banner102
 Cumhurbaşkanı seçimi ile ilgili olarak hangi adayı destekleyeceği en çok merak edilenlerin başında kuşkusuz Saadet Partisi geliyordu. Şimdiki Türkiye’yi yöneten kesim ile geçmişte aynı ideali paylaşan Milli Görüşçülerin tek temsilcisi Saadet Partisi adaylar sahaya inmeden önce bir deklerasyon yayınlamış, ülkenin yeni cumhurbaşkanında olması gereken ilkeleri net bir şekilde ortaya koymuştu. Bu ilkeleri benimsemiş adaya oy verebileceklerini/destekleyebileceklerini ilan etmişti.
Bu ilkeler özetle Önce ahlak ve maneviyatı esas alma, milli-yaygın sanayi için çalışmaları ve projeleri olan, dünyada yaşanan kan ve gözyaşını durdurmak için İslam Birliği hedefi olan aday kim olursa olsun ona destek vereceklerini ilan eden Saadet, bir anlamda Türkiye’de herkesin ve her kesimin beklentisi içinde olduğu aday profilini de resmetmiş oldu. Bununla birlikte desteklenecek adayın dürüst ve siyasi geçmişi şaibesiz olması da öne sürülen şartlar arasındaydı.

Saadet Partisi geçtiğimiz günlerde bu ilkeler ışığında cumhurbaşkanı seçimi ile ilgili olarak kamuoyunun beklediği açıklamayı yaptı ve daha önce belirlediği kriterlere hiçbir adayın uymaması nedeni ile hiçbir adaya destek vermeyeceklerini ilan etti. 

Şüphesiz ‘kimileri’ Saadet neden Erdoğan’dan yana tercih kullanmadı diye düşünebilir. Aslında adaylar içersinde Saadet’e en yakın görünen Recep Tayyip Erdoğan olsa da, Saadet’in açıkladığı kriterlere baktığımızda en uzak adayın Erdoğan olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Çünkü 12 yıllık iktidarı boyunca Erdoğan ne ahlak ve maneviyat düzleminde, ne genel ve milli bir kalkınma alanında, ne de İslam Birliği açısından kılını kıpırdatmamıştır. Hatta sergilediği politik duruş nerdeyse bu ilkelere taban tabana zıt olmuştur. Örneğin ülke genelinde suç oranları habire artarken, ahlaki ve manevi yapı iyiden iyi yokedilirken en azından pansuman dahi olsa bir tedbir almamıştır. Geldiğimiz noktada ise adi suç vakalarının, cinayet, hırsızlık, gasp, tecavüz gibi milletimizin dokusu ile bağdaşmayan durumların tavan yaptığını görüyoruz.

Öte yandan gençlerimiz işsizlikten kıvranırken, gelir adaletsizliğindeki oran sürekli artarken bir yandan Türkiye’nin zenginleri toplam milli geliri sömürmeye devam etmişlerdir. Esnaf sigorta ve vergi borçlarını dahi ödeyemez hale gelmiş, bankalar toplumun tamamına nüfuz ederek milleti son raddeye kadar borçlandırmışlardır. Üretmeyen ekonomi tamamıyla tüketen ekonomi olmuş. Sadece milletin değil, devletin de borçları katlanarak artmış.

Öte yandan İslamcı kökleri olmasına rağmen ülkeyi yöneten kesim İslam Birliği idealine sırtını dönmüş, İslam’ın yayıldığı topraklarda “bu çağda dini uluslararası örgütler kurmak çağa uygun değil!” diyecek kadar rotasını şaşırmıştır. Türkiye’ye Kıbrıs Barış Harekatında destek olan tek ülke olan Libya’ya yapılan postmodern haçlı seferlerine askeri güç olarak iştirak etme gafletinde bulunmuşlardır. İsrail’e karşı zafer kazanan Lübnan Hizbullah’ına karşı kalkan olsun diye ortaya konan BM Askeri Gücü’ne asker göndermişlerdir. İsrail için kalkan olmaya hayır diyen silahlı kuvvetlerin komuta kademesine ‘askerlik yan gelip yatma yeri değildir!’ diyen de Recep Tayyip Erdoğan’dır.

Aslında örnekleri çoğaltmak mümkün…

Saadet Partisi’nin açıkladığı ilkelere taban tabana zıt işler yapmış olan AKP iktidarının Başbakanı Erdoğan, şimdi cumhurbaşkanı adayı.
Bu adaylık büyük bir sürpriz olmazsa cumhurbaşkanlığı ile sonlanacak.

Peki sonrası…

Sonrası aslında görünmez değil.

Silahlar sussun, gençler ölmesin diyerek önce pkk’nın istediği gibi terörist başı salıverilecek. Arkasından pkk’nın siyasi uzantılarının ifade ettiği gibi özerklik ve otonomi gündeme getirilecek. Dahası ülkenin üniter yapısı yokedilerek ‘başkanlık sistemi ve federal yapı’  yöntemiyle güneydoğu ülkeden kopartılacak. 
Son nokta ise 2 bin yıllık büyük bir devlet geleneği olan ve 700 yıl boyunca dünyaya adalet ve huzur dağıtan bir milletin torunları sürekli mücadele ettiği batı dünyasının insafına terkediliş…

Bunlar hayal yada senaryo değil…

Bunlar geçmiş iyice süzüp geleceği bu bilgi ışığında okuyabilen herkesin gördüğü şeyler...

O nedenle Saadet Partisi’nin bu noktada tarihi bir sorumluluk alarak hiçbir adaya destek vermeyeceğini ilan etmesi şaşırtıcı değil, bilakis olması gereken karardır.
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
ÖmerLütfü SARAL 2014-07-24 06:15:29

tarafsız kalmak ''taraf''tır.saadetçi kardeşler!

Avatar
Sedat Kayacı 2014-07-25 10:42:28

of'ya yerel seçimlerde çoğunluğunuz kendi adayınızı mı desteklediniz yoksa ak partiyi.birçok il ve ilçede ak partiyi desteklediğinizi kimden gizliyorsunuz.tarafsız kaldınız.oyunuz çoktur,seçimleri etkilersiniz çok çalışma yapmayın...

Avatar
oflu61 2014-07-30 22:24:22

kardeşim çok doğru olduğu belli olmayan ekmeleddine mi ve ya ne olduğu acık belli olan tayip erdoğana mı oy vereceğiz,hesapını veremeyiz allaha. bu dik duruş milli görüşe yakışan duruştur..gerisi boş laf..allah her herşeyi soracak önemli olan bu...

Avatar
baştürk 2014-08-07 13:53:04

sayın yazar neden böyle bır yazı yazma gereği duydunuzkı.nasıl bır lıderkı böyle bır durumda kararsız kalıyor.o kararsız ıse taraftarları ne yapacak.yanı demırtaşa oy verin.şimdi mesel şu;eğer saadet bu ülkede kardeşliği hakkaten isteseydı eksıklerı ve gedıklseıylede olsa bu catıya destek verırıdı.boylece tabanlar bırbırıyle selamlaşır belkı bır kaynaşma muhabbete olurdu.bu benlık sızlerı fena yerlere sürüklüyor.ha ne olcak.hepiniz önceden olduğu gıbı ak partiye oy verecek

banner90