12 Ekim 2015 Pazartesi günü “Koalisyon Tiyatrosu ve Erken Seçim” başlıklı bir yazı yazmıştım. Evet, seçimden önce bir tiyatro gösterisi sergilendi ve herkes oyunculuğuna göre 1 Kasım 2015 Pazar günü yapılan seçimde puanını aldı. Şimdi partilere göre bir seçim değerlendirmesi yapalım.
Adalet ve Kalkınma Partisi
7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra uzun bir dönemdir süregelen tek başına iktidar serüveni sona ermişti. Bu sonuçlar Ak Parti tabanında olumsuz etkilere neden olmuştu. Vatandaşı nankörlükle suçlayan bir atmosfer yaşandı. Yani iktidarı kaybetmenin verdiği psikolojik travma olumsuz sahnelerin yaşanmasına neden oluyordu.
Tabi bunlar yaşanırken muhalefetin ardı ardına yaptığı beceriksiz hamleler Ak Parti’nin kendini toparlayabilmesi için fırsat oldu. Sonucunda da beklediğinden fazla bir oy aldı. Meclisteki koltuk sayısını 258’den 317’ye çıkardı.
Cumhuriyet Halk Partisi
Koalisyon tiyatrosunda CHP kanadı da çok güzel bir oyun sergiledi. Belki bilinçli belki bilinçsiz ama süreç boyunca kullandığı olumlu mesaj ve tavırlar neticesinde meclisteki koltuk sayısını 132’den 134’e çıkardı. Her ne kadar Ak Parti CHP’yi koalisyonu kabul etmediler diye topluma lanse etse de CHP baştan beri koalisyona sıcak olduğunu belli ettiği için bu algı tutmadı.
Halkların Demokratik Partisi
Ak Parti’nin bilerek veya bilmeyerek besleyip büyüttüğü, şimdilerde de veliliğini CHP’nin üstlendiği bir parti. Ak Parti kendi ortaya çıkardığı HDP yüzünden şu anda tek başına Anayasayı değiştirecek çoğunluğa sahip değil. HDP koalisyon sürecinde rolünü o kadar iyi oynayamamış olacak ki meclisteki koltuk sayısı 80’den 59’a geriledi.
Milliyetçi Hareket Partisi
Tiyatronun en kötü oyuncusuydu diyebiliriz. Bu sürecin bir tiyatro olduğunu bile bile kötü oyuncu karakterini sergileyerek Ak Parti’nin ekmeğine yağ sürdüler. Hâlbuki koalisyon sürecinde herhangi bir koşul ileri sürmeden Ak Parti ile uzlaşır bir pozisyon öne sürseydiler koalisyon yine olmayacaktı ama seçmen üzerinde olumlu bir imaj sergileyecektiler. Oylarını belki artıracak en kötü ihtimalle de CHP gibi bulundukları konumu koruyabileceklerdi. Sonuç itibariyle meclisteki koltuk sayısı 80’den 40’a kadar geriledi ve mecliste artık 4. Parti oldular.
Saadet Partisi
1 Kasım seçimleri öncesinde Ak Parti ile ittifak görüşmeleri yaşandı. Bilemiyorum bu tekliflere karşı olumlu yaklaşımlar MHP’nin durumuna düşmemek için mi yapıldı. Yoksa gerçekten vekil sayısı konusunda anlaşma sağlansa ittifak gerçekleşecek miydi? Neyse, gerçek olan bir şey var ki o da her geçen gün güç kaybettiğimiz. Ters giden bir şeyler olduğu bir gerçek.
Sürekli seçmeni suçlamak, her geçen gün biraz daha toplumdan uzaklaşmak, sürekli bir mazeret hali…
Her geçen gün birileri aramızdan ayrılıyor veya ayrıştırılıyor. Veya ayrılmasına zemin oluşturuluyor. Şu bir gerçek ki ne kadar sorun olursa olsun pire için yorgan yakacak değiliz. Ama bir problem varsa bu düzeltilmeli. 2002’den bu yana oy oranlarımıza bakalım.
2002 yılında adlığımız oy oranı: 785.489
2007 yılında aldığımız oy oranı: 820.289
2011 yılında aldığımız oy oranı: 535.599 SP
2011 yılında Has Parti’nin adlığı oy oranı: 327.404
2015 yılında BBP ile birlikte aldığımız oy oranı: 949.636
2015 yılında aldığımız oy oranı: 325.910 SP
2015 yılında BBP’nin adlığı oy oranı: 262.723 BBP
Bölünmeler yaşandı, öyle oldu böyle oldu vs. ama her geçen gün kan kaybediyoruz. Yıllardır bize oy veren arkadaşlarımız kardeşlerimizin oy tercihleri değişmeye başlıyor. Aman efendim onların ayakları kaydı mı diyeceğiz? Yeni insanlar kazanmayı bırakın elimizdekileri kaybediyoruz. Bu böyle gitmez, gitmemeli…
Partimizin Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kamalak, Erbakan hocamızın vefatından sonra sakin ve bütünleştirici kişiliği ile partiyi ayakta tutmuştur. Ancak bundan sonraki süreç için Saadet Partisi’ni, söylemlerini, hedeflerini topluma yansıtacak, teşkilatlara hareket ve enerji sunacak bir yapılanmanın acilen oluşturulması gerekmektedir.
Vesselam...
Kısaca yapılan ak parti karartmalı siyaset, insanın inançlarını zedeleyen siyaset sonucu daha farklı ne beklenebilirki. Kamalak sa koltuk sevdalısı olduğundan bahçeli gibi bırakmaz diye düşünüyorum.