banner102
Sonuç

Yüce Allah, Yahudi ve Hıristiyanların azmışlıkları ve sapmışlıkları hakkında birçok ayetle bizleri bilgilendirmekte ve uyarmaktadır. Buyuruyor ki:“Yahudiler, ‘Üzeyir, Allah’ın oğludur.’ dediler. Hıristiyanlar ise, ‘İsa Mesih, Allah’ın oğludur.’ dediler. Bu, onların ağızlarıyla söyledikleri (gerçeği yansıtmayan) sözleridir. Onların bu sözleri daha önce inkâr etmiş kimselerin söylediklerine benziyor. Allah, onları kahretsin. Nasıl da haktan çevriliyorlar! (Yahudiler) Allah’ı bırakıp, hahamlarını; (Hıristiyanlar ise) rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih’i rab edindiler. Oysa bunlar da ancak, bir olan Allah’a ibadet etmekle emrolunmuşlardır. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O, onların ortak koştukları her şeyden uzaktır.” Tövbe/30,31

Tabii diyaloğun perde arkasındaki hakikati, dinler arsında bir birliktelik oluşturmaktır. Yani her dininin diğer dinlere ters düşen hükümleri vardır. Bu hükümlerin yumuşatılarak hatta kaldırılarak veya herkesin ortak kabul edeceği hükümlerle değiştirilerek birliktelik sağlamaktır.

Hıristiyanlık ve Yahudilikte söz konusu hükümler insanlar tarafından konulmuştur. İsteseler taviz de verebilirler. Zaten işlerine geldiği gibi yorumlayabilmektedirler. Ancak İslam’ın ve dolayısıyla Kur-an’daki hükümlerin bir kelimesi dahi değiştirilemez ve taviz verilemez.

Mesela İslam’da Domuz eti yemek haramdır, “Bakara/173.” Hıristiyanlıkta serbesttir. Yahudilikte yasaktır ancak, başka dindekilere zorla veya hile ile yedirmek serbesttir. Şimdi burada nasıl bir ortak nokta bulunur? 

Yüce Allah, Şöyle buyuruyor:(Yahudiler) “Yahudi olun” ve (Hıristiyanlar da) “Hıristiyan olun ki doğru yolu bulasınız” dediler. De ki: Hayır, hakka yönelen İbrahim’in dinine uyarız. O, Allah’a ortak koşanlardan değildi. Bakara/135

Önceki bölümlerde Hıristiyanlık ve Yahudilik’in ilahi bir kitaba ve de bir Peygambere atfediliyor olsalar da uydurulmuşdinler olduklarını belirtmiştik. Yani her ikisi de beşer dindirler. Bunların kendi aralarında veya diğer beşer dinlerle diyalog yapmaları normal kabul edilebilir. Fakat İslam’la asla… İslam’ın ve Müslümanların diyalog denen hezeyanla işi olamaz. Buna karşılık Müslüman’ın “tebliğ” diye bir vazifesi vardır. Bu da ancak beşeri dinlerin mensuplarını tek İlahi din olan İslam’a davetle mümkündür. Tabii bir Müslüman’ın, İslam’ı gereği gibi öğrenip ve önce kendisinin yaşaması lazım gelir.

Devletler veya şahıslar; bilimde, teknolojide karşılıklı haklara ve dini hassasiyetlere saygı göstererek bir takım anlaşmalar yapılabilir. Ticari anlaşmalara imza atılabilir. Benzeri birçok konuda diyalog oluşturabilir. Ancak Dinler arası diyalog asla…

Böylelikle İlahi din olan İslam’la beşer dinler arasında diyalog olamayacağını ortaya koymaya çalıştık. Bugün Müslüman’ım diyip de diyalog hezeyanına hizmet edenlerin amacı ne olabilir? Birilerinden mi korkuyorlar, yoksa… 

 “Deyin ki: ‘Biz Allah’a, bize indirilene (Kur-an’a), İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve Yakub oğullarına indirilene, Mûsâ ve İsa’ya verilen (Tevrat ve İncil) ile bütün diğer peygamberlere Rab’lerinden verilene iman ettik. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz ve biz ona teslim olmuş kimseleriz. Eğer onlar böyle sizin iman ettiğiniz gibi iman ederlerse, gerçekten doğru yolu bulmuş olurlar; yüz çevirirlerse onlar elbette derin bir ayrılığa düşmüş olurlar. Allah, onlara karşı seni koruyacaktır. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.”diye buruyor, Yüce Allah. Bakara136/137’de

Sonuç itibariyle bu işin içinde başka planlar var!… Oyun içinde oyun var!... Asıl hedefte ise Büyük İsrail Projesi yani Arz-ı Mev’ud var. Bu konuyu daha evvelki yazılarımızda ele almıştık.

Bitti

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner90