banner102

Neden yaratıldık?

İnsan olarak dünyaya neden gönderildik?

Neden insanın dışında bir varlık olmadık?

Neden a şehirde doğduk?

Neden x vatandaşı olarak doğduk?

 

Bu ve benzeri birçok soruya cevap aramak aslında her insanın ilk görevlerindendir. Çünkü hayatta hiçbir şey sebepsiz ve tesadüf değildir. Sebepsiz olmayan şeylerin sebebini, tesadüf olmayan işlerin de neden olduğunu araştırmak aklı başında olan her insanın ilk işi olması gerekir.

Bu soruları kendine soran bir kişi eğer sorusunda samimi ise soruların cevabını bulur ve huzur içinde yaşam sürerek dünya sonrasındaki hayatta da saadete ulaşanlardan olur.

Neden, nerede, hangi türde ve ne şekilde dünyaya gönderildiğimiz, bizim irademiz dışında gerçekleştiği için bunları dert etmeye ve bunlardan şikâyetçi olmaya gerek duymayız.

Bir Yaratıcının varlığına ve yarattıklarına inanan bir insan, tek Yaratıcı olan Cenab-ı Allah’a teslim olmuş yani Müslüman olmuş demektir. Çünkü bizleri ve kâinatı yoktan var eden Yüce Allah, bunları kusursuz ve eksiksiz yaratarak bir düzen içerisine koymuş. Kâinatın kusursuz düzenini sağlayan Yüce Allah, dünyaya gönderdiği insan ve cinleri sadece ve sadece “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.”(Zariyat Süresi 56. Ayet) buyuruyor.

Yüce Allah’a kulluk için dünyaya gönderilen insanoğlu, gönderilen Peygamberler ve Kitaplar ışığında imtihana tabi tutulmuştur.

Yüce Allah’a inandım diyen insanoğlu, O’na eksiksiz inanması gerekiyor ki inancı geçerli olsun. Yoksa Yaratmasına inanıp Yönetmesine inanmayan kendisine de inanmamış sayılır. Aynı şekilde gönderdiği Peygamberler ve onlara rehber olarak verilen kitaplara da eksiksiz inanması gerekiyor.

İnandım diyen insan Müslüman olur, inandıklarını yaşamaya gayret gösteren insan da Mü’min olur. İnandıklarını yaşamaya gayret göstermeyen ve inandığı gibi değil de yaşadığı gibi inanmaya çalışan insan da, doğru çizginden çıkmış olur.

Yaşadığımız gibi inanmanın en büyük belirtileri de, “İnanıyorum ama bu zamanda bu olmaz”, “O zaman başka şimdiki zaman başka” gibi bahanelerin üretilmesidir.

İnandım diyen her insan;

Bilerek ve ısrarla kötülük yapamaz,
Haram yiyemez,
Körü körüne bağlanmaz,
Başkasının hakkını gasp etmez,
Dünyaperest olmaz,
Yaptığı her işi Allah-u Teâla için yapar,
Nefret etmeyi de nefsi için değil sadece Yüce Allah için yapar,
Makam ve Mevki sahibi olmak için çalışmaz!
Makam sahibi ise adaletle yönetir, zulmetmez,
Lüks yaşam tercih edip israf etmez,
Yüce Allah’ın düşman dedikleri ile dost olmaz,
Dünyanın Müslüman olacağını bilse bir Müslümanın gayri Müslim olmasına zemin hazırlamaz!
Yaratılanları Yaratandan ötürü sever, zalimlere Yaratandan ötürü düşmanlık eder!
Dünyada kendisine verilen bütün nimetlerin hesabının verileceğini bilir ve her nimete emanet diye bakar!
Ağzından çıkan her nefesin hesabı sorulacağını bilir ve buna göre konuşur.

Kısaca inanan bir Müslüman, zalimlerin ve kafirlerin dahi kendisine adil dediği Sevgili Peygamberimiz (Sallahu Aleyhi Vesellem) gibi olmaya çalışır ve sonsuz ve ölümsüz âlemde huzura erişir.

Mevla’m cümlemizi samimi inanan ve inandığını samimi şekilde yaşayanlardan eylesin.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner90