Batı dünyası 3 maymunu oynanamaya devam ediyor. Nasıl oynamasınki…
Zaten kendileri bu planı yaptılar. Kendi çıkarlarına tehdit olarak gördükleri Mısır’ın Milli Görüş’ü İhvan-ı Müslim’ine sadece 1 yıl tahammül edebildiler. İsrail’in bölgesel çıkarlarına tehdit olan İhvan’ın yokedilmesi için de 1 yıl üstüne düğmeye bastılar. Zalim, kanla beslenenen batı medeniyetinin meşrebi bu. Dünyayı ve içindekileri kendilerine köle olarak belleyen siyonizmin amacı bu. Bunlarda şaşılacak hiçbişey yok.
Şaşırtıcı olan Mısır’da yaşanan katliamlara karşı bizim kendi yöneticilerimizin zalim ve kanlı planın senaristleri olan AB, BM ve batı ülkelerinden yardım istemeleri!
Gerek Başbakan, gerekse Dışişleri Bakanı Mısır ile ilgili konuşmalarında sürekli batı dünyasının sessizliğinden bahsediyor. Neden acaba? Başbakan ve Dışişleri Bakanı Mısır’da yaşananların ABD-İsrail-AB tezgahı olduğunu bilmiyorlar mı? Elbette biliyorlar. Batının tüm ülke ve kurumları ile Müslümanların yaşadıkları katliam ve zulümlerinin temel kaynağı olduklarını bizden iyi onlar biliyorlar. Peki ama neden sürekli İslam dünyasına sürekli Haçlı Seferleri ile saldıran batı dünyasından “duruma müdahale edin” diye yardım bekliyorlar. Bu bekleyiş neyi örtbas ediyor?
Efendimiz (SAV) “Müslümanlar bir vucudun azaları gibidir, birine bişey olsa diğer aza hemen tepki gösteri” buyurmuştur. Bu ifadenin anlamı, Mısır’da yaşananlara karşı bu işin müsebbibi batı ülkelerini yardıma çağırmak değil İslam ülkelerini bir araya toplamaktır. Yani İslam Birliği’ni kurmak harekete geçirmektir. Üstelik bu noktada Türkiye’nin elinde büyük bir güç var. 15 yıl önce dönemin Başbakanı merhum Necmettin Erbakan İslam Birliği demek olan uluslar arası D-8 örgütünü kurmuştu. Şimdi yapılacak iş D-8’in işlevsel hale getirilmesi ve İslam ülkelerine yönelen tehditlere karşı duyarlı hale getirilmesidir.
Efendimiz (SAV) “Müslümanlar bir vucudun azaları gibidir, birine bişey olsa diğer aza hemen tepki gösteri” buyurmuştur. Bu ifadenin anlamı, Mısır’da yaşananlara karşı bu işin müsebbibi batı ülkelerini yardıma çağırmak değil İslam ülkelerini bir araya toplamaktır. Yani İslam Birliği’ni kurmak harekete geçirmektir. Üstelik bu noktada Türkiye’nin elinde büyük bir güç var. 15 yıl önce dönemin Başbakanı merhum Necmettin Erbakan İslam Birliği demek olan uluslar arası D-8 örgütünü kurmuştu. Şimdi yapılacak iş D-8’in işlevsel hale getirilmesi ve İslam ülkelerine yönelen tehditlere karşı duyarlı hale getirilmesidir.
Burada kilit Türkiye’dir…
Türkiye’nin İslam Dünyası içindeki tarihsel misyonu İslam Birliği’ni harekete geçirecek tek aktör olduğunu gösteriyor. O halde yapılması gereken Başbakan Erdoğan’ın Mısır’da yaşananları durdurması için Haçlı medeniyetinden yardım istemesi değil, Allah ve Resulunun emrettiği gibi Müslüman ülkelerin tek çatı altında toplanmasına zemin hazırlamaktır.
Başbakan Mısır konuşmalarında darbecilere atfen “bir Musa çıkar bunun hesabını sorar” ifadesini kullanıyor. Buradan sayın başbakana seslenmek istiyorum: O Musa çıkıp geldiğinde acaba sadece darbecilerden mi hesap soracak. İslam ülkelerini, onların yöneticilerini hizaya çekip, “mülsümanlar bunca zulüm altındayken, kadınları kirletilip, erkekleri işkenceler altında inletilirken, masum çocukları katledilirken siz neredeydiniz!” diye hesap sormayacak mı?
Türkiye’nin İslam Dünyası içindeki tarihsel misyonu İslam Birliği’ni harekete geçirecek tek aktör olduğunu gösteriyor. O halde yapılması gereken Başbakan Erdoğan’ın Mısır’da yaşananları durdurması için Haçlı medeniyetinden yardım istemesi değil, Allah ve Resulunun emrettiği gibi Müslüman ülkelerin tek çatı altında toplanmasına zemin hazırlamaktır.
Başbakan Mısır konuşmalarında darbecilere atfen “bir Musa çıkar bunun hesabını sorar” ifadesini kullanıyor. Buradan sayın başbakana seslenmek istiyorum: O Musa çıkıp geldiğinde acaba sadece darbecilerden mi hesap soracak. İslam ülkelerini, onların yöneticilerini hizaya çekip, “mülsümanlar bunca zulüm altındayken, kadınları kirletilip, erkekleri işkenceler altında inletilirken, masum çocukları katledilirken siz neredeydiniz!” diye hesap sormayacak mı?
“Allah Müslümanlara büyük onur, şeref ve haysiyet vermişken, lanetlediği, rezil ve pisliğin kendisi olarak gördüğü batı ülkelerinin peşinden gitmeye, onların birliklerine üye olmak için kimliğinizi satmaya utanmadınız mı!” demeyecek mi?
Ben şahsen Başbakan’ın “Musa” ismini ağzına almasına kendi hayrına olmadığını düşünüyorum. Çünkü firavuna karşı dik duruş ve kararlılığın sembolü olan Musa isminin, zalimlere işbirlikçilik edip onlara benzemek ve onların arasında olmak için var gücüyle mücadele verenlere faydası olmaz zararı olur!
Yine de bu ülkenin başbakanı olması nedeniyle asli görevinin küresel emperyalizm ve siyonizme karşı durmak, İslam Birliği olan D-8’i işler hale getirmek olduğunu kendisine hatırlatmayı da bir görev biliyorum.
tayyip dediğin başbakan milyonlarca kişi oy verdi başbakanım demenlazım iktidar oldu diye kıskanmayın