şu güzel ülkemde yaşananlar beni şaşırttıkça şaşırtıyor.
Ülkemin insanına reva görülen 2. sınıf ve zenci muamelesi beni isyan ettiriyor.
Sadece beni mi? Kahve sohbetlerinde, esnaf sohbetlerinde, arkadaş sohbetlerinde
bir araya gelen ve “ne olacak bu ülkenin
hali?” diye soran vatandaş da aynı dertten muzdarip.
Geçtiğimiz hafta içinde tarım bakanı çaya verilecek olan
taban fiyatı, kerli-ferli basın toplantısı düzenleyerek açıkladı. Tam tamına 10
kuruş zam yaptı! Eh, bu kadar büyük zammı çay üreticisi harcamakla bitiremez
artık! Düşünebiliyor musunuz koskoca ülkenin tarım bakanı, çiftçinin alın teri
olan ürününe 10 kuruş zam yapıyor bunu da büyük maharet gibi gösteriyor. Hayır
sorun bakanın Diyarbakırlı olması, çayın
ne şartlar altında toplanıp satıldığını bilmemesi değil tabi. Sorun başka. Üaya
da, fındığa da, tütüne de, şekerpancarına da, pamuğa da ve diğer tüm tarım
ürünlerine gereğinin altında ücret veren, çiftçisine “ananı da al git” diyecek
kadar küstahlaşmış bir zihniyet sorunu bu sorun.Tarlada, bahçede çalışıp
didinen ama hak ettiğini bir türlü hak edemeyen “anası da alıp çoktan gitmiş”
çiftçi vatandaş isyan ediyor, feryad ediyor, haykırıyor ama AKP Hükümeti
kulaklarını tıkamış bu çığlıkları duymamak için elinden geleni yapıyor.
Siz bu ülkenin Ali’sine, Veli’sine, Hasan’ına, Mehmet’ine 10 kuruşu reva görüp öte yandan
Hanslara, Tomlara yılda 30 milyar doları faiz gider olarak ödemeyi normal
gören ey AKP. Senin bu gidişin nereye? Vatandaşın sürüm sürüm sürünürken,
vicdanın elin yabancısına milyar dolarları akıtmayı nasıl reva görüyor. Borçlar
azaldı diye caka satan sayın başbakan. Senin hükümetinin ödediği borç faizi
kendi bütçende tam 30 milyar dolar. Ama sen bunu görmezden gelip, milleti
yaıltıp borçlar azaldı diye oy istemeye utanmıyor musun?
Sayın Bayraktar’a da
sormak lazım. Üay fiyatı açıklandıktan sonra lutfedip bir çay alım yerine
gidip çiftçi ile sohbet etsen iyi olmaz mıydı? Madem Of’un adayısın, alın
terini akıtıp binbir zorlukla çayını satmaya çalışıp çiftçi ile ilgilensen,
dertleri ile dertlensen fena mı olurdu? Elbette olmazdı. Stad yapıp onbinleri
içine doldurmayı vaat eden fakat bunun yerine işsiz onbinler, yüzbinler için
fabrika açmayı anormal gören bir anlayış elbette bunu düşünecek değil.
İşsizleri stadyuma doldurup uyutmak, o işsizlere iş vermekten daha az maliyetli
olsa gerek!
Mersinli çiftçinin
vereceği cevabı Oflu çiftçi vermeli.
Ey AKP zihniyeti, ey sayın başbakan. Sen bana 10 kuruş zam
yaparken, rantiyeye dolarları milyar milyar akıtmayı vicdanına kabullendirebiliyorsan
o halde gelip beden oy-moy isteme demeli, diyebilmeli. Git o isteyeceğin
oyları, Hanslardan Tomlardan iste diyebilmeli Oflu çiftçi. İşte hesap ortada.
AKP Hükümetinin kime ne kadar ücret verdiği, kime ne kadar değer verdiğini net
olarak yansıtıyor. Bu hesabı görecek olan milletimiz, cevabını da hazırlıyor
elbette.
Ey sevgili Oflular
Üaya 10 kuruşluk zam yapan bu hükümet nerde, çaya yüzde 100’den
fazla zam yapan Erbakan nerde değil mi?
Üiftçinin de saadeti yeniden görmeye hakkı var, memurun da
var, emeklinin de var. Bu ülkede yaşayan herkesin hakkı var. Hanslardan da
Tomlardan da çok hakkı var. O halde Saadetli günler için 12 Haziran’ı bir çıkış
noktası, bir kurtuluş günü olarak görmeliyiz.
Haydi hayırlısı…
Saadetli günler güzel
Türkiyem…
çok güzel bir yazı eline yüreğine sağlık kardeşim