Bugün oldukça sıkıntılı bir süreçten geçiyoruz. Zaman, didişme, itişip-kakışma zamanı değil. Tek millet olan küfür, bütün kuvvetlerini toplamış üstümüze üstümüze geliyor. Arsızlar, hırsızlar, top yekûn Müslümanları yok edip, İslam’ı ortadan kaldırmayı hedeflemişler. Bizim birbirimizle didişmemiz onların işini daha da kolaylaştırıyor.
Ağabeyler, beyler; zararın neresinden dönersek kârdır. Şu ezilmişlik, yenilmişlik psikolojilerinden bir an evvel kurtulmalıyız. Bunun en kolay yolu aramızdaki buzları eritip, mesafeleri kısaltmaktan geçer.
Şimdi buradan bütün siyasilerimize sesleniyorum! Bu memleket hepimizin. Hepimiz bu ülkenin evlatlarıyız. Bizler kardeşiz. Kardeş kardeş yaşamasını bilmeliyiz. Atalarımız bize gözümüz gibi bakalım diye emanet etti bu vatanı. Biz de gelecek nesle emanet edeceğiz elbette. Ama bu devir teslim işi zayiatsız olmalı.
Vatanı paylaşmak da ne oluyor? Şu köşe senin bu köşe benim demenin mantığı nedir? Bu vatanın her karışında her birimizin hakkı var. Gelecek neslinde öyle... Lütfen yapıcı tutum içerisine girelim. İncitmeyelim, kırmayalım, ötekileştirmeyelim.
Şimdi devlet erkânımıza sesleniyorum.
Ey devlet erkânı!.. Lütfen bu milletin değer yargılarına karşı hassas olunuz. Milletin birliği ve beraberliği için gerekli adımları atınız. Eğer hakikaten bunu istiyorsanız, diğer bütün planlarınızı da kafanızdan söküp atınız. Sadece önce milletin ve sonra da ümmetin selameti için plan yapınız ve mücadele veriniz.
Bizler elhamdülillah Müslüman’ız. Doğal olarak bir hak-bâtıl mücadelesi içerisindeyiz. Batılı biz kendi ellerimizle meydana getirmedik. Bu varlığın bir kanunu bu ilahi bir kanun. Bizim değiştirme ihtimalimiz yok. El mahkûm bu mücadele verilecek. Yüce Allah’ın Kur’an’da birçok yerde, ‘Yahudi ve Hıristiyan’ları dost tutmayınız.’ buyuruyor. Nedir bu içimizdeki gâvur aşıklığı Allah aşkına!.. Önce bu meselenin bir çözülmesi lazım...
...
Ey Sayın Devletlü Cumhurbaşkanımız! Lütfen sürekli ortamı germekten vazgeçin. Daha sağduyulu davranın. Bir muhalefet lideri gibi muhalefeti eleştirmekten vazgeçin. Bu millet Müslüman’dır ve itidalli olmayı sever. Gergin ortamı sevmez. Eleştirip durduğunuz muhalefetin de en az sizinki kadar taraftarı var. Artık ötekileştirmekten kutuplaştırmaktan vazgeçiniz. Siz seksen beş milyonun cumhurbaşkanısınız. Onların tercih ettiği siyasilere yüklendikçe onları da ötekileştirmiş oluyorsunuz. Sizin üzerinize düşen o siyasilere dost eli uzatıp onların taraftarlarının gönlünü kazanmaktır. Önce bu milletin sonra da ümmetin buna çok ama çok ihtiyacı var...
Ey Sayın Başbakanımız! Size de aynı duygularla sesleniyorum. İnanın niyetim halistir. Yapacağınız şey çok basittir. Şöyle bir teklifim var. Hani mecliste sayın vekillerden oluşan onlarca komisyon var. Her partiden de oranlı olarak üye var. Bu iyi bir şey. Ancak, sizce de bir eksiklik yok mu? ... Hadi ben söyleyeyim, şöyle ki; hiçbir komisyonda parti genel başkanlarının ismi geçmiyor. Demem o ki; sizin, hatta aslında Sayın Cumhurbaşkanımızın başkanlığında bir genel başkanlar komisyonu kurulsa, atıyorum ayda bir toplansa, şu vatanın, milletin bütünlüğü için bir takım stratejik kararlar alınsa... Olmaz mı? ... He, ne dersiniz?
Ve tabii Sayın muhalefet liderlerimiz! Yani Allah aşkına hiç mi aklınızdan geçmiyor, bu memleket nereye gidiyor diye. Etrafımız ateş çemberine dönmüş, yetmiyormuş gibi bir de içimizde terör illeti. Yani sıradan bir vatandaş olarak benim aklım bazı şeylere eriyor da sizler yılların siyasetçisi olarak Allah aşkına hiç mi bu memleketin stratejik meselelerini masaya yatırmayı düşünmüyorsunuz? Sıradan vatandaş bile: “Memleket bir savaşa girse biz millet olarak yekvücut oluruz.” diyor. Yani buradan bir mânâ çıkarmak gerekmez mi?
Aha buradan son bir kez daha sesleniyorum! Ya bu milletin değer yargılarına hak ettiği değeri verin, ya da (?)
Ya da siz bilirsiniz!.. Biliyorsunuz hesap da var!..
