banner102
 Semavilikten-Beşeriliğe

Kitap verilen Peygamberlerden olan Hz. Musa ve Hazreti İsa, ancak ve ancak Müslüman’dırlar. Tevrat ve İncil indirildikleri haliyle ilahi kitaplardır ve İslam Dini hükümleri içermekte idiler. İncil gönderildiği zaman Tevrat’ın ve Kur-an indirildiği zaman da İncil’in hükümleri, ortadan kalkmıştır. İşte ispatı; Yüce Allah, buyurdu ki: “Ey kitap ehli! Artık size elçimiz (Muhammed) gelmiştir. O, kitabınızdan gizleyip durduğunuz gerçeklerden birçoğunu sizlere açıklıyor, birçoğunu da affediyor. İşte size Allah’tan bir nur ve apaçık bir kitap (Kur’an) gelmiştir.” Maide/15.

Musa as’ın dini İslam’dan – Musevilik’e (Yahudilik’e)

Yakub(as)’ın on iki oğlu vardı. Bunlardan çok sevdiği küçük oğlu Yusuf’u kardeşleri kuyuya attılar. Bir kervan, onu kuyudan çıkarıp Mısır’a götürdü ve orada köle diye sattı. Ancak geçen süre ve yaşanılan bir takım hadiseler neticesinde Yusuf, Mısır’a vezir olacak ve ileride peygamberlikle görevlendirilecektir. Ayrıca, babası ve kardeşlerini de Mısır’a yerleştirecektir. (Yusuf Suresi)

Yakub (as)’ın bir isminin de İsrail olduğunu ve onun soyundan gelenlerin İsrailoğulları olarak anıldığını ifade etmiştik. Kur’an’ı Kerim’de İsrailoğulları isimi çokça zikredilmektedir. Yusuf as’dan sonra sayıları daha da artan İsrailoğulları giderek köleleştirildiler. Bu süreç yaklaşık dört yüz senedir. 

Daha sonra İsrailoğulları soyundan olan Musa as, kavmine peygamber olarak gönderildi. O, kavmini firavunun zulmünden kurtarmak için topladı ve birlikte Mısır’ı terk ettiler. Kızıl Deniz’i geçtikten sonra Tur-i Sina’da konakladılar. Yüce Allah Musa as’a Tevrat’ı indirdi...

İsrailoğulları, Tevrat’ın hükümlerini tebliğ üzere gönderilen gerek Musa as ve gerekse diğer peygamberlere bir süre itaat ettilerse de sonradan çoğunlukla yoldan saptılar. Özellikle eski Mısır dinlerini konu alan “Kabala” adlı kitabın sapık hükümlerine tabii olmayı tercih ettiler. Bundan dolayıdır ki gönderilen peygamberlerin çoğuna itaat etmedikleri gibi türlü türlü iftiralarda da bulundular. Hatta Zekeriya ve Yahya as’ı öldürdüler ve İsa as’ı çarmıha gerdiler. Tevrat’ı tahrif ettikleri gibi İsa as’a indirilen İncil’in hükümlerine de uymadılar.

Yüce Allah buyurdu ki: “İşte, verdikleri sözlerini bozmaları sebebiyledir ki onları lânetledik, kalplerini de kaskatı kıldık. Kelimeleri yerlerinden kaydırarak (tahrif edip) değiştiriyorlar. Akıllarından çıkarmamaları istenen şeylerden önemli bir kısmını da unuttular. (Ey Muhammed!) İçlerinden pek azı hariç, onların daima bir hainliğini görüyorsun. Yine de sen onları affet ve aldırış etme. Çünkü Allah, iyilik yapanları sever.”

İsrailoğulları’na gönderilen ve Tevrat’ın hükümlerini tebliğ eden diğer peygamberler şunlardır.  Harun as, Davut as,  Süleyman as,  İlyas as,  Elyesa as,  Zülkifil as,  Yunus as,  Zekeriya as,  Yahya as ve İsa as.

Tevrat’ın tahrifatıyla İsrailoğulları, İlahi kanunlardan uzaklaşmışlardı. İncil’in indirilmesiyle bu defa onun hükümlerine uyup, yeniden Yüce Allah’ın adaletine teslim olacakları yerde hem Yahya as’ı hem de kendilerince İsa as’ı öldürdüler. Hatta daha önce de Zekeriya as’ı öldürmüşlerdi. Bundan dolayı kendilerine peygamber katili kavim de denilmektedir.

Kendilerini Musevi olarak da isimlendirmekte olan Yahudiler, bugün de Musa as’ın getirdikleriyle amel etmiyorlar. Kutsal diye niteledikleri kitabın ismi Tevrat olsa da aslında Kabala’dan derlenmiş bir kitaptır. Kısmen Tevrat’la örtüşen tarihsel bilgiler mevcutsa da onları kendilerine göre yorumlamış ve böylelikle beşer bir din üretmişlerdir.

İsa as’ın göğe yükselmesi

İsa as’a Otuz yaşında peygamberlik ve İncil verildi. Otuz üç yaşında ise Yahudiler, onu çarmıha gerdiler.

Bir kısım Yahudi, İsa as ve annesine iftirada bulundular. İsa as da onlara beddua etti. Bunun üzerine Yüce Allah, iftiracıları maymun ve domuza çevirdi. Diğer Yahudiler, durum karşısında İsa as’ı öldürmeye karar verdiler. Putperest Roma İmparatorluğu’nun Kudüs valisini İsa as’ın Roma’nın aleyhine faaliyetler yapıyor diye kandırırlar. Havariler içinde ajan olan Yahuda, İsa as’ı ihbar etti. Bunun üzerine Rabbi, peygamberini göğe kaldırdı. Yahuda’yı da İsa as’a benzetti. Yahudiler, Yahuda’yı çarmıha gerdiler.

 Yüce Allah, şöyle buyuruyor: “Bir de inkârlarından ve Meryem’e büyük bir iftira atmalarından ve ‘Biz Allah’ın peygamberi Meryem oğlu İsa Mesih’i öldürdük.’ demelerinden dolayı kalplerini mühürledik. Oysa onu öldürmediler ve asmadılar. Fakat onlara öyle gibi gösterildi. Onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, bu konuda kesin bir şüphe içindedirler. O hususta hiçbir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Onu kesin olarak öldürmediler. Fakat Allah onu kendisine yükseltmiştir. Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.” Nisa/157,158

İsa as’ın dini İslam’dan – İsevilik’e (Hıristiyanlık’a)

Bir zaman sonra Romalılar, Yahudilerin İsa as’ı öldürmek için yaptıkları sinsi planı anladılar ve ceza olarak Kudüs’ü tamamen işgal ettiler, Yahudilerin çoğunu öldürdüler, kutsal kitaplarını da yaktılar…

Sonraları Saul (Pavlus) ismindeki bir Yahudi, kendisinin İsa as’ın havarilerinden biri olduğu ve Yahudi olmayanları bu yeni dine davet için görevlendirildiği iddiasında bulundu. Yazdığı bir takım mektuplarla Romalıları bir kez daha kandırdı…

İsa as, on iki havarisine İncil’den dersler vermişti. Ancak kendisinden sonra havarileri ve birçok kimse tarafından farklı farklı İnciller yazıldı. Hıristiyanlar, bu İnciller arasından sadece dört tanesinin ilahi vahiy olduğuna inanırlar. Bunlar: Matta, Markos, Luka ve Yuhanna'dır. Aynı isimdeki havariler tarafından yazıldıkları rivayet edilmektedir. Yazıldıkları tarihler ise MS 60-90’lı yıllar civarındadır. Yeni Ahit dedikleri kitaplarında bu dört İncil ve Pavlus’un mektuplarına yer vermişlerdir.

 “Hıristiyan” kelimesi, “Mesih” kelimesinin Yunancadaki karşılığı olan “Hıristos” kökünden gelmektedir. “Mesih’e bağlı” anlamındadır. Çok basit bir yorumla anlaşılıyor ki Yahudiler İsa as’a “Mesih” diyorlardı. “Mesih”in karşılığı Yunancada Hıristos’tur ve bunu da o günkü Romalılar kullanmıştır. “Hıristiyan” ve “Hıristiyanlık” da bu kökten türetilmiştir. Bunların hepsi de İsa as’dan sonra olan gelişmelerdir.

Şimdi nasıl oluyor da Hıristiyanlık diye İlahi bir din oluyor? Nasıl olurda “Hıristiyanlık” tabirinden yaklaşık Elli yıl önce indirilen İncil’de böyle bir din isminden bahsedilir? Veya İncil’de bu isim vardıysa neden onca zaman sonra telaffuz edilmeye başlanıyor. Hem, İncil ve İsa as İsrailoğulları’na gönderildiği halde nasıl oluyor da puta tapan Romalılara gönderilmiş gibi lanse ediliyor?..

Hıristiyanlık, Roma imparatorluğu tarafından MS 313 yılında resmi din olarak kabul edildi. Bu dinde Baba, oğul ve bir de Ruhu’l-Kudüs olmak üzere üç tanrının varlığına inanılır. Dokuzuncu asrın ortalarına kadar Ruhu’l-Kudüs’ün Baba ve Oğuldan çıktığı kabul edilmiştir. Sonraları aforoz edilmiş patrikler tarafından Ruhu’l-Kudüs’ün sadece Babadan çıktığı savunulmuştur. Böylelikle aralarında anlaşmazlık çıkan Hıristiyanlar on birinci Yüzyılda Katolik ve Ortodoksluk diye iki mezhebe ayrılmışlardır. On altıncı Yüzyılda da Katolik Mezhebi bünyesinden Protestanlık diye yeni bir mezhep ortaya çıkmıştır.

Aralarında büyük ayrılıklar olan bu üç Hıristiyanlık mezhebi Yirminci Yüzyıl ortalarında birliktelik adına bir diyalog oluşturmaya çalışsalar da bunu bir türlü başaramadılar. 

Yüce Allah buyurdu ki: “Biz Hıristiyansız, diyenlerden de sağlam söz almıştık. Ama onlar da akıllarından çıkarmamaları istenen şeylerden önemli bir kısmını unuttular. Bu sebeple, biz de aralarına kıyamet gününe kadar sürecek düşmanlık ve kini salıverdik. Allah, ne yapmakta olduklarını onlara bildirecek!” Maide/14

Tabii ayette geçen söz alma Kur’an’ın nüzulü döneminde yaşayan Hıristiyanlardan olduğu anlaşılmaktadır. Bütün bunlar ortadayken, kendi aralarında dahi diyalog yapamayanlar, İslam Dini ile nasıl bir diyalog oluşturacaklar? Hele ki Yüce Allah, onların aralarında kıyamete kadar devam edecek bir düşmanlık olduğunu bildirdiği halde biz Müslümanların diyalogdan söz etmesinin anlamı ne olabilir?

Devamı var

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner90