banner102

Dünya ile birlikte Türkiye de hızlı bir değişime uğrarken değişmeyen bir şey var ki, onun adı "sünnetullah" . Hak ve batıl mücadelesi, Hak ve batılın varlık gerçeği ve bu iki yolun kıyamete kadar devam edeceği mutlak bir bilgi olarak müslümanların gündeminde olmak zorunda.

Dünyada veTürkiye'mizde yaşanan bütün hadiseleri bu bakış açısıyla değerlendirmek ve buna göre çözüm aramak müslümanlar açısından nirengi noktasını oluşturmaktadır. Bu ölçüde ne derece esneklik / ruhsat olabileceği de kaynaklarımızda açıklanmıştır.

Son günlerde -haklı olarak- tepkilere yol açan Hiristiyan aleminin lideri Papa'nın ülkemizi ziyaretinden daha çok, Papa'ya yazılan davet mektubu ve ona gösterilen ilgi, yapılan tazimat, atfedilen değer ve fikir birliğinde olunduğunun deklare edilmesi ,yukarıda zikrettiğimiz Hak-batıl ekseninde değerlendirdiğimizde karşımıza çıkan tablo çok vahim bir manzara arzetmektedir. Durum böyle olunca insan şunu demekten kendini alamıyor. Ey AKP ye dalkavukluk yapan alim kılıklı insanlar, sizler ancak bu duyarsız davranışınız ile İslam'ı seven, inancını yaşamaya gayret gösteren geniş halk kitlelerini uyutma görevini layıkıyle! yerine getirmiş olursunuz. İnsanlara gerçeklerden bahsetmek şöyle dursun onları yanlış yönlendirmekle büyük bir vebalin altına girdiğinizin farkında değilmisiniz?. Ayrıca iktidardan bazı menfaatler sağlamakla belki dünyalıklarınızı artırmış olabilirsiniz, ancak bu sizin için ateş olmaktan başka bir işe yaramayacaktır.Hangi cemaate mensup olduğunuza bir bakın, değer verdiğiniz kaynaklarınızla ne kadar çelişik davrandığınızı artık görün. Özellikle "İsmailağa cemaati" bağlıları olarak kendilerini lanse edenler, çokça okuduğunuz ve bizim de değer verdiğimiz ve son derece güven duyduğumuz İmamı Rabbani ks. hazretlerinin mektubatından sadece 163. mektubu bu çerçevede yeniden mütalaa etmenizde fayda mülahaza etmekteyim.

Ki bu mektupta özetle ;

"İslâm dininin izzet bulması, küfrün ve küfür ehlinin zelil düşendedir. Buna göre, bir kimse, küfür ehlini ağırlarsa.. İslâm ehlini zelil düşürmüş olur.

Kâfirleri ağırlamak yalnız onlara tazim edip baş köşeye oturtmak değildir. Onları meclislere almak, onlarla sohbet etmek, onların dili ile konuşmak gibi hareketler dahi onları ağırlamaktır. Asıl uygun olanı: Köpekleri uzaklaştırır gibi onları uzaklaştırmaktır.

Eğer onlarla alâka peydah etmek, dünya işlerine ait zaruretler icabı ise., başka türlü de olmuyorsa., o zaman uygun olan, ancak zaruret mikdarı onlarla olmak vardır. Bu arada onları bir şey yerine koymamak ve kendilerine lüzumsuz yere iltifatta bulunmamaya riayet etmelidir.

Ama, İslâm'ın kemali, böyle bir garazı dahi tamamen terk edip onlara iltifat etmemek ve onlarla karışıp durmamaktır. Zira, noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah, onları, yani: Küfür ehlini, Kelâmı Mecid'inde zatının düşmanı ve Resulünün düşmanı olarak tanıttı:

«Ey iman sahipleri, düşmanım ve düşmanınız olan kimseleri; kendilerine sevgi yüzü göstererek dost edinmeyin. Onlar, Hak tarafından size gelene küfretmişlerdir.» (60/1)

— «Kim Allah'a, meleklerine, peygamberlerine, Cebrail'e, Mikale'e düşman olursa., şüphesiz Allah bu gibi kâfirlerin düşmanıdır.» (2/98)

Allah'ın ve Allah'ın Resulünün düşmanı olan kimselerle karışık durmak; cinayetlerin en büyüklerindendir.

Bu düşmanlarla karışık durmanın, onlarla arkadaşlık etmenin en azından zararı: Şer'i hükümlerin icrasındaki kuvvette zaaf ve gevşeklik hâsıl olmasıdır. Bundan başka, şeni küfür merasimini kaldırmaya, onlarla ünsiyet dolayısı ile haya mani olur. Böyle bir zarar, cidden büyüktür. Kaldı ki, Allah'ın düşmanlarına karşı sevgi gösterisi ile ülfette bulunmak Allah'ın düşmanlığını, Resulünün düşmanlığını çeker. Allah-ü Taâlâ ona salât ve selâm eylesin.

Böyle bir uygunsuz insan sanır ki, kendisi Müslumanlardandır; Allah'a ve Resulüne imam vardır. Ama bilmez ki, bu gibi kötü ameller kendisinden İslâm devletini giderir.

İslâm ve küfür birbirinin zıddıdır; birarada olamazlar. Taa, kıyamete kadar; hatta kıyamette dahi.. Bunlardan birini isbat etmek, diğerini kaldırmaktır. Birini ağırlamak, diğerini küçük düşermektir." Mektubat-ı imamı Rabbani 163. mektup

Başka söze hacet yok sanırım, sevgili okuyucunun da sadece duyumlarla veya bazı makamları işgal etmiş kişilerin görüşlerini tahlil etmeden uygulamanın sizi vebalden kurtarmadığını belirtmek isterim.

Hidayete erenlere selam olsun..

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner90