banner102
Bu yıl 28 şžubat darbesi ile Erbakan Hoca’nın vefat yıldönümlerinin ardı arkasına olması, 28 şžubat tartışŸmalarını daha bir alevlendirdi. ܜzerinden 15 yıl geçmesine rağŸmen ‘28 şžubat Gerçekleri’ bir bir ortaya çıkmaya devam ediyor. Türk milleti üzerine vesayet koymaya çalışŸan cuntaların tezgahları daha da net olarak beliriyor. Ve onları, onlarla birlikte darbenin medya, işŸ ve siyaset ayağŸındaki diğŸer piyonlarını ileri-geri süren perde arkası güçler de artık iyice net olarak gözüküyor.  
 
TartışŸmalara değŸişŸik bir  noktada yaklaşŸan BaşŸbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Ak Parti 28 şžubat’ın bir ürünüdür, diyenler cehalet içinde” açıklaması yapmışŸ. Bu iddiayı dillendirenler, 28 şžubat ile ülkenin  önünün kesildiğŸini belirtirken, AKP’ye ise gün doğŸduğŸunu ifade ediyorlar. Arınç, bu iddiaya tepki göstererek, “28 şžubat, AK Parti'nin veya bir başŸka partinin lehine veya aleyhine netice vermişŸ bir olay değŸildir” diyerek not düşŸüyor. Peki durum gerçekten böyle mi? Yani 28 şžubat, Arınç’ın dediğŸi gibi bir partinin önünü keserken, başŸka bir partinin önünü açmamışŸ mıdır?  
 
Gazeteci milletvekili şžamil Tayyar’ın yakın zamanda basınla paylaşŸtığŸı ama ondan önce merhum Erbakan Hoca’ın açıkladığŸı 28 şžubat sürecini resmen başŸlatan ABD DışŸişŸleri Bakanı Warren Christopher tarafından ABD’nin Ankara BüyükelçiliğŸine gönderilen ve ABD’nin BM ve NATO’daki üst düzey temsilcilikleri dahil bazı büyükelçiliklerinin de bilgilendirildiğŸi kripto, Arınç’ın bu iddiasını kökten çürütür durumda. Ekim 1996’de bizzat ABD Devlet BaşŸkanı emri ile ABD’nin Ankara BüyükelçiliğŸine gönderilen bu kripto “54. TC Erbakan Hükümetinin Amerikan çıkarlarına aykırı olduğŸunu, koalisyon ortağŸı DYP üzerinden yapılacak bir operasyon ile hükümetin düşŸürülmesi gerektiğŸini, bunun hızlıca sağŸlanması için de TSK içindeki darbe heveslilerinin aracı olarak kullanılması gerektiğŸini" ifade ediyor. Bizzat ABD BaşŸkanı tarafından emredilen ve DışŸişŸleri Bakanı tarafından acil kodla Ankara BüyükelçiliğŸine gönderilen kriptonun ana hatları böyle. Durum böyleyken, ortada resmi olarak böyle bir belge varken, Arınç neden buna ters bir ifade kullanmışŸ olabilir?  
 
O dönem yine ABD merkezli düşŸünce kuruluşŸlarının ‘Türkiye masaları’ “Refah Partisi’nin devrilmemesi durumunda neler olabilir?” sorusuna da cevap aramışŸlar ve yaklaşŸık 10 ile 15 yıllık süreçte Refah Partisi’nin yüzde 70’lere varan oy oranıyla tek başŸına iktidar olacağŸını saptamışŸlardır. Bu durum, Ekim 1996’da ABD’nin Ankara BüyükelçiliğŸi’ne iletilen kriptoda olduğŸu gibi Amerikan çıkarlarına taban tabana zıttır. O dönem yine bu düşŸünce kuruluşŸları, Refah Partisi’nin bölünmesi gerektiğŸinin ve içlerinden ABD ile uyum içinde çalışŸabilecek isimlerin desteklenmesi gerektiğŸin altını çizmişŸlerdir. Sonuçta tüm bu çalışŸma ve araşŸtırmalar, global siyonizmin Türkiye üzerindeki orta ve uzun vadeli politik argümanı haline dönmüşŸtür.
 
AKP’li yetkililer, 28 şžubat'la ilgili analizlerde “28 şžubat niçin olmuşŸtur?” sorusunu bilinçli olarak cevaplandırmaktan kaçınırlar. 28 şžubat, Türkiye’de milli iradeye karşŸı büyük bir kalkışŸma idi. Bunun özü ise “Türkiye; kendi başŸına, kendine yeten bir güç olmasın, dünyada yaşŸanan zalimlik ve gaddarlıklara ses çıkarmasın, hatta yeri geldiğŸinde bizim çıkarlarımız için ‘stratejik müttefikimiz’ olsun” düşŸüncesindeki Siyonizm hedefi idi. Bugünün Türkiye’sine baktığŸımızda ise bu hedefin tüm yansımalarını detaylı bir şŸekilde görebiliyoruz. AKP hükümeti daha ilk kritik icraatı olan Irak işŸgalindeki tutumu ile rengini belli etmişŸti. Tüm Türkiye’nin, ülkenin en üst kurumlarının karşŸı olduğŸu ‘tezkere’ konusunda AKP’nin kayıtsız şŸartsız ABD yönetimi ile aynı modda olması unutulmuşŸ değŸil. Kıbrıs, OrtadoğŸu, Libya, Lübnan gibi dışŸ politik krizlerde Türkiye’nin siyonizmin ana motoru olan ABD ile aynı politik anlayışŸları benimsemesi tesadüf mü?  
 
şžahsen Bülent bey’in ‘AKP, 28 şžubat ürünü değŸildir’ ifadesine katılmak isterdim. Ama dünyada yaşŸanan kan ve gözyaşŸının durması, tüm dünyanın barışŸ, huzur, refah içersinde yaşŸaması için kurulan D-8’i kuran Refah Partisi’ne ve dönemin başŸbakanı Necmettin Erbakan'a, hizmet ettikleri büyük Türkiye’ye yapılan darbeye karşŸı yeni kurdukları partide aynı yönde refleks göstermektense; dünya egemenleri olan ABD, AB, BM, NATO ve İsrail gibi siyonizmin ana kolları olan uluslar arası örgüt ve devletlerin zalim politikalarına karşŸın sessiz kalan, zaman zaman sırf Türkiye kamuoyunu yönlendirmek için sözde one minute çıkışŸları ile şŸov yapan bir partinin yetkililerinin “biz 28 şžubat ürünü değŸiliz” demesi hiç inandırıcı gelmiyor.  
 
Bülent bey, eğŸer ‘28 şžubat ürünü değŸiliz’ derken inandırıcı olmak istiyorsanız, önce Türkiye içersinde milleti ezen, inim inim inleten faiz lobisini başŸını ezmek, ardından dünyayı sömürdükçe sömüren, kan akıtıp gözyaşŸı döktüren cinayet şŸebekesinden farksız Siyonist örgüt ve devletlere karşŸı “hadi ordan, biz bu zalimliğŸe sessiz kalmayız” diyerek D-8’i harekete geçirmek zorundasınız.
 
Ama siz bunu yapamazsınız!
 
Bunu yapmak için 28 şžubat darbesi yaşŸandıktan sonra “Refah bölünsün!” diye tutturan darbecilerin isteğŸi üzere gemiyi ilk durakta terketmek değŸil, onunla beraber ya batmayı, ya da çıkmayı göze almak gerek…
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner90