Malumunuz, önümüzde son yıllarda yolsuzluk ve rüşvetlerle çalkalanan belediyelere yeni başkan seçimleri var. Bu seçimlerde birileri yolsuzluklara devam etmek için adaylığını koyuyor, birileri de bu yolsuzlukları bitirmek aday seçtiriliyor!
Evet birileri, yolsuzluğa devam için aday olanlar var dedim. Biliyorum biraz ağır bir tabir kullandım, fakat geldiğimiz noktada bu tabiri neden kullandığımın cevabını yetkililer veriyor! Yani devlet istatistiklerine göre söylüyorum.
Size rakam vermeme gerek yok ama şunu söylemeden de edemeyeceğim; Bizzat Devlet Bakanının söylemine göre, iktidarda olan Ak Parti mensubu belediye başkanlarından 599'u, yolsuzluk ve rüşvet suçlaması ile dosyaları yargıya intikal ettirilmiş. Acaba bunların 599'una da iftira mı atılmış? Keşke öyle olsa ama maalesef bu yolsuzluklar burnumuzun dibinde de! olduğu için pek iftira atılıyor diyemiyorum.
Diyeceksiniz ki; bu yolsuzluklar bu kadar fazla da neden biz duymuyoruz? Evet bizler doğru dürüst duymuyoruz. Hatta medya mensubu olarak, bizde doğru dürüst duyamıyoruz, fakat olaylara İslam gözüyle baktığımızda pek araştırma yapmadan bütün olayları anlayabiliyoruz. Bakışlarımızı batılın gözüyle yaptığımızda ise, bu yolsuzlukları hizmet olarak görüyoruz. İki bakış arasındaki bu büyük mesafe Hak ile Batıl'ın arasındaki mesafeden kaynaklanıyor. Yolsuzluk ve rüşvet Batıl'ın hizmetidir! Gerçek adalet ve adil paylaşım ise Hakk'ın hizmetidir. Birisi insanlığa huzur getirir diğeri ise birilerine huzur! getirir.
Batıl'ın içerisinde güzellik arayanlar, maalesef nefsine uygun güzelliğin dışında birşey bulamazlar. Anlık heva ve heveslerini tatmin edip, ebedi alem için hüsrana uğrarlar. Bunun için yapılması gereken bütün insanlığa hizmet için gayret göstermektir.
Belediye başkanı olmak için gayret gösterenler maalesef hüsrana uğrayanlar olacaktır! Nasıl yani, kimse belediye başkanı olmasın mı? diye soru sorabilirsiniz. Bunun cevabı insanlık için gayret göstermenin içinde yatmaktadır. Bir insan insanlığın saadeti için gayret gösterirse, bu yolda teşkilatlı bir şekilde çalışanlar, yani cihad edenler bir araya gelip, belediyenin adil bir düzen içinde yönetilmesi için bir mücahid seçerler. Bu mücahid de bu işin çok büyük bir sorumluluk olduğunu bilir ve aday olmamak için kaçmaya çalışır! Fakat dünya hayatının bir imtihan sınıfı! olduğunu bilir ve kendisine verilen görevi mecburen! almak zorunda kalır.
Görevi alan mücahid, yani Belediye Başkan Adayı, yukarıda belirttiğim gibi insanlığın saadeti için çalışmaya başlar. Fakat bu çalışmayı kesinlikle Belediye Başkanı olmak için yapmamalıdır. Eğer böyle bir niyeti varsa, benim inandığım dine göre tövbe etmesi lazım!
Saçmalamaya başladığımı zannedenler olabilir. Bu zamanda bu sözler gerçekten de birçokları tarafından saçma görülüyor! Bunun sebebi de İslam'dan çok uzakta oluşumuzdur. Çünkü dünyaya "İnsanları ve cinleri sırf bana ibadet etsinler diye yarattım" ilahi sözüne muhatap olmak için gönderildik. Bu ilahi sözü kavrayabilen bir insan kesinlikle bir makama talip olmaz! Yapılan güzelliği kendisinden bilip hava atmaz. Aynı şekilde yapılan yanlışları Hakk davaya maletmez. İnsanların hatasıdır der ve düzeltmek için gayret gösterir.
Sonuç olarak dünyaya, ne bir iş sahibi olmak, ne bir makama talip olmak, nede herhangi bir dünyalık iş için gelmedik. Müslüman olarak tek gayemiz ve hedefimiz vardır, buda Allah'ın (Celle Celalühü) rızasıdır. Yani Yeryüzüne Hakk'ın hakim olması görevidir. Bu görevi yerine getirirken kullandığımız bütün maddeler sadece ve sadece birer araçtır. Bu araçlar amaca döndüğü zaman hedef şaşmış olacaktır. Bu araçlardan biriside belediye başkanlığıdır. Bu başkanlığı sadece ve sadece yeryüzüne Hakk hakim olsun diye kullanacağız. Bunun dışındaki bir kullanım şekli, batıla hizmet olacaktır.
Adaylara oy verecek olan seçmenlerde aynı bu düşünce ile oy vermeleri ve oylarını kullanmadan önce de bütün güçleri ile gayret göstermeleri gerekiyor. Çünkü gösterilen aday sadece aracın şoförüdür. Seçmenlerde aracın yolcularıdır. Araçlarının doğru adrese gitmelerini isteyenler doğru araca oy verip o aracın yolcusu olmak için, gayret göstermelidir. Yok benin işim olmaz, ben sadece oy veririm diyenler, "Yattığım yerde para kazanacağım" diyenlere benzer. Şunu unutmamak gerekir ki; hizmet edersen hizmet bulursun.
Herkese iyi görünmek veya yaranmak için tarafını gizleyenler, hayırlısı olsun diyerek işi geçiştirmek istiyorlar. Halbuki hangi aracın doğru yolda olduğunu bulmak her insanın asli görevidir. Bu aracı bulup şoförüne bakmadan ona hizmet etmek mecburiyetindedir! Hayırlısı olsun demek sadece ve sadece gereğini yaptıktan sonra söylenecek kelimedir. Aksi halde bu söz kendi kendini avutma sözüne döner.
Mevla'm cümlemize son nefesimizde iman ile göçmeyi nasip etsin.
