banner102
Merhum Seyyid Kutup kulluk gerçeği konusunda şunları söylüyor: “Şurası bir gerçektir ki, şayet ibadet/kulluk kavramının gerçek anlamı sadece sembolik tapınma davranışları olsaydı uğruna bunca peygamberlerin gelmesini , bunca risaletlerin gönderilmesini haketmezdi. Gelmiş geçmiş peygamberlerin-a.s- büyük çabalar sarfetmesini haketmezdi. Tarih boyunca davetçilerin, müminlerin karşı karşıya kaldığı bunca işkenceyi, bunca acıyı gerektirmezdi. Tersine insanları topyekün kullara boyun eğmekten kurtarıp,her işte ve her durumda dünya ve ahiretteki hayat sistemlerinde sadece Allah’a boyun eğmelerini, O’na itaat etmelerini gerçekleştirme olgusu haketmiştir bu ağır bedeli...” Fi zılalil Kur’an.
“Muhakkak ki namaz kişiyi fuhşiyat ve kötülüklerden alıkoyar”  Kur’an-i kerim.
Fatiha suresi / Kur'an'ın anahtarı / Ummül Kitap (Kitabın Anası/temeli) gibi isimlerle de anılan Kur'an-i kerimin ilk suresi olan, O'nsuz namazın geçersiz sayılacağı ve günde en az beş vakitte kırk defa tekrar ettiğimiz Allah kelamı.
Namaz ve özellikle Fatiha suresinin kişiyi kötülüklerden alıkoyan özelliği / farkı nedir diğer ayetlerden.? Veya Fatihasız namaz olamayacağına göre özellik fatiha da mı, yoksa namazda mı, veya birlikte her ikisinde mi .? Namaz’ın fuhşiyat ve kötülükten mutlaka alıkoyduğu açısından baktığımızda; Namaz’ın bu rolü, namazı eda ettiğimizden itibaren yerine getirmesi gerekiyor. Sabah namazını kılan bir kişi o gün öğle namazına kadar her türlü kötülükten uzak durması gerekir. Vaazların ve hocaların anlatması bu istikamette ki, onlar şöyle diyorlar; “Namaz (ibadeti) insanı kötülüklerden alıkoyar.” Peki ..ben namaz kılıyorum ve kötülüklerden uzak duramıyor ve günah olan bazı fiilleri işliyorum, dediğinizde ise. Cevap “kıldığınız namaz (ibadeti ) kabul olmuyor” gibi acayip bir cevapla karşılaşıyoruz. Acaba gerçekten durum bu mu?, ya da böyle söyleyen kişi o namazın kabul olup olmadığını nasıl bilebilir ki...?!
İlgili ayetin manayı muktezasının aksine;  Namaz kılan kişi kötülüklere devam ediyorsa, illeti nerede aramalıyız sorusu akla geliyor. Bu konunun bir çoklarının dikkatinden kaçmadığını tahmin ediyorum. Burada çok önemli bir noktayı atladığımızı, daha doğrusu, “ibadet/kulluk” kavramı ile, namaz, oruç, zekat ve diğer kulluk vazifelerinden sayılan ve bu ibadetler henüz farz olmadan önce de “ibadet/kulluk” kavramının var olduğunu biliyoruz. “ibadet/Kulluk” kavramının bir takım şekil, hareket ve fiillerden oluşan ibadetlerden çok, din’i anlama ve yaşama konusunda kayıtsız bağlanmayı gerektiren bir kavram olduğunun şuurunda değiliz. İlahi ahkamın, muteehhirin /son dönem islam alimleri / fakihler tarafından ; ibadet, muamelat ve ukubat / cezalar şeklinde kategorize edilmesi ,İslami ilimlerin disiplini açısından yapılan bir çalışmanın sonucudur. Dileyenin dilediğini reddetme ,dilediğni kabul etme şeklindeki bir “ibadet/kulluk” anlayışı Allah indinde geçersizdir. Hz. Peygamber, sav.henüz namaz ve oruç gibi ibadet/kulluk görevleri emrolunmadan önce “ibadet/kulluk” kelimesine “ittiba” yani tabi olma/ uyma anlamını veriyordu ve kelimenin kavram olarak manası da budur. Kul olmak için “ittiba”/ uyma şarttır. Aksi takdirde, Allah cc kimseyi zorla imana/ kulluğa çağırmıyor,( Ancak, küfre rızası yoktur.) Hakkı da Batılı da gösteriyor, inanmak konusunda muhayyer bırakıyor. İnandım dedikten sonra , tabir caizse, imzayı attıktan sonra gereklerini yerine getirmek şarttır / farzdır.
Fatiha suresindeki “iyyake na’budu” ifadesini sadece namaz, oruç gibi ibadetlerle tercüme ettiğinizde/anladığınızda beklenen sonuç elde edilemiyor/ kulluk şuurunu canlandıramıyor.Hakikatte ise “iyyake na’budu”/ “yalnız sana “kulluk” ederiz”/ Senin bize hayat nizamı olarak gönderdiğin ve O’nu bize tebliğ edenin emir ve yasaklarından başkasını tanımayız demektir. Bu bakımdan, “kulluk” nedir, nasıl anlaşılması ve iman ve inanç gereği olarak hayatımızdaki karşılığı nasıl olmalıdır. Veya başka bir ifade ile ; nasıl “kul” olabiliriz.? Namazlarımızda Fatiha suresini okurken/ iyyake na’budu’yu tilavet ederken, kayıtsız ve şartsız Rabbi’mizin kulu olduğumun bilincindeyim. Bütün işlerimi de Allah’ın cc. İstediği şekilde düzenlemeye ve yaşamaya kesin kararlıyım. Bu anlamda: “kulluk, mutlak bağlılığı, kayıtsız ve şartsız itaati” gerektiren bir kavram olarak. Kur’an ayetinde buyurulduğu gibi “Allaha’a ve Resulune itaat edin, (kayıtsız ve şartsız) bir de sizden olan emir sahiplerine” (“sizden” şartına bağlı olarak). Hadisi şerifte ise; “Allah’a isyan söz konusu ise mahluka itaat yoktur”.
Ya Allah’ın kulusun veya nefsinin/ makamın/ paranın veya korkularının/ korktuklarının....böylece sürüp gider.
Selam hidayet üzere olanlara olsun..
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner90