banner102
Milli Görüşçüler, Milletimiz ve Ümmet, Saadet Partisi’nin 5. Olağan kongresiyle birlikte yeni bir dönemece girmiştir. Burada en önemli ve en fazla özen gösterilmesi gereken şey, yeni kırılmaların yaşanmasına müsaade etmemektir. Kaldı ki her yeni dönemeç, yeniden bir birleştiriciliğin de başlangıcı olması gerekir.

Milli Görüş Lideri Rahmetli Erbakan Hocamız, siyasi bakış açısıyla insanları Milli Görüşçüler ve Milli Görüşçü olmaya aday olanlar diye iki kategoride değerlendirirdi. Bu felsefe birleştiriciliğin en önemli hareket noktasıdır. Bunun bir alt başlığı da yoktur. Yani mesela Milli Görüşçüyken gömleği çıkarmak gibi…

Böyle bir alt başlık olmadığı halde ne yazık ki kişilerin nefsi yaklaşımları, yaşanılması kaçınılmaz haller ortaya koyuyor. Yani mesela bir takım mazeretlerle ya Milli Görüşçü olmaktan vaz geçiyor veya üzerine vazife olmayan işlere soyunuyor. Bunun yaşanmaması için Milli Görüşçülerin çok ince hesap ve de çok ince ayar yapmaları gerekmektedir. Bu ayar, tek kelimeyle ‘ötekileştirmeyelim veya ötekileşmeyelim’ prensibi olmalıdır. Milli Görüşçüler, bunu kafalarına bir çivi gibi çakmalıdırlar.

Batılı Firavun zihniyetli zalimlerin şöyle bir felsefesi vardır. ‘Ya benimlesin, ya karşımdasın.’ diğer bir ifadeyle ‘Ya düşmanımsın, ya da kölem.’ Demek ki; “Ben bağımsızım.” diyemezsin. Bunun, Rahmetli Erbakan Hocamızın felsefesiyle yani ‘Milli Görüşçüler ve Milli Görüşçü olmaya adaylar’ ifadesinden farkı, şudur. Onların yaklaşımında her halükârda ötekileştirme söz konusudur. Erbakan Hocamızın felsefesinde ise birleştirme, bütünleştirme prensibi vardır.

Hocamızın felsefesinde “Ben Milli Görüşçüyüm ama Milli Görüşçülerle beraber hareket etmeyeceğim.” veya “Ben, bağımsız Milli görüşçüyüm.” diyerek camiadan kopmak gibi bir alternatif yoktur. Bu düşünceler ancak insanı işbirlikçi görüşe doğru sürükler. Bir de bakmışsınız ki işbirlikçi olup çıkmışsınız. O zamanda gammaz Batılıların felsefesine maruz kalırsınız. Bunun örneğini birçok kere yaşadık.

Hocamız, Türkiye’deki mevcut siyasi partileri de görüş itibariyle Saadet Partisi ve diğerleri olarak farklı bir kategorizeye tabii tutardı. Bunun anlamı Milletin kendi öz görüşünü temsil eden tek parti Saadet Partisi’dir. Diğerleri ise yine Milletin kendi öz görüşünü yansıtmayan partilerdir.

“Şimdi burada ötekileştirme yok mudur?” diye akıllara gelecektir. Evet, burada bir ötekileştirme vardır. Ancak bu ‘zihniyet’ yani ‘görüş’ açısındandır. Yani diğerlerinden kasıt diğer insanlar değil, diğer zihniyetlerdir, diğer görüşlerdir.

Yüce Allah, ‘inananlar ancak kardeştirler.’ buyuruyor. (Hucurat/10)  Bir hadis-i Şerifte Peygamber Efendimiz de: ‘Müminler bir vücudun azaları gibidirler, birine bir zarar dokunursa diğerleri onun acısını hisseder.’ diyor. Buradan hareketle ötekileştirme de ve hatta ötekileşme de haram olduğu sonucuna varılabilir.

Bizler kuluz ve hatalardan, günahlardan münezzeh değiliz. Birbirimizin hata ve günahlarına bakarak ne ötekileştirme ve ne de ötekileşmeye teveccüh ederiz. Biz ancak Milli Görüş içerisinde kalarak veya değilsek içine girerek yanlışları doğrultmak, eğrileri düzeltmekten sorumluyuz. Tabii kendi eğrimizi düzeltme ve yanlışımızı da doğrultma erdemliliğini de gösterebilmeliyiz. Ama asla ve asla enaniyetli olmamalıyız.

Her şeyden önemlisi üzerimize vazife olan şeylere kafa yormalıyız. Ameller niyetlere göredir. Şunu aklılardan hiç mi hiç çıkarmamalıyız. Fikri zikri ne olursa olsun Milli Görüş treninde olanların istikameti doğrudur. Görevi ve makamı ne olursa olsun doğruları yapmak zorundadır. Sehven yapılan yanlışlar trenin istikametini saptırmaz. Kasti yanlışlar ise kişinin Milli Görüş treninden inmesine vesile olur. Bunu birçok defa yaşadık. Milli Görüş treninde bulunan kim olursa olsun hak dava için çalışır mücadele verir. Bu da netice itibariyle kişinin kendisini kurtarma çabasıdır.

Rahmetli Hocamız da bu şuurda mücadele etmiş ve şimdi her bir kul gibi o da kendi amelleriyle hesabını verecektir. Dileğimiz ve duamız odur ki her birimiz üzerimize düşeni layıkıyla yapıp, yarın Rûz-i Mahşerde utanmayalım. Ve yine duamız ve dileğimiz odur ki yarın Rûz-i Mahşerde Liva’ül Hamd sancağı altında toplanarak Cennet-i Âlâ’da Sevgili Peygamberimize komşu olalım.

Öyleyse ne ötekileştirelim ve ne de ötekileşelim!

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
of61 2014-05-07 09:08:14

fatihi yazık ettiniz kamalaka oy yok gerçek milli görüşçü erbanın oğluna sahip çıkar o geleceğin lideri

banner90