banner102

Eğitim denince birçok insanın aklına; bazı mekânlarda, belirli kişiler tarafından verilen bilgi, gelir. Fakat bu şekilde verilen eğitimin, bir ferdi, aileyi, toplumu ve dünyayı olumlu yönde etkileyemeyeceğini herkesin bilmesi gerekir.

Eğitim: insanların doğuşundan ölümüne kadar inanç, kültür, sosyal alan ve yaşamın her alanında davranış biçimlerini şekillendiren bir sistemdir. 

Bu sistem doğru kullanılmadığı müddetçe yararlı bir insan, aile ve toplumlar olmayacak ve yaşanabilir bir dünya kurulamayacaktır.

Bunun için eğitimin dört duvar arasında değil, yaşamın her alanında uygulanması gerekiyor. Eğitimciler; sadece dört duvar aralarında eğitmen olmadıklarını, yaşamın her alanında bu görevlerinin olduklarını ve bu düşüncelerle hayat sürmeleri gerektiğini bilmeleri gerekiyor.

Bir sınıf öğretmeni, sadece sorumlu olduğu sınıftan değil, dışarıya çıktığında görmüş olduğu gençlerden de sorumlu olduğunu düşünmesi lazım. Evet, belki sınıftakilerden resmi olarak sorumludur, fakat bu işin sadece resmiyeti olmadığını, toplumsal sorumluluğun da olduğunu bilmesi gerekir.

Öğretmen olarak bilgi ve tecrübeye sahipseniz, bunu sınıfta anlatır ve uygularsınız. Bununla kalmayarak dışarda da duruma göre anlatır veya hal ve hareketleriniz ile herkese örnek olursunuz.

Sınıfta öğrencilerine sigara içmeyin diyen bir öğretmen, dışarıya çıktığında elinde sigara ile dolaşıyorsa, bu öğretmen değil, öğretilmesi gereken bir insandır! Öğretmenlik veya hocalık dil ile değil, dilden çıkanları uygulamakla olur!

İnsanlar arasında ki eğitimcilerin, sadece resmi olanları eğitimci değildir. Baba ailesinin, işveren çalıştırdığı elemanlarının ve herinsan sorumlu olduğu kişilkerin eğitimcisidir. Bunlar da resmi olan eğitimciler gibi anlatmak ve anlattıklarını yaşarak öğretmeleri gerekir. Anlattıkları ile sadece öğretmneler değil, bütün insanlar tezat oluştuırmamalıdırlar.

Bir baba ailesine öğretmenlik yaptığı gibi, sokakta yanlış yapan bir çocuğu da baba şefkati ile uyarabilmesi gerekiyor. Egosunu veya nefsini tatmin etmek için sokakta yanlış yapan çocuklara bağırmak, öğretmenlik değil, acizliktir.

Camide imamlık yapan hocanın, camiye belirli günlerde gelen öğrencilere verdiği eğitimi veya onlara karşı davranış hassasiyetini, sıradan bir günde babası veya yakını ile camiye gelen çocuklara da göstermesi lazım. Camide oyun oynanmaz, ses çıkartılmaz kuralını, yetişkin insana söyleme ile bir çocuğa söyleme arasında uçurumlar kadar fark vardır. Bu farkı idrak edemeyen bir hoca, hoca değil, yetiştirilmesi gereken talebedir!

Kısaca her yetişkin insan kendi ilgi ve kapasitesine göre öğretmendir. İlla bir yer veya kurumda resmi bir öğretmen olmasına gerek yok. Olanların da kurum içinde öğretmenliklerini bırakmalarına gerek yok.

Dünya eğitilmek isteniyor ve her alanda kaliteli eğitmenler arıyor. Ülkemiz resmi eğitim ile çok yükseklere tırmanan bir ülke durumuna geldi. Bu güzel bir şey, fakat bunun karşılığı, maalesef aynı orantıda, hatta daha da fazlasıyla şiddet, kan ve gözyaşı olarak karşımıza çıkıyor.

Bence bunun en büyük sebebi, hizmet veya yetiştirme azminin önüne menfaat azminin geçmesidir.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner90