banner102

                                     (Besmele hamdele ve salveleden sonra)

 

EğŸitim ve terbiye, ܂dem (a.s) yaratılmasından başŸlayarak günümüze kadar insanoğŸlunu sürekli olarak meşŸgul eden en önemli meselelerin başŸında gelmektedir.

 

Çünkü ilahi kanunlar çerçevesinde eğŸitilip terbiye edilen insan meleklerden daha üst makamlara çıkarken; terbiye edilmeyen insan ise, zalim ve nankör bir varlığŸa dönüşŸmekte bu haliyle de kur’an-i kerimin ifadesine göre hayvanlardan bile daha aşŸağŸı seviyelere inmektedir.(Araf/179) 

 

Bunun içindir ki mahlũkat içerisinde eğŸitilip terbiye edilmeye en çok muhtaç olan varlık, hiç şŸüphesiz ki insandır.

 

 Peki, Müslümanlar olarak, eğŸitim ve terbiyemiz nasıl olmalıdır?

 

EşŸrefi mahlÜ»k olan insan, birisi gözle görülen beden, biriside gözle görülmeyen Ruh tan müteşŸekkildir. Bu iki varlıktan birisi olan Bedenimiz Ü¢deta Ruhumuzun kalıbı ya da bineğŸi durumundadır.

 

 Ozaman kalıp ya da binek durumunda olan bedenimiz eğŸitilip terbiye edilirken hiç şŸüphesiz ki o bineğŸin sahibi mesabesindeki Ruhumuzun da terbiye edilmesi gerekir.

 

Tabii ki her ikisi, yapı itibarı ile ayrı birer varlık olmalarından dolayı terbiye edilmeleri de farklı olacaktır.

 

Tek başŸına Bedeni eğŸitip terbiye etmek yeterli olmayacağŸı gibi sadece Ruhu terbiye etmekte mümkün değŸildir.

 

Bedenimiz ve ruhumuz şŸeytan ve nefis denen iki varlık la mücadele halindedir. İkisi birden iki düşŸmanla aynı zamanda savaşŸmak durumundadırlar. Çünkü birinin zarar görmesi diğŸerini de etkileyeceğŸinden onun için beraber mücadele şŸarttır.

 

 Bedenimizin kalbi olduğŸu gibi, Ruhumuzun da kalbi vardır.

 

 Bir hadisi şŸerifte efendimiz(sallellahu aleyhi vesellem) buyuruyor“Dikkat edin, bedende bir et parçası vardır; o iyi olursa bütün beden iyi olur, o bozuk olursa bütün beden bozuk olur. Dikkat edin, işŸte o kalptir.”(Müslim, Müsakat, 107.)

 

İsterseniz bu meseleyi İmami Rabbani muceddidi elfi sani (k.s.) Hz. Mektubatının 219.mektubundan öğŸrenelim.

 

-İnsanın bedenine bir hastalık gelince ve uzvunda bozukluk olunca, o hastalığŸı gidermek ve o bozukluğŸu düzeltmek için, o kadar uğŸraşŸır da, kalb hastalığŸı kendisini sonsuz ölüme ve bitmez tükenmez azÜ¢blara sürüklediğŸi hÜ¢lde, bu korkunç hastalıkdan kurtulmağŸı hiç düşŸünmemekdedir ve onu gidermek için hiç kıpırdamamakdadır.

 

Kalbin hasta olması demek, Allahü teÜ¢lÜ¢dan başŸka şŸeylere tutulmuşŸ olmasıdır.

 

EğŸer, kalbin bu tutulmasını hastalık bilmezse, çok alçak kimsedir. EğŸer bilir de, aldırışŸ etmezse, çok habistir. Bu hastalığŸı anlamak için, (Akl-i mu'Ü¢d) lÜ¢zımdır. (Akl-ı me'Ü¢şŸ), kısa görüşŸlü olduğŸundan, ancak, görünüşŸe bakar.

 

 Akl-i me'Ü¢şŸ, dünyÜ¢nın geçici lezzetlerine bakarak, kalb Ü¢fetlerini hastalık bile saymadığŸı gibi, akl-i mu'Ü¢d da, Ü¢hiretde verilecek sevÜ¢blara bakarak, bedendeki bozuklukları, hastalık saymaz. Akl-i me'Ü¢şŸ, kısa görüşŸlü, akl-i mu'Ü¢d keskin görüşŸlüdür.

 

Akl-i mu'Ü¢d, Peygamberlerde (aleyhimüssalevÜ¢tü vetteslÜ®mÜ¢t) ve EvliyÜ¢da bulunur. Akl-i me’Ü¢şŸ-ı, mala düşŸkün olanlar, dünyÜ¢ya bağŸlı olanlar beğŸenir. Aradaki farkı düşŸünmelidir. Akl-i mu'Ü¢dı kuvvetlendiren şŸeyler, ölümü düşŸünmek, Ü¢hıretde olacak şŸeyleri öğŸrenmek ve Ü¢hıret derdi ile şŸereflenmişŸ olanlarla birlikde bulunmakdır.

 

Bedenin hastalığŸı, ahkÜ¢m-ı şŸer'ıyyenin yerine getirilmesini güçleşŸdirdiğŸi gibi, kalb hastalığŸı da, islÜ¢miyyete uymayı güçleşŸdirmekdedir. Bir ayeti celilede Rabbimiz (c.c)MüslümÜ¢n olmalarını istemekliğŸin, kÜ¢firlere çok güç gelmekdedir” (şŸu’ra/13)

 

NamÜ¢z kılmak, ibÜ¢det etmek, yalnız müminlere güç gelmez,(bakara/45) buyurmaktadır.

 

Görünen uzuvların kuvvetden düşŸmesi, ibÜ¢deti güçleşŸdirdiğŸi gibi, kalbde Ü®mÜ¢nın zayıflama si da güçleşŸdirmekdedir.   Yoksa islÜ¢miyyetin her emrinde kolaylık vardır. “Allahü teÜ¢lÜ¢, size kolaylık yapmak istiyor, güçlük çıkarmak istemiyor” (bakara/185)

 

 “Allahü teÜ¢lÜ¢, emrlerinin hafÜ®f olmasını diledi. Çünki, insanlar zaÜ®f yaratıldı” (Nisa/27) buyuruluyor. (Mektubattan alıntı bitti)

 

Bir ayeti celilede Rabbimiz (c.c) “Bunlar; Ü®man edenlerdir, Allahın zikriyle gönülleri (vicdanları) huzur-u sükÜ»ne kavuşŸanlardır. Haberiniz olsun ki kalbler ancak zikrullah ile olgunlaşŸır”(Rad/28).

 

Bu ayeti celilede bahsedilen kalb, ruhun kalbi olup, bedenin kalbi değŸildir. Çünkü beden kalbinin tedavisi ancak maddesel varlıklarla mümkündür. Allah’a emanet olunuz…

 

Selam hidayete tabi olanların üzerine olsun.

 

Esselamu aleyküm verahmetullahi ve berekatuh. 

 

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner90