EVET, büyük bir sermayedir. Öyle bir sermaye ki, bütün insanlığı refaha kavuşturacak… EVET, kocaman bir yürektir. Öğle bir yürek ki dünyada yaşanan vahşet senaryolarını yırtıp tarihin çöplüğüne atacak… EVET, bir yumruktur, küresel emperyalizm ve ırkçı Siyonizmin tepesine inecek ve tarihe gömecek… Bir EVET ki, hırsızlığı, arsızlığı, yalanı, dolanı, talanı bir kültürün kaderi olmaktan çıkaracak…
Bir EVET ki, ana kucağı gibi şefkat olacak, yetimi saracak… Bir baba eli olacak, öksüzün başını okşayacak… İlaç olacak, hastaya şifa… Derman olacak, dertliye deva… Gözlerin parıltısı, yüreklerin sevdası olacak bir EVET.
Umut olacak Afrika’ya, Kafkasya’ya, Uzak Asya’ya…
Bir EVET, bir tarihtir, bu güne ışık tutacak… Bir inançtır, mutlaka bir gün hesabı sorulacak… Bir haktır, haksızdan hakkını alacak… Vakarlı bir duruştur, zulmü adalet diye yutturan yüreklere korku salacak…
…
EVET, bir kurşun olmamalı Suriyeli bir çocuğun yüreğine saplanan. EVET, bir bomba olmamalı bir coğrafyanın tarihini, kültürünü, medeniyetini yok eden. Öyle bir EVET ki koskoca bir Ortadoğu’yu kana bulayan. Öğle bir EVET ki Bağdat’ta, Şam’da, Halep’de milyonlarca cana kıyan.
Öyle bir EVET olmamalı!
…
Aslında bir EVET minicik bir damla sudur, kocamaaan bir ateşi söndüren.
İbrahim’i yakmak için hazırlanan dağ misali ateşi söndüren karıncanın ağzındaki bir damlacık su. Hani o karıncaya sorulmuştu: “Sen mi söndüreceksin bu KOCAMAN ateşi?”. Karınca: “BEN SAFIMI BELLİ EDİYORUM.” diye KOCAMAAAN bir cevap verecekti. Kocaman ateş sönmüş ve karıncanın arzusu olmuştu. Karıncanın kararlığı onu ebedi ateşten korumuştu.
İşte bir EVET, dünyayı ateşe veren şer güçlerin zulmüne engel olmak için kararlılıktır. Bu vahşeti sen mi durduracaksın diyenlere karşı “BEN SAFIMI BELLİ EDİYORUM:” demektir. Ebedi âlemde kurtuluşa vesile olacak BÜYÜK bir adımdır bir EVET.
…
İşte şimdi yeni bir EVET zamanıdır… Yepyeni bir fırsat Milletin önündedir. Ya EVETler çığ gibi yığılacak vahşetin önünde dur diyecek zulme. Ya ark olacak yataklık edecek zalimin zulmüne.
Otuz Mart’ta Milletin önüne bir kez daha sandık gelecek. Demokrasinin gereği Millet bir kez daha EVET diyecek. Şu demokrasi nasıl bir sistemse halkın kendi kendisini yönetmesi deniyor, ancak beş senede bir, sadece bir kelime söyleme hakkı tanıyor kişiye. Sadece bir ‘EVET’.
Evet, ama neye evet?
Millet, kendi iradesiyle, özgürce, bilinçli bir EVET mi diyor? EVET diyerek “Kendi görüşümü temsil edenleri iktidara getirdim.” demiş mi oluyor? Seçtiği temsilcilerin hiç eğrisi-büğrüsü var mı? Yalanı-dolanı var mı? Hilesi-hurdası var mı? Bunları düşünerek mi EVET diyor.
Ne yazık ki aldatan ve aldananların oldukça çok olduğu bir devirde yaşıyoruz. Özellikle böyle zamanlarda öylesine puslu bir hava oluşturuluyor ki, Millet de doğrusu ne yapacağını şaşırıyor. Adeta düşünme yetisi elinden alınıyor. Bir bakıma tercih hakkı elinden alınıyor.
Kul beşerdir, şaşar!
Şaşırmak başka… Şaşırtmak başka… Şaşkınları oynamak başka… Şaşkın şaşkın dolaşmak başka… Şaşırmadan yoluna devem etmek başka… Bunların her biri farklı bir anlam ifade eder.
Demokrasi denen sistemde Millet, öğlesine uyanık olmalı ki şaşmakla ilgili her bir durumun, hakikatte ne anlam ifade ettiğini gayet iyi idrak edebilmeli. Bunun için hakikatlerin arkasına düşmeli. Renkli ekranlarda gördükleriyle yetinmemeli. Beş senede bir önüne konulan sandıkta öyle bir yere ‘EVET’ mührünü vurmalı ki bütün dümencileri adeta ters köşe etmeli. Bir anlamda şaşmamak için şaşırtmayı becerebilmeli.
Öğle bir EVET ki herkes kazanacak. Haklı kazanacak. Aslında haksız da kazanacak. Çünkü zulmetmeye devam edemeyecek. Kim bilir belki pişman olup haktan yana olacak. Öyle bir evet ki kaybedeni olmayacak…
Öyle bir EVET ki ‘Yaşanabilir Bir Türkiye’yi inşa edecek. Öyle bir EVET ki ‘Yeniden Büyük Türkiye’yi imar edecek. Ve öyle bir EVET ki ‘Yeni Bir Dünya’ kuracak.
İşte öyle bir EVET!
