banner102

Son aylarda şŸiddetini artıran terör olayları neredeyse bütün asker analarını tedirgin etmeye başŸladı. Acaba sıra bize ne zaman gelecek diye bekler duruma geldi.

şžehid haberleri birebir bizi ilgilendirmediğŸi zaman pek etkisi olmuyor. YaptığŸı etki şŸehid sayısının çokluğŸu ile sınırlı kalabiliyorken, ateşŸin düşŸtüğŸü ocak ise bu acı ile yıllarca ızdırap çekebiliyor. Bu ızdıraplarını ise sadece şžehidlik ile yatışŸtırabiliyorlar. Bu da insanların imanı derecesine göre etkili olabiliyor. Halbu ki birçok ailede şžehitlik mertebesi, çevrenin lense ettiğŸi derecede etki yapabiliyor. Bu etkide ancak çevreye karşŸı gösterilen yüze yansıyabiliyor. İçlerin kan ağŸlayışŸı ise hiçbirşŸeyle söndürülmüyor olsa gerek.

şžehitlik mertebesi sadece ateşŸin düşŸtüğŸü aileleri teselli etmiyor. Esas bütün yönüyle teselli olan bir yer varki buda bu konuda sorumlu olan yetkililerdir. Yetkililerin şžehid ailellerine karşŸı rahatça bakabileceğŸi tek nokta şžehitlik yönüdür. EğŸer ülkemizin insanları Müslüman olmayıp, ahirete inanmayan insanlar olsa idi bu durum ne olurdu?

Bu şŸehid aileleri, yetkililere karşŸı bu kadar sakin olabilirler miydi? Hele ki bütün terör olaylarında yapılan yanlışŸlar sonucu meydana gelen ölüm olaylarını bu aileler mahkemelere götürmezler miydi? Veya farklı yöntemler ile sorgulamazlar mıydı?

Pekala yetkililer "Terör konusunda emin adımlar ile ilerliyoruz" sözünü rahatlıkla söyleyebilirler miydi?

Yetkililer bu konuda haddi aşŸarak şžehitlik mertebesini kendi esaslarına göre belirlemişŸlerdir. Buna göre şŸimdiden sonra, terör olaylarında ölen korucular ve vatandaşŸlarda şžehitdmişŸler.

YanlışŸ anlaşŸılmasın ben hiçbir ölen için şŸehid veya şŸehid değŸildir tabirini kullanmıyorum. Benim itirazım bu mertebeyi hükümetin belirlemesidir.

 Bu mertebe Kur'an-ı Kerim ile bütün ümmete müjdelenen bir mertebedir. Bunu düzeltmeye veya şŸekilledirmeye kimsenin hakkı yoktur.  Velev ki bu mertebenin de şŸartını insanlar belirleyemez. Çünkü Allah Zülcelal ve Tagaddes Hazretlerinin ve Resulullah (Sallahu Aleyhi Vesellem) Efendimizin söz söylediğŸi bir yerde Müslümanın söz söyleme yetkisi yoktur. Bu konu da da Allah Zülcelal sözü söylemişŸtir ve "Allah yolunda ölenlere ölüler demeyin" buyurmuşŸtur. Allah Zülcelal yolu da bellidir. FuhuşŸhanenin ve benzeri yerlerin önlerinde nöbet beklerken ölen birisine şžehit oldu demek, Allah Zülcelal'e karşŸı yapılmışŸ en büyük yanlışŸtır. Aynı şŸekilde Müslüman bir ülkeye ve halka karşŸı savaşŸanlara nasıl şŸehit diyebiliriz?

Kafir NATO ile birlikte ve onun emrinde bir operasyon yaparken bir askerimiz ölürse buna hangi dine göre şžehit diyebiliriz?

 Bunları söylerken kimseye yasak koyduğŸum yok, isteyen istediğŸini desin fakat devlet yönetenlerin bu mertebeyi istediğŸi gibi şŸekillendirmesi, bizim inancımıza göre terstir. Yapılan yanlışŸları bu mertebe ile örtbas etmeye de kimsenin hakkı yoktur.

Bu konuda duyarlı olmamız ve hangi yolda mücadele ettiğŸimizi, yeninden kontrol etmemiz gerekiyor. Çünkü bu mertebeye ulaşŸmak için sadece asker olmamız gerekmiyor. Mevlam kendi yolunda mücadele edenlere şžehid diyor. Bu mücadele yaşŸamın her alanında olabileceğŸi gibi her yaşŸta da olabilmektedir. Yeter ki mücadelemiz Allah Zülcelal ve Tagaddes Hazretleri için olsun.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner90