banner102
Alemlerin Rabbi olan Allah Zülcelal ve Tagaddes Hazretlerine sonsuz şükürler ediyorum ki, bu aciz ve günahkar kulunu bu karanlık ve puslu bir ortamda, İslam'ı yeryüzüne Hakim kılmak için yola çıkan Milli Görüş davasından ayırmadı. Ne kadar şükretsem azdır, Elhamdülillah..

Ülkemiz 5 ay içerisinde iki genel seçim gördü. Bu seçimler ülkemizde yaşayan Müslümanlar için Hakkı Hakim kılma adına bir fırsattır. Bu fırsatı değerlendirmek her Müslümanın asli görevidir. Bu değerlendirmeyi de Hakka dayalı şekilde yapmak bu görevin ana şartıdır.

Milli Görüş neferi olduğum için tekrar Elhamdülillah diyerek bu davanın Hak olduğunun delillerini kısaca arz etmek istiyorum.

Adem Aleyhisselam'dan günümüze kadar gelen ve ahirete kadar gidecek olan süreçte Yaratılan kulların, yani insanların tek bir görevi vardır, bu da Yaratana kulluk görevidir. Bu görevi imtihan sınıfı olan Dünyada yapıyoruz. Kim bu sınavı kurallarına göre yaşayıp geçerse onun sonu CENNET, geçemeyenlerin ise CEHENNEMDİR. Rabbim bütün Mü'minleri Cehenneminden korusun. Amin

Ülkemizde Cumhuriyetin kurulmasından sonra İslam adına büyük kayıplar verilmiştir. İlahi kurallar hiçe sayılmış ve bu kurallara uyanlara baskılar yapılmıştır. Fakat İslam davası yerli ve yabancı bütün kafirlerin gayretlerine rağmen yok edilememiş ve edilemeyecektir de.

İslam adına karanlık günlerin olduğu bir dönemde, ülkemizde yaşayan alimler bir araya gelerek ne yapılması konusunda istişare ettiler. Bu istişare sonucunda İslam'ın meclis aracılığı ile yok edilmeye çalışıldığı ve bunun için dirilişin bu meclis aracılığı ile olacağına karar vererek bir lider arayışına girmişler. Lider arayışında yapılan istişareler neticesinde zamanın en genç Profesörü olan Necmeddin ERBAKAN seçildi.

Davanın adına, o günün mevcut batıl sistemine karşı tedbir amaçlı Milli Görüş adı koyuldu. Esasen bu adın anlamı da Din Görüşü dür.

1969 yılında Siyasi alanda başlayan mücadele, günümüze kadar Milli Görüş'e başlı 4 siyasi partinin mahkemeler tarafından, 'İslam'ı Hakim kılacaklar' suçlamalarıyla kapatılarak gelmiştir. Son Fazilet Partisinin kapatılmasından sonra hiç boşluk bırakmadan aynı liderin öncülüğünde Saadet Partisi kurulmuştur. Ki o zamanda liderliği devam eden Necmeddin Erbakan'ın liderlik vasıflarından herhangi birinin eksikliği de görülmemiştir. Daha açık bir ifade ile, İslam Davası adına Alimler tarafından seçilen bir liderin değişmesi için hiçbir İslam-i kriter ortaya çıkmamıştır. Buna rağmen birileri çıkıp ayrı kafa oluşturarak, İslam'ın haram saydığı tefrika yapmıştır. Bu ayrı kafa olarak çıkan ve günümüze kadar devam eden zihniyet, maalesef makam-mevki uğruna bu büyük yanlış YOLA girişmişlerdir.

Bu ayrı zihniyet oluşturanlar ne kadar hizmet yaparlarsa yapsınlar, ne kadar güzel konuşurlarsa konuşsunlar, hatta bizde İslam Davasını savunuyoruz desinler fayda vermez. Çünkü İslam'da TEFRİKA haramdır. Bir davayı bölüp parçalayacaksın, ardından parçalamak yetmezmiş gibi ortadan kaldırmak için elinden geleni de yapacaksın. Sonra da buna İslam Davası diyeceksin öyle mi? Velev ki parçaladığınız Milli Görüş davasının yönetici neferleri, ibadet noktasında yanlış yapsalar da bu ayrışmaya İslam müsaade etmez. Bir dava varken içinde yapılan yanlışlar içeriden düzeltilmeye çalışılır. Ayrı kafa çıkartarak değil.

Kimse kusura bakmasın ben bu TEFRİKA haramını geçemediğim için ayrı kafa çıkartan zihniyetin İslam'a karşı yaptığı devrimleri sayacak değilim. Zaten saysam da, "bir bildikleri var, onlarda Müslüman, Onlarda namaz kılıyor, Onlarında eşleri örtülü, ülkemizde sadece Müslümanlar yok, kafirlerde var!, Bunlar Peygamber değil, Şer işler yapıyorlar ama iyi işlerde yapıyorlar, Sen eskileri görmedin mi? Eskinden biz neler gördük evladım, Bu mesele parti meselesi değil ülke meselesi" gibi bahaneleri önüme koyup 'Dereyi karşıya geçene kadar ayı ya dayı' diyeceğinizi biliyorum. Çünkü bunu 2002 den beri diyorsunuz!

Sonuç olarak başlıkta ifade ettiğim, "Elhamdülillah biz KAZANDIK ve hep KAZANACAĞIZ" sözünü tek cümle ile ifade etmek istiyorum;

Yukarıda anlattığım gibi Milli Görüş davası Hak davadır. Amacı yeryüzüne Hakkı Hakim Kılmaktır. Hedefi Allah Zülcelal ve Tagaddes Hazretlerinin rızasıdır. Bu yolda yapılan çalışmaların zerresi boşa gitmeyeceğine göre, biz nasıl kaybedenler olacağız? Yoksa Rabbimizin rızasını kazanmak, seçim kazanmaktan daha aşağıda mı? Haşa.. Müslüman olarak bu yolda mücadele edip kaybettik diyecek kadar aptal olmadım.. Bunun için ne pahasına olursa olsun BİZ KAZANDIK..

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Abdullah Baba 2015-11-03 14:29:23

s.a tebrikler kardeşim. Hak tek kalsa da haktır. çünkü hakkın ölçüsü çokluk değildir.Tarihte nice peygamberler bir kişiye bile laf anlatamadılar, bazen bir kaç kişi peşlerinden ancak gitti. Amma asla onlar batıl olmadılar ve rabbimiz tarafından niçin peşinizden az adam geldi diye azarlanmadılar. Bugün çokluğun peşinden gidenler ve onu hak kabul edenler acaba tarihte o peygamberlerin döneminde olsa idiler acaba kimlerin yanında yer alacaklardı , ki .....??? !!!

Avatar
Oflu genç 2015-11-04 07:48:09

Evet kazanmak nereye baktığını bilmekle anlam kazanıyor. Seçim sonuçlarına bakıp çoğunluğa göre bakarsan görünüşte kaybedenlerdensin ama dediğiniz gibi haktan yana isen kaybetmek yoktur.

banner90