(Besmele Hamdele ve Salveleden sonra)
Yaşadığımız dünyada yaptığımız işleri genelde başkalarından görür ve onları taklid ederek yaparız. Çünkü insan zekÜ¢ ve nefsi emmare sahibi olduğundan hoşuna giden şeyleri yapmak ve yahut onlara sahip olmak ister. Peki; insan istediği her şeyi yapabilir ya da alabilirmi? Veya taklit edebilirmi? Bu soruların cevabını verebilmek elbette zor amma bir miktar anlatmaya çalışalım.
Evvela şunu hatırlatalım müslüman olmayanların istedikleri gibi davranma hakları vardır. Ancak ben müslümanlardanım diyen kimsenin canının istediğini yapması gibi bir şey mevzui bahis olamaz.
Müslümanım demek İslam’ın toplumsal ve bireysel tüm kurallarını kabul ettiğini ve bu kurallar çerçevesinde yaşayacağını aksi takdirde dünyevi ve uhrevi her türlü karşılığını gönül den kabul ettiğini beyan etmektir.
Böyle bir sorumluluk altına giren kimse artık bundan sonra canının ve nefsinin istediğini yapamaz. İslam kurallarını koyan Allah c.c onlara nasıl uyulması ve nasıl yapılması gerektiğini de bize bırakmamıştır. Peygamberler( salavatullahi aleyhim ecmain)göndererek emir ve yasakların nasıl uygulanacağını bizzat o elçiler vasıtasıyla bizlere öğretmiştir. Bir ayeti celilede rabbimiz c.c. “Andolsun ki ResÜ»lüllahda sizin için, AllÜ¢hı ve Ü¢hiret gününü umar olanlar ve AllÜ¢hı çok zikredenler için güzel bir (örnek) vardır.”(Ahzab-33)
Bizler Peygamberin(a.s.) yaptıklarını nasıl yapacağız.
Her ne kadar onlarda bizim gibi beşer olsalar da içerik olarak onlar gibi kulluk yapamayacağımız aşikÜ¢rdır. O zaman bizim onların yaptıklarını yapmaya çalışmamız ancak taklit olabilir. Ve bu taklit ise meşrudur. Yani Allah c.c. tarafından kabul edilmektedir. Ancak bizlerden istenen hakikate ulaşmaktır.
O halde müslüman ancak peygamberleri ve onların kÜ¢mil varisleri olan ehlisünnet ulemayı taklit etmesi kabule şayan olacaktır. Çünkü bir şeyin taklidini yapmadan onun hakikatini yapamazsınız.
Günümüzde Müslümanların taklit etmede hedef şaşmaları ise tam tamına fitne ortamının tuzu biberi olmuştur. Hal ve hareketlerinde Allah resulu (sallallahu aleyhi ve sellem)i değil de onun yolunda ve izinde olmayan kimseleri hem de kuranda var mı? Diyerek adeta Allah resulu (sallallahu aleyhi ve sellem) in sünnetini görmezden gelerek taklit etmektedirler.
Bu taklit işi o kadar ileri gitmiştir ki önce selamın yerini günaydın, “müminler kardeştir” sözünün yerini “herkese hoşgörü” daha sonra “hepimiz ayni Allaha” inanıyoruz safsatası ve nihayet gayri müslimlerin bayram günlerini kutlar hale geldik. Bu taklit işi ta(ittihat terakki) jön Türklerle hızlanmış ve bugünlere gelinmiştir.
Allah c.c. buyuruyor “(HabÜ®bim) de ki: Eğer Allahı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve suçlarınızı örtsün. Çünkü Allah çok yarlığayıcı, çok esirgeyicidir”.(Ali İmran-31)
Hiçbir gayrimüslim müslümanların bayramlarını kutlamazken peygamberinden habersiz yetiştirilen milyonlar bir peygamberin(Hiristiyanlara göre)doğum gecesini isyanlarla kutlayabiliyor. Artık ameli olan taklitlerimiz yavaş yavaş itikadi taklide doğru hızla yol almaktadır. Bu gidişatın önüne mutlaka geçilmelidir.
Ilımlı İslam ve diyalog dedikleri gerçekte Hıristiyanlaşmaya giden yoldur. Çünkü ılımlı olmak taviz vermekle mümkündür. Unutmamalı ki ılık su el yakmaz kullanılması daha kolaydır.
Allaha emanet olunuz.
Selam hidayete tabi olanların üzerine olsun. Esselamu aleyküm ve rahmetullahi veberekatuh.
abdurrahman bey diyaloğ dan kastınız nedir kimler yapıyor isim verin insanları uyarmak göreviniz korkmayın delilleriniz varsa yazın