatikan Konsili’nin 4. oturumunda kabul edilen, “Nostra Aetate” diye maruf Konsil metninde aktarılan ve 28 Ekim 1965’te Papa VI. Paul’un onayıyla ilan edilen, “Papalığın 3. bin yıl hedefi olarak açıkladığı Asya’nın Hıristiyanlaştırılması projesi”nin bir yöntemidir. Papalığın “çağdaş Hıristiyanlaştırma ve misyonerlik usÜ»lü”dür. Pekala projenin açık beyan misyonu ne olduğu belli iken, projeyi ayakta tutup canla başla proje için çalışan hangi cemaat?
Pekala bu projeye karşı en çok dil uzatan ve projenin İslam dinene aykırı olduğu gibi İslam'a karşı bir savaş olduğunu dile getiren kesim kim? Tabiki Milli Görüşçüler. Pekala, her Dinlerarası Diyalog faaliyetini deşifre eden Milli Gazete, bu konuda projenin savunucularına iftiramı atıyor? İnsafsızlık mı yapıyor? Bunun zerre kadar savunulacak bölümü yoktur. Kim savunuyorsa kendi kendini avutuyordur.
Savunucular kim olursa olsun yanlış yaptığını en samimi olduğum arkadaşım, eşim ve dostumdan da gizlemem. Bunu söylerken cemaatin yaptığı faaliyetlere misyonerlik faaliyeti de demiyorum. Bizim dediğimiz Dinlerarası diyalog faaliyetlerinin misyonerlik faaliyeti olduğudur. Bunu kim bilerek veya bilmeyerek yapıyorsa maalesef bu işi yapmış oluyor. Maalesef diyorum çünkü, tertemiz insanların samimice yaptığı faaliyetlere dil uzatacak kadar insafsız olmadık, fakat değerli kardeşlerime de şu hatırlatmayı yapmadan geçemiyorum; Kıymetli cemaat! mensupları, sizin çalışmalarınızdan (Diyalogla ilgili) Hahamlar ve Papalar razı oluyorsa ve memnuniyetlerini açık beyan dillendiriyorlarsa burada biraz olsun düşünmeniz gerekmez mi? Hani Başbakanımız dememiş miydi 'En Büyük şahadet Düşmanımın şahadetidir' diye. Bence bu söze kulak verin!
Son olarak Of İlçesinde yapılacak olan 'Gençlik O'nu (S.A.V.) Okuyor' yarışmasındaki, Yazarı Reşit Haylamaz olan 'Gönül Tahtımızın Eşsiz Sultanı' kitabının 252. sayfasında "...Ancak O’nun hedefi, öncelikle bütün insanları rahmet ve şefkatle kucaklayıp, ümmeti arasında da, kelime-i tevhidin ikinci yarısını söylemekten kaçınarak kendisini kabul etmese bile “La ilÜ¢he illallah” diyen herkesi buraya getirmekti. Çünkü O, “Kim, LÜ¢ ilÜ¢he illallah derse, cennete girer.” buyuracaktı. Daha baştan O (Sallallahu Aleyhi Vesellem), bunun için yaratılmış ve onun için de, ilk yaratıldığı hÜ¢lde gelişi sona denk getirilmiş; peygamberlik güftesine kafiye koyacak Son Sultan olduğu için de, bedeniyle ruhunun buluşması risÜ¢let açısından en sona bırakılmıştı" bölümü Dinlerarası Diyaloğun bir parçası olabilirmi?
Yazının devamı gelecek....
batıla mucadelede dimdik durmak yanlışa yol vermemek lazım.allah razı olsun.amma türkiyede dinlerarası diyaloğa yanlış diyen ve bunu ilmen ortaya koyan ve nerdeyse aforoz edilen ama kaya gıbı duruşundan tavız vermeyen elhamdulıllah mılletınde ayıkmasına vesile olan haydar hocadır.şimdi bu yiğidin hakkını vermemek bence saygısızlık olur.zaten dikkat edersen ilgili programla ilgili konuyu basına taşıyan ve zehiri farkeden yine bu camia olmuştur.bizleri ayıktıranlardan ve duyralılığını koruyanlardan allah razı olsun.