Başbakan Erdoğan’ın “İmralı ile görüştüğümüzü kanıtlamayan şerefsizdir” sözü üzerinden çok uzun zaman geçmeden tartışmaları beraberinde getiren ve terörü durduracağı zannıyla piyasaya sürülen İmralı Süreci bu sefer bizzat başbakanın da itirafıyla resmen başladı…
AKP’li yetkililerin ve muhatapları terör örgütü temsilcilerinin ifadelerine göre ‘çözüm’ adına iyimser bir hava var. Türkiye’nin 30 yılına malolan terör belası bu sefer son bulacak diyorlar. Pazarlık konusu konular ortada. MİT Müsteşarı Hakan Fidan İmralı’da teröristbaşı ile görüşerek gelen talepleri hükümete iletiyor. Hükümet adına pazarlıkları yürütüyor. Kamuoyuna sızan bilgilere göre terör örgütünün “silah bırakma” karşılığında Ücalan’a daha iyi hapis koşulları, tutuklu KCK üyelerinin salıverilmesi gibi istekleri var. Bunların dışında daha başka istekleri de var örgütün. Belki bunlar zaman içersinde kamuoyuna sızdırılacak.
Terör Türkiye’nin yıllardır kanayan yarası…
Onbinlerce insanımızı ve milyarlarca dolarımızı terör nedeniyle kaybettik…
Terörün çözümü için ne gerekiyorsa yapılmalı, hangi tedbirler gerekiyorsa alınmalı. Ama teröristle pazarlık ederek bu yaraya çözüm bulmayı düşünmek bir çözüm değildir. Aksine teröre biraz daha zaman tanımak olacaktır. Zaten kış aylarında mağaralarına çekilen terör örgütü kendini toplamak için biraz daha zaman kazanıyor.
Başbakan Erdoğan’ın İmralı canisini muhatap alarak teröre çözüm bulacağını düşünmesi pek mümkün değil. Velevki terörist başı ile pazarlık sonuç verse de, terör örgütünü ve elebaşısını maşa olarak kullanan başta İsrail, ABD ve AB ülkeleri terörü asla bitirtmek istemezler. Çünkü siyonizmin Ortadoğu ve Türkiye üzerindeki planları, zayıf ve terörle yoğrulmuş bir Türkiye’yi gerektirmektedir.
Üözüm ne olabilir?
Eğer Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetme makamında otorite yani AKP Hükümeti teröre çözüm bulmak istiyorsa ne yapılabilir?
Bu sorunun cevabı sadece siyasi ve askeri çözümlerde değil tabiki. Toplumsal, ahlaki, ekonomik çözümleri de yukarıdaki iki seçeneğe entegre ederek yeni çözüm modelleri elbette oluşturulabilir. Fakat her şeyden terörün başındaki güç kim onu bilerek işe başlamak gerek. Terörü başımıza musallat eden kimler, niyetleri nedir? Bunları görmezden gelerek işe başlanmamalı.
1.PKK’yı taşeron olarak kullanan ülkeler ile diyalog stratejik ortaklı noktasından geri çekilmeli.
2.Bu ülkelere teröre verdikleri destekten dolayı siyasi ve ekonomik yaptırımlar uygulanmalı.
3.Teröre destek veren ülkeler her yıl liste halinde yayınlanarak uluslar arası kamuoyuna ilan edilmeli.
4.Teröre desteği ve katkısı olan ülkelerin Türkiye’deki üsleri –NATO üssü de olsa- derhal kapatılmalı.
5.Belki de en önemlisi her türlü adımın kolayca atılması için D-8 yani İslam Birliği hayata geçirilerek güçlü bir zemin üzerinde hareket edilmeli.
6.Bunların dışında Türk-Kürt kardeşliğini sağlamlaştıran birliği güçlendiren adımlar da mutlaka olmalı.
AKP Hükümeti şunu çok iyi bellemeli
Terörist başı Apo’yu muhatap alarak çözüm sağlanacağını düşünmek Türkiye’yi yeni bir çıkmazın önüne sürükleyecektir. Teröre zaman kazandıracaktır. Terör örgütü, adı üstünde terör örgütüdür. Silah bıraktım dese bile onu taşeron olarak kullanan güçler ona silah bıraktırmazlar! Hal böyle olunca bir sonuç alınsa bile bu günü birlik olmaktan öteye geçmeyecektir. Verilen tavizler ise başka tavizlerin önünü açmaktan ileri gitmeyecektir.
Konuştu büyük siyasetçi çözümleri de siralamis tek tek ne çözdün bu zamana kadar sen aklın ermediği işler ağır gelir sana hey gidi hey