Türkiye parçalanmadan önce, Millet göreve!
BAŞLIKTA İFADE ETTİğİM GİBİ HER İNSAN BİR DÜNYADIR,KİŞİ HAKKI OLAN SAğLIKLI BİR DÜNYA İSTEMESİ KADAR DOğAL OLAN HİÇ BİR ŞEY YOKTUR, FAKAT BU LAFTA DEğİL, EYLEMDE OLMASI GEREKLİ,ARKADAN ERDEMLİLİK KENDİLİğİNDEN DOğAR DİYE DÜŞÜNÜYOR VE HAYDİ EYLEM İÇİN BÜYÜK BÜYÜK BİR BİRLİğE DAVET BİZDEN İCABET ETMEK SİZDEN YARINLAR ELBET BİZİM BİZİM OLACAK İNŞALLAH DİYOR ALLAH DİYORUM:
VATAN MİLLET DİYEN PARTİLER İTTİFAK ETMELİ YOKSA AB VE AMERİKAYA EKMEYİNE YAğ SÜRERLER
Öncelikle şehitlerimize rahmet, kederli ailelerine metanet, yaralılarımıza da Cenabı Allah'tan acil şifalar dilerim.
Son zamanlarda ivme kazanan terör olaylarının asıl saikinin ne olduğunu irdelemek her Türkiyeli yurttaşın görevidir.
Gündemi zehir eden terör olaylarının analizine bakıldığında, iki periyot benzerlik arz etmektedir.1990-95,2011 ve devamı süreç...
Aklımıza şöyle bir soru gelebilir mi? PKK ve sair terör örgütlerinin eylem trafiğinin işaret lambaları, ülkemizin mevcut düzeni (gelir adaletsizliğ,sosyal katmanların varlığı,[bir nevi kastik yapı] ) ve hükümetlerin politik argümanları mıdır acaba!
Büyük bir katılımla hayır diyeceğinizi duyar gibiyim.
Elbette hayır, şayet böyle bir teori terörün saiki olmuş olsaydı, ülkemizin terör profilinde çeşitlilik görülmesi gerekirdi ki böyle bir çeşitliliğin olmayışı, izah ettiğimiz terörün asıl saikinin başka beklentiler üzerine olduğudur.
Peki nedir bu beklentiler ?
Sevgili Trabzonlular, Müslümanlar,yurttaşlar,vatanperverler bu üç kavramın içinde kendini bulanlar, bugünlerde çok dikkatli olmalıdır.Zira; çok ama çok netameli kavşakları bol olan bir yolda yolculuk yapmaktayız.
1990-95 tarihleri arası PKK terörünün zirve olduğu tarihte, evrendeki gelişmeleri görmezden gelerek, yaşadığımız gerçekleri farkedemeyiz.70 yıllık komünist sistem çökmüş, SSCB dağınık vaziyettedir.Türkiye'nin, malesef diyorum, ferasetsiz yönetimi o dönem için sivilinden askerine, sahip oldukları rezervi bilmeden, eylemsiz söylem yarışına girerek, fincancı katırını ürgütmüşler, amiyane tabirle yüzü gözü şiş hale gelen bir Türkiye bırakmışlardı.Hepimiz hatırlıyoruz " Adriyatik'ten Çin Seddine" dönemin sadece söylemcileri, iç politika oportinizmini dış politikada da sürdürebileceğini zanneden feraset fukarası siyasilerin ağızlarında pelesenk olan "Adriyatik'ten Çin seddine" retoriği, 1990-95 arası tüm enerjimizin teröre yöneltilerek heder edilmesinin sebebi olduğudur.Hiç unutmuyorum, bir tv. kanalında, Azeri bir siyaset akademisyeni, Kafkasya ve Türki cumhuriyetlerinin tam bağımsızlığı üzerine sürekli tellendirilen retorik yüklü ifadelerin kendisine sorulması üzerine, adeta yüz kasları karamp yaşarcasına " Olur mu gardaşım, olur mu, heç bu laf söylenir, bu işler gizliden olar, yavaş yavaş olar, bu niyet alenen söylenir mi "
Maalesef, bugünlerde de Washingtonlu klimatologlarca üfürülen "arap baharı" (?) (mevsimsiz esinti) neticesinde, periferide estirilen NEO OTTOMANO (Yeni Osmanlı ) retoriğine kapılan siyasilerimiz, aynı uygulamayla yüzleştirilmiştir.
Peki ne olmalı.Öncelikle " 0 " sorun dış politikaya derhal geri dönülmeli.Unutulmamalıdr ki, her dönüşüm değişimin bir finansmanı vardır.Bu teori,dünya devrim tarihlerinin hemen hepsinde aynen gerçekleşmiştir.Fransız devrimi, üç beş baldırı çıplak Jakobenin değil, asıl Jirondenlerin(Fransa'nın TÜSİAD'ı) devrimiydi, Rus devrimi Lenin ve ekibinin değil, St. Petersburg (Rusya'nın İstanbul'u) burjivazisinin desteğiyle gerçekleştiğidir.Öyle ise; makro hayalleriniz,sahip olduğunuz ekonomik güce enedeksli kurulmalıdır.
Yukarıdaki üç kavramla aidiyetlerini tanımlayanlara, tekrardan zinde ve diri olmalarını, gündemi göz kırpmadan takip etmelerini öneriyorum.Zira kaybolan her can, içimizi acıtmakta, heder edilen her ekonomik miktar bir yetimin bir garibanın kursağından eksilmekte.Ülkemin üzerine çullanmış sırtlan burjivazisinin kaybettiği, ne can ne de lokma vardır...
Frangoist ilizyonla gündem işgal edilmekte,en acılı bu günümüzde dahi sporla ilgili köşe yazıları ve ana haber başlıkları geçilmekte.Trabzon yerelini fevkalde temsille gerçekleştiren OFUNNABZI gazetesini tebrik ediyorum...
yüreğine sağlık kardeş...