Peygamber efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmuştur: "Yahudiler yetmiş bir fırkaya, Hristiyanlar yetmişiki fırkaya ayrılmıştır. Benim ümmetim ise yetmişüç fırkaya ayrılacaktır. Bütün hepsi cehennemliktir. Ancak bir fırka kurtulur. O da ehli sünnet ve cemaÜ¢ttır" (EbÜ» DÜ¢vÜ»d, Sünne, I; TirmizÜ® İman, 18; İbn Mace, Fiten, 17; Ahmed b. Hanbel, 11, 332, 111, 145)
Ehli sünnet: Peygamber efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem)'in sünnetine ve ashÜ¢bının (Rızvanullahi aleyhim ecmain) yoluna bağlı olan ve onların izlediği yolu ve metodu benimseyenlerdir.
Kitap ve Sünnet üzerinde ittifak etmiş, ihtilÜ¢f ve tefrikadan sakınmış, Kitap ve Sünneti kaynak alan, nasları esas kabul eden topluluk .
Peygamber efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) 'in sünnetine tÜ¢bı olanlara ehl-i sünnet; onun sahÜ¢bÜ®lerini Ü¢dil kabul ederek onların din hususundaki metodunu takip edenlere de Ehl-i cemaat ikisine birlikte "Ehl-i sünnet ve'l-cemaat" denilmiştir.
Sünnet; Peygamber efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) 'in söz, fiil ve takrirleri ile ahlÜ¢ki ve beşerÜ® tavırlarıdır.
İslam Ülimleri sünneti şu şekilde de tarif etmişlerdir;
Bir inanç ve Ü¢kide etrafında biraraya gelen topluluğun (ümmet), inanç sisteminin, akidesinin oluşmasını temin eden yola ve metoda sünnet denilir. İnsanların bu metodda görüş birliğine varıp, bunu uygulaması da, cemÜ¢at diye isimlendirilmiştir (şehristÜ¢nÜ®, el-Milel ve'n-Nihal,)
Bir ayeti celilede Rabbimiz (c.c.) “Ünceleri açık bir şaşkınlık içinde olan inananlara, Allah'ın Ü¢yetlerini okuyan, kötülükten arındıran, Kitabı (Kur'an) ve hikmeti (sünnet) öğreten ve size daha bilmediğiniz nice şeyleri de öğreten bir Peygamber gönderdi"(Bakara, 2-151).
Bu ayeti celilede Kötülükten arındırmak, haram ve helÜ¢li Kur'an'dan öğrenmek ile tefsir edilmiş, hikmet ise, ittifakla "sünnet" olarak kabul edilmiştir.
Kur'an-i kerim farzı, vÜ¢cibi tayin etme, helÜ¢li, haramı belirleme açısından Allah'ın hükmü ile, RasÜ»lünün hükmünü, iki temel esas kabul etmiştir. "Allah ve RasÜ»lünün yoluna aralarında hüküm vermesi için davet olunduklarında, inananlar; "dinledik ve itaat ettik" diye cevaplar. İşte kurtulanlar ancak bunlardır " (NÜ»r, 24-5).
Peygamber efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem)"size emrettiklerimi yerine getirin, yasaklarımı da gücünüz yettiğince terk edin" buyurmuştur (Müslim, 412- İbn MÜ¢ce, Mukaddime, 1).
Ayet-i celile ve hadisi şeriften de anlaşılıyor ki sünnete uymak kur’an’ ın emridir. O halde sünnete tabi olmamak kur’an-i kerimde emredilene uymamaktır.
Ayrıca Peygamber efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) sünnetine uyulmasını emrettiği gibi, kendi ashabına da uyulmasını emir buyurmuştur.
AshÜ¢b-a uyulduğu takdirde, insanları doğru yola götüren gökteki yıldızlara benzetmiştir. "İçinizde benden sonra yaşayanlar birçok ayrılıklara şahit olacaktır. Size sünnetimi, hidÜ¢yet-e erdirilmiş, doğru yolu bulmuş halifelerimin sünnetini (yolunu) tavsiye ederim. Ona sımsıkı sarılın, Ü¢deta dişlerinizle tutun, sonradan çıkacak şeylerden sakının. Çünkü her uydurma, bid'at; her bid'at sapıklıktır" (EbÜ» DÜ¢vÜ»d, Sünne, 5).
Bir ayet-i celilede Rabbimiz (c.c.) Ashab-i kiram (Rızvanullahi aleyhim ecmain)hakkında "İlk iman eden, en ön safta bulunan muhacirlerle Ensar ve onlara iyilikle tabı olanlardan, Allah razı oldu. Onlar da Allah'dan razı oldular. Allah onlar için ebedÜ® kalacakları, altında ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. İşte büyük kurtuluş budur" (Tevbe, 9-100). Buyurmak tadır. Dolayısıyla Allah (c.c) razı olduğunu beyan ettiği sahabenin yoluna (sünnetine )uymak dini bir vecibe olmaktadır.
Peygamber efendimiz(sallallahu aleyhi vesellem), "size ashabımı (onlara tÜ¢bı olmayı) tavsiye ederim, sonra onların peşinden gelenleri(tabiin), sonra da onların peşinden gelenleri(tebeu tabiin). Daha sonra yalan yaygınlaşacaktır." Diğer bir hadis-i şerifte de "Allah'ın rahmet eli cemaÜ¢t ile beraberdir" buyurmaktadır. (TirmizÜ®, Fiten, 7)
Yukarda zikredilenlerden anlaşılıyor ki;Ehlisünnet: İslamiyet-i Ashab-i kiram gibi anlayıp yaşamaya gayret etmektir.
Ehl-i Sünnet i’tikÜ¢dında olmanın Ü¢lametleri
1. ÜmÜ¢nın altı şartına, ya’nÜ® Allah TeÜ¢lÜ¢'nın varlığına ve birliğine, eşi ve benzeri olmadığına, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret hayatındaki hÜ¢llere, hayır ve şerrin, iyilik ve kötülüğün Allah TeÜ¢lÜ¢ tarafından yaratıldığına inanmalıdır. (Bunlar "Ümentü" de bildirilmiştir.)
2. Allah TeÜ¢lÜ¢'nın son kitÜ¢bı olan Kur’Ü¢n-ı KerÜ®m'in, Allah TeÜ¢lÜ¢'nın kelÜ¢mı olduğuna inanmalıdır.
3. Mü’min, kendi Ü®mÜ¢nından hiç şüphe etmemelidir.
4. Peygamber efendimize(sallallahu aleyhi vesellem) Ü®mÜ¢n edip, hayatta iken Onu görmekle şereflenen eshÜ¢b-ı kirÜ¢mın hepsini çok sevmelidir. Dört halÜ®fesine, yakın akrabÜ¢ları olan Ehl-i beytine ve muhterem hanımlarından hiçbirine dil uzatmamalıdır.
5. Allah TeÜ¢lÜ¢'nın emir ve yasaklarına inanıpda, tembellikle yapmayan mü’minleri kÜ¢fir bilmemelidir.
6. Ehl-i kıble olduklarını söyleyen, Allah TeÜ¢lÜ¢'ya ve Peygamberi Muhammed (sallallahu aleyhi veselleme) inandım dediği halde, yanlış i’tikÜ¢tta olanları tekfir etmemeli, kÜ¢fir olduklarını söylememelidir.
7. Açıkca günÜ¢h işlediği bilinmeyen her imÜ¢mın arkasında namaz kılmalıdır. Bu hüküm, cuma ve bayram namazlarını kıldıran emirler, vÜ¢liler içindir.
8. MüslümÜ¢nlar, başındaki Ü¢mirlerine, idarecilerine isyan etmemelidir. HurÜ»ç, ya’ni isyan etmek, fitne çıkarmak olur ve çeşitli felÜ¢ketlere yol açar. Onların hayırlı iş yapmalarına dua etmeli ve fısk, günÜ¢h işlerinden vazgeçmeleri için tatlı dil ile nasihat etmelidir.
9. Ayağa giyilen mestin üzerine mesh ederek abdest alınabilmesi dÜ®nimizin bir emridir. Üıplak ayak üzerine mesh edilmez.
10. Peygamberimizin (asm) Mi’rÜ¢ç'ının, hem rÜ»h ve hem de beden ile olduğuna inanmalıdır.
11. Cennetde mü’minler Allah TeÜ¢lÜ¢'yı göreceklerdir.
12. KıyÜ¢met gününde, peygamberler ve sÜ¢lih, iyi zÜ¢tlar şefÜ¢at edeceklerdir.
13. Kabirde azÜ¢b, rÜ»h ve bedene olacaktır. Kabirde rÜ»hlar, diri kimselerin yaptıklarını ve söylediklerini işitirler.
14. EvliyÜ¢nın kerÜ¢meti hakdır. KerÜ¢met, Allah'ın sevgili veli kullarında meydana gelen harikulÜ¢de haller olup, Allah TeÜ¢lÜ¢'nın Ü¢deti dışında, ikrÜ¢m ve ihsan ettiği şeylerdir ve inkÜ¢r edilemiyecek kadar çoktur.
15. Kur’Ü¢n-ı kerÜ®m okumak, sadaka vermek ve hatta bütün ibÜ¢detlerimizin sevÜ¢blarını, ölenlerin rÜ»hlarına göndermek, onlara fayda vermekte, azÜ¢blarının hafifletilmesine veya kaldırılmasına sebep olmaktadır.
Bu inanç ve ya itikada sahip olan her mü’min Ehlisünnet müslüman olarak kabül edilmektedir. Allah(c.c) bizleri sahabenin ve onlara tÜ¢bi olanların yolundan ayırmasın. Amiin.
Selam hidayete tabi olanların üzerine olsun. Esselamu aleyküm verahmetullahi veberekatuh.
Ve aleyküm selam ve rahmetullahi ve berekatühu,ALLAHU ZÜLCELAL CUMANIZI MUBAREK,İLMİNİZİ ZİYADE EYLEYE (AMİN)