banner102

Çok sevilen kişilerin içinde bulundukları mekânlar, neredeyse bütün insanlar için çok önem arz eder.

Hatta insanlar, o mekâna yaklaşmak veya bizzat o mekânda bulunmak için ellerinden geleni yaparlar. Önlerine çıkan engelleri aşar, karşılaştıkları sıkıntılara da koşulsuz katlanmaya çalışırlar!

Aslında sadece en sevilenler değil, azıcık bir menfaatleri olsa dahi o mekâna girmek veya yaklaşmak için bütün imkânları seferber ederler. Misalen, ülkemizin üst düzeylerinden biri, herhangi bir memlekete gittiğinde, oradaki birçok vatandaş onu karşılamak için çok önceden belirlenen mekânda beklemeye başlar. Bunun sebebi ister sevgi olsun isterse herhangi bir menfaat olsun, sonuç fark etmez. Neticede her iki kesim de, o kişiyi karşılamak için elinden geleni yapar. Birileri fotoğraf çeker, birileri onun elini tutmaya ve öpmeye çalışır ve bunun için sıraya bile girer…

Ya Ramazanı…

Cehaletin zirve yaptığı bir dönemde, kıyamete kadar insanlığa bir nur gibi ışık tutacak olan Sevgili Peygamberimiz (Sallahu Aleyhi Vesellem), kâinatın Yaratıcısı tarafından yeryüzüne gönderildi. O nur, bizden biriydi. Bizim gibi yer, içer, uyur, güler ve ağlardı. Fakat o nuru nur yapan, Yaratıcı tarafından gönderilen Rehberi(Kur’an-ı Kerim) birebir yaşamasıydı.

İşte bu noktada, bütün insanlığı her iki cihanda da mutluluğa götürecek olan bir rehberi, Yüce Yaratıcı Ramazan ayında yeryüzüne indirdi. Bundan dolayıdır ki, Ramazan ayı müminler için çok önem arz etmektedir.

Ramazan’ın gelişi Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın, âlimin veya çok sevdiğimiz bir insanın gelişine benzemez! Eğer onu samimi bir şekilde karşılarsak, Ramazan’ın bize her iki cihanda da mutluluk getireceği yüzde yüz garantilidir. Çünkü bu garantiyi, bizleri ve sonsuz kâinatı noksansız yoktan var eden ve yaşatan Yüce Mevlâ’mız veriyor.

Pekâlâ, % 99’u Müslüman! olduğu söylenen ülkemizde, Ramazan ayı nasıl karşılandı?  

Maalesef başta kendim de içinde olmak üzere, yaratılmışları! karşılamaya verdiğimiz önemi, Ramazan ayına veremedik!

Müslümanların ayı olan Ramazan, neredeyse bütün İslâm’a karşı savaş açan gazetelerin manşetlerinde ‘Hoş geldin Ya Şehri Ramazan’ sloganı ile karşılandı. Bu gazetelerin İslâm’a karşı tutumları Ramazan ayında son mu buldu? Yoksa akılları başlarına mı geldi?

Maalesef hayır. Çünkü bunu ilk kez yapmıyorlardı. Yıllardır aynı şekilde sürü psikolojisine kapılmış Müslümanları! kandırmak ve inançlarını bozmak için aylık, bazen de mevsimlik taktik değiştiriyorlar.

Malum medyanın bu oyununu fark edemeyen biz Müslümanlar, ‘Bu şekilde de oluyor’ edasıyla gördüklerimize inanmaya ve akabinde bize dayatılanı yaşamaya başladık.

Manşetinde Kur’an-ı Kerim ile açık saçık kadın fotoğraflarını yan yana koyan gazetelerin zihniyeti, onun okuyucusuna sirayet etti ve o gazetelerin okuyucuları da onlar gibi inanıp yaşamaya başladı. Bu yozlaşma sadece bir gazetede yapılmadığı için, toplumun neredeyse her kesimi bu vahim vaziyetten nasibini aldı.

İlk bakışta normalmiş gibi gözüken bu tür yozlaşmalar, yavaş yavaş çoğaldı ve pes dedirtecek duruma kadar geldi. Bu yozlaşmanın baş aktörleri, hiçbir alanı boş bırakmayarak kendi yozlaşmalarına fetva verecek hocalar türettiler. Neredeyse bütün televizyonlara bu hocalarını yerleştirip, Ramazan etkinliği adı altında yozlaşmaya katkı sağlayacak sözlü ve görsel fetvalar verdiler!

İftar programları, İslâm’ın öngörmediği eğlence programlarına dönüştürüldü. İslâm’a en büyük savaş ilân eden İsrail ordusunun ekonomi sağlayıcısı Cola, iftar programlarının olmazsa olmazı hâline getirtildi. Bu sorumsuzluk, Diyanet İşlerine kadar vardı! İnsanlar için örnek teşkil eden kesimler, bu yozlaşmaları yapınca, avam da normalmiş gibi davranmaya başladı.

Saymakla bitiremeyeceğimiz yozlaşmaların temelleri bugün atılmadığı gibi, bugün de son bulmayacak ve kâinatın sonuna kadar devam edecektir. Mesele, bu temellere kimin karşı çıkacağı, kimin de destek olacağıdır. İşin en üzücü tarafı ise, maalesef bu temellere en çok Müslümanların! su taşımasıdır!!! 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner90