Bizleri yoktan var eden Allah ZülcelÜ¢l ve Tegaddes Hazretlerine sonsuz şükürler olsun ki, bu bulanık ortamda bizlere karmaşık gösterilen olayları hiç görmeyenler arasında değil, görenler arasında bulunuyoruz.
Geçenlerde gerek Milli Görüş neferi olarak, gerekse bağlı bulunduğumuz gazetenin bir çalışanı olarak öğretmenlerimizi ziyarete gittik. Gittiğimiz okullarda ilk olarak müdür beyler ile görüşüp kısa sohbetler yaptık. Daha sonra müdür beylerin öğretmenleri bir araya toplamasıyla da öğretmenler ile bir araya gelip onların sıkıntılarını dinledik. Birçok alanda sıkıntıların olduğunu ve bunları gidermek için çareler aradıklarını dillendirdiler.
Okullarda öğrencisi olan tüm velilerin bildiği, ‘Okul İhtiyaçları için bağış’ adı altında öğrencilerden istenen para sorunu, bir okul yöneticisinin, ‘Okullara kitap gönderen Bakanlık, neden bu okulun zaruri ihtiyaçları için ödenek göndermiyor? Bu konuda öğrencilerden ihtiyaçlar için para toplattırdığımızda öğrenciler tarafından kötü bir insan ilan ediliyoruz. Hatta bu konuda kendi cebimizden de ihtiyaçlar için para vermek zorunda kalıyoruz…’ sözleri aklıma Sayın Milli Eğitim Bakanı Dinçer’in, okul aile birliği sisteminin yeniden düzenlendiğini, velileri bağışa zorlayacak bir uygulamaya son verdiklerini belirterek, "Biz Türkiye'deki tüm okullarımızın temel giderleri için gerekli ve yeterli bütçeyi gönderiyoruz. Ne okul yönetiminin ne de okul aile birliğinin bu bahanelerle bağışa zorlamasına izin vermeyin" sözü geliyor.
şimdi soruyorum Sayın Milli Eğitim Bakanına, Sayın Bakanım sizin söylediğiniz mi doğru yoksa okul yöneticilerinin mi?
Bu sorun sadece bir yönetici tarafından dillendirilmiyor, birçok yönetici aynı sorunu çeşitli şekillerde dillendirerek yetkililerden çareler bekliyorlar. Hatta bu konuda bir İlköğretim Okulu, okul ihtiyaçları için kermes düzenledi. Eğer Bakanlık bu konuda bütçe gönderiyorsa bunlar neden ihtiyaçlar için birçok zorluklara katlanıp kermes açıyor?
Bu sorunun bir diğer yönüne bakacak olursak,
Bu bağışlar birinci sınıfa giden öğrenciden, lise sona giden öğrencisine kadar isteniyor. İstenileni rahatlıkla verebilende var, veremeyende. Verebilenlerin birçoğu ‘Kesinlikle bağış adı altında okullara para vermeyin’ sözüne binaen vermiyorlar. Veremeyenlerin birçoğu da ebeveynlerini sıkıştırarak istenilen parayı almak istiyor.
Parayı veremeyenler okula gittiklerinde, arkadaşlarının yanında ‘parayı verecek gücümüz yok’ tarzında bir söz söyleyebilir mi? Bunu birçok öğrenci arkadaşlarının yanında söyleyemez. Pekala söyleyemez olduğunu parayı isteyen öğretmenler bilmiyor mu? Bilmemesi düşünülemez.
Üğrenci ile öğretmen arası bu tür paralar yüzünden açılmayacak mı? Açıldığı zaman öğretmenin vereceği bilgi çocuğa ne derece etki sağlayacak?
Bunlar gibi birçok soru var ve bu sorular benim gibi birçok öğretmenin ve velinin de aklındadır. Dışarıya çıkartabilen çıkartıyor, çıkartamayan da içinde saklıyor. Fakat dillendirilse de bu sorun çözülmüyor.
Bakanlık birçok konuda öğretmenleri ve okul yöneticilerini ağır bile eleştiriyor. Bu eleştiriler sayesinde bir nebze öğretmenleri susturabiliyor. Birçok alandaki sorun susturularak örtbas ediliyor. Ortaya çıkartılmayan sorunlar sayesinde, güllük gülistanlık bir eğitim sistemi ortaya çıkıyor.
Asıl ortaya çıkan ise, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı bozuk düzenle yönetilen eğitim sistemi, öğretmenler ve öğrenciler.