banner102

Bir önceki ‘IŞİD bahane, işgal şahane’ başlıklı yazımıza Ahmet Özel imzasıyla bir okuyucumuz yorum yapmış. Mevcut rejim tarafından sürekli yanıltılan milletimizin uyanmasına vurgu yaptığımız yazımızın geneline katıldığını ancak, son cümlede milletimize: ‘Zararın neresinden dönersen kârdır, dön artık özüne. Senin özün Milli Görüş’tür, bunu da bil artık!..’diye yaptığımız çağrıyı eleştiriyor.

Kendisine teşekkür ederken, yaptığı yorumla Milli Görüş safında yer almayanların ne yazık ki bilgisizlikten dolayı yanlış safta durdukları gerçeğini bir kez daha önümüze sermiş oluyor. Demek ki bu millet, Milli Görüş’ü gereği gibi anlamıyor ya da anlatamıyoruz.

Okuyucumuz, AKP gibi Milli Görüş’ün de MOSSAD tarafından kurulduğunu iddia ediyor. “Zamanla Milli Görüş’ü kontrol edemeyen MOSSAD, AKP’ye geçiş yapmıştır.” diyor. Milli Görüş’ten kastının Saadet Partisi olduğu aşikâr...

Okuyucunun yaklaşımı milletin genel manada bakış açısının bir yansıması. Zira bu Millet, Milli Görüş’ü bir türlü anlamıyor. Aslında anlaması sürekli engelleniyor. Tabii engellemede en etkin rolü medya oynuyor. Bugün ülkemizdekilerin de önemli bir bölümü dâhil olmak üzere küresel ölçekteki birçok medya kuruluşu işte o MOSSAD denilen ve benzeri legal terör örgütlerinin güdümündedirler ne yazık ki!

Öncelikle bu milletin Milli Görüş’ü bir türlü anlamadığını rahmetli Erbakan Hocamızın şu ifadeleriyle yeniden dile getirelim. Hocamız, Almanya’da yaptığı akademik çalışmaların orada destek gördüğünü, Türkiye’deki hizmet ve hedeflerinin ise bu millet tarafından bir türlü öneminin anlaşılmadığını üzülerek: “Beni Hans anladı ama Hasan anlamadı.” diyordu. Bu gün bu sözün hala geçerliliğini koruduğu net olarak ortadadır.

Okuyucumuz gibi düşünenlere bir kez daha şunu hatırlatmak gerekir. Milli Görüş, bir kuruluş değildir ki birileri tarafından kurulsun. Milli Görüş’ün siyasi kanadı 1970’de bizzat dönemin uleması tarafından görevlendirilen Erbakan Hocamızın kurucu genel başkan olduğu Milli Nizam Partisi’yle başlar.

Hocamız partinin geçmişle bağlantısının olduğunu şöyle açıklıyordu: “Partimizin kurucuları, Fatih’tir. Yıldırım, Murat, Melikşah, Akşemsettin, Yavuz, Orhan Gazi, Kılıçarslan ve Sultan Abdülhamit’tir.” Bunun anlamı, kurduğu partinin savunduğu değerlerle geçmişteki Türk büyüklerinin savundukları değerlerin aynı olduğudur.

Okuyucumuzun da vurguladığı MOSSAD gibi küresel terör örgütlerinin girişimleri sonucu kapatmalar nedeniyle Milli Görüş’ün siyasi kanadı bugün beşinci partisi olan Saadet Partisi’yle devam etmektedir. Bir kez daha Milli Görüş’ün tanımını yapmadan önce şu ifadenin de altını çizmek gerekir. Asıl olan Milli Görüşçü olmaktır. Milli Görüşçü olmak, zulme meydan okumak, zalim yüreklere korku salmaktır. Milli Görüşçü olmak, yeniden büyük Türkiye ve yeni bir dünya kurmak hedefinde olmaktır.

İşte şimdi bu noktada Milli Görüş’ün tanımını bir kez daha yapmalıyız. Milli Görüş, her şeyden evvel bir zihniyettir. Hak ve batıl mücadelesinde hakkın yanında yer alan ve her daim hakkı ve haklıyı savunan bir zihniyet. Milli Görüş’ün siyasi hedefi, milletin milli ve manevi değerlerinin bütününe uygun bir yönetim sergilemektir. Bu değerler milleti altında toplayan birer şemsiye gibidir.

Bu şemsiyelerin en büyüğü, İslam’dır. Bütün bir ümmet, bu şemsiyenin altındadır. O halde en çok bu değere önem verilmelidir. Çünkü İslam, topyekûn bir ümmeti çatısı altında toplar ve bizim milletimizde ümmetin bir parçasıdır elhamdülillah! Vatanımız, milletimiz, tarihimiz, bayrağımız, devletimiz, arımız, namusumuz... her biri ayrı bir şemsiyedir. Hiç biri vazgeçebilirlerimizden değildir. Her biri can verilecek değerlerimizdir. İşte bu değerler, Milli Görüş’ün olmazsa olmazlardır.

Şimdi böyle bir görüşü nasıl olur da MOSAD denilen küresel terör örgütü kurdurmuş olur. Bu bahsedilen örgüt ve benzeri terör örgütleri batılın ta kendileridir. Onlar, ancak olsa olsa bir ülkede kendileriyle işbirliği yapacak zihniyetlere hükmeder ve onlara partiler kurdururlar. İşte o partilerin yönetim anlayışına da işbirlikçi zihniyet denir.

Bugün ümmetin hali ortadadır. İslam coğrafyamızı bu hale getirenler zalim küresel terör devletler ve örgütlerdir. Onlarla bir olup İslam coğrafyasının kana bulanmasına sebebiyet verenler ise düpedüz işbirlikçilerdir. Onlar kendi ağızlarıyla bu terör devletleriyle müttefik olduklarını her daim itiraf etmektedirler.

Bu gün milletimiz ne yazık ki, ‘Erbakan’dan sonra Milli Görüş de Saadet Partisi de bitmiştir’ havası oluşturmaya çalışanların oyununa gelmektedirler. Bu sadece bir gaflettir. Oysa Milli Görüş Hocamızın da ifadesiyle Hz. Adem ile başlayıp kıyamete kadar sürecek olan ve hakkın yanında mücadele veren zihniyetin adıdır. O, ne bitmiştir, ne de çizgisinden bir milim sapmıştır. Varsa bir sapma ki var; o da esasen Milli Görüşçü olan ancak ne yazık ki işbirlikçi zihniyete kanan milletir.

İşte buradan bir kez daha sesleniyorum: “Ey milletim silkin ve kendine gel!” Çünkü sen, batılın karşısında ve ancak hakkın yanında yer alan Milli Görüşçü bir milletsin...

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
ağa dayı 2015-08-06 11:46:28

değerli yazarımız neden itlerin havlamalarını bir şey gibi zannedip cevap verme ihtiyacı hissediyor, anlamak zor, itler ürüyecek bu kervan elbette yürüyecektir.

banner90