(Besmele hamdele ve salveleden sonra)
Eğitim ve terbiye, Üdem (a.s) yaratılmasından başlayarak günümüze kadar insanoğlunu sürekli olarak meşgul eden en önemli meselelerin başında gelmektedir.
Çünkü ilahi kanunlar çerçevesinde eğitilip terbiye edilen insan meleklerden daha üst makamlara çıkarken; terbiye edilmeyen insan ise, zalim ve nankör bir varlığa dönüşmekte bu haliyle de kur’an-i kerimin ifadesine göre hayvanlardan bile daha aşağı seviyelere inmektedir.(Araf/179)
Bunun içindir ki mahlũkat içerisinde eğitilip terbiye edilmeye en çok muhtaç olan varlık, hiç şüphesiz ki insandır.
Peki, Müslümanlar olarak, eğitim ve terbiyemiz nasıl olmalıdır?
Eşrefi mahlÜ»k olan insan, birisi gözle görülen beden, biriside gözle görülmeyen Ruh tan müteşekkildir. Bu iki varlıktan birisi olan Bedenimiz Ü¢deta Ruhumuzun kalıbı ya da bineği durumundadır.
Ozaman kalıp ya da binek durumunda olan bedenimiz eğitilip terbiye edilirken hiç şüphesiz ki o bineğin sahibi mesabesindeki Ruhumuzun da terbiye edilmesi gerekir.
Tabii ki her ikisi, yapı itibarı ile ayrı birer varlık olmalarından dolayı terbiye edilmeleri de farklı olacaktır.
Tek başına Bedeni eğitip terbiye etmek yeterli olmayacağı gibi sadece Ruhu terbiye etmekte mümkün değildir.
Bedenimiz ve ruhumuz şeytan ve nefis denen iki varlık la mücadele halindedir. İkisi birden iki düşmanla aynı zamanda savaşmak durumundadırlar. Çünkü birinin zarar görmesi diğerini de etkileyeceğinden onun için beraber mücadele şarttır.
Bedenimizin kalbi olduğu gibi, Ruhumuzun da kalbi vardır.
Bir hadisi şerifte efendimiz(sallellahu aleyhi vesellem) buyuruyor“Dikkat edin, bedende bir et parçası vardır; o iyi olursa bütün beden iyi olur, o bozuk olursa bütün beden bozuk olur. Dikkat edin, işte o kalptir.”(Müslim, Müsakat, 107.)
İsterseniz bu meseleyi İmami Rabbani muceddidi elfi sani (k.s.) Hz. Mektubatının 219.mektubundan öğrenelim.
-İnsanın bedenine bir hastalık gelince ve uzvunda bozukluk olunca, o hastalığı gidermek ve o bozukluğu düzeltmek için, o kadar uğraşır da, kalb hastalığı kendisini sonsuz ölüme ve bitmez tükenmez azÜ¢blara sürüklediği hÜ¢lde, bu korkunç hastalıkdan kurtulmağı hiç düşünmemekdedir ve onu gidermek için hiç kıpırdamamakdadır.
Kalbin hasta olması demek, Allahü teÜ¢lÜ¢dan başka şeylere tutulmuş olmasıdır.
Eğer, kalbin bu tutulmasını hastalık bilmezse, çok alçak kimsedir. Eğer bilir de, aldırış etmezse, çok habistir. Bu hastalığı anlamak için, (Akl-i mu'Ü¢d) lÜ¢zımdır. (Akl-ı me'Ü¢ş), kısa görüşlü olduğundan, ancak, görünüşe bakar.
Akl-i me'Ü¢ş, dünyÜ¢nın geçici lezzetlerine bakarak, kalb Ü¢fetlerini hastalık bile saymadığı gibi, akl-i mu'Ü¢d da, Ü¢hiretde verilecek sevÜ¢blara bakarak, bedendeki bozuklukları, hastalık saymaz. Akl-i me'Ü¢ş, kısa görüşlü, akl-i mu'Ü¢d keskin görüşlüdür.
Akl-i mu'Ü¢d, Peygamberlerde (aleyhimüssalevÜ¢tü vetteslÜ®mÜ¢t) ve EvliyÜ¢da bulunur. Akl-i me’Ü¢ş-ı, mala düşkün olanlar, dünyÜ¢ya bağlı olanlar beğenir. Aradaki farkı düşünmelidir. Akl-i mu'Ü¢dı kuvvetlendiren şeyler, ölümü düşünmek, Ü¢hıretde olacak şeyleri öğrenmek ve Ü¢hıret derdi ile şereflenmiş olanlarla birlikde bulunmakdır.
Bedenin hastalığı, ahkÜ¢m-ı şer'ıyyenin yerine getirilmesini güçleşdirdiği gibi, kalb hastalığı da, islÜ¢miyyete uymayı güçleşdirmekdedir. Bir ayeti celilede Rabbimiz (c.c) “MüslümÜ¢n olmalarını istemekliğin, kÜ¢firlere çok güç gelmekdedir” (şu’ra/13)
NamÜ¢z kılmak, ibÜ¢det etmek, yalnız müminlere güç gelmez,(bakara/45) buyurmaktadır.
Görünen uzuvların kuvvetden düşmesi, ibÜ¢deti güçleşdirdiği gibi, kalbde Ü®mÜ¢nın zayıflama si da güçleşdirmekdedir. Yoksa islÜ¢miyyetin her emrinde kolaylık vardır. “Allahü teÜ¢lÜ¢, size kolaylık yapmak istiyor, güçlük çıkarmak istemiyor” (bakara/185)
“Allahü teÜ¢lÜ¢, emrlerinin hafÜ®f olmasını diledi. Çünki, insanlar zaÜ®f yaratıldı” (Nisa/27) buyuruluyor. (Mektubattan alıntı bitti)
Bir ayeti celilede Rabbimiz (c.c) “Bunlar; Ü®man edenlerdir, Allahın zikriyle gönülleri (vicdanları) huzur-u sükÜ»ne kavuşanlardır. Haberiniz olsun ki kalbler ancak zikrullah ile olgunlaşır”(Rad/28).
Bu ayeti celilede bahsedilen kalb, ruhun kalbi olup, bedenin kalbi değildir. Çünkü beden kalbinin tedavisi ancak maddesel varlıklarla mümkündür. Allah’a emanet olunuz…
Selam hidayete tabi olanların üzerine olsun.
Esselamu aleyküm verahmetullahi ve berekatuh.