(Besmele hamdele ve salveleden sonra)
İnanma duygusu insanlar’ın fıtratına Allah (c.c.)tarafından yerleştirilen temel unsurlardandır. Bundan dolayıdırki yeryüzünde yaşamış ve yaşamakta olan insanların kahir ekseriyeti şu veya bu şekilde inanç sahibi olmuşlardır.
Ancak Allah (c.c.), fıtrata yerleştirdiği inanma ihtiyacını insanlara peygamberleri (salevatullahi aleyhim ecmain) vasıtasıyla neye nasıl inanılması gerektiğini öğretmiştir. Bu işi hiçbir şekilde insanın kendi isteğine bırakmamıştır. Zaten peygamberlerin vazifesi, Allah (c.c.) nasıl istiyorsa insanların o şekilde inanmalarını temin etmektir. Yani tevhidi öğretmektir.
TevhÜ®d Allah (c.c.) ın bir olduğunu bilmek olduğu gibi ayni zamanda ondan başka hüküm koyacak, emri tutulup yerine getirilecek olmadığını, tüm peygamberlerine ve onların Allah (c.c.)tan getirdiklerine de inanmak demektir.
Her insan, yaşamış olduğu zaman diliminde hangi din mevcud ise o dinin gereklerini yerine getirmekle mükelleftir. Bizler ise son din olan islamın emirlerini ve yasaklarını öğrenerek ona göre hayatımıza yön vermemiz gerekmektedir.
İslami doğru şekilde öğrenip yaşamak ancak iyi bir eğitim ve öğretimle mümkündür.
Eğitim çağındaki çocuklarımızın ilkokuldan başlayarak(beş yaş) almış olduğu eğitimin içerisinde maalesef yeterli olabilecek din dersinin olmaması çocuğun sorumlu tutulacağı buluğ çağına hazırlanmamış olarak girmesine sebebiyet vermektedir. Bu durumda çocuk bilmediği bir dini nasıl yaşayacaktır.
Yetişmekte olan gençliğimize baktığımızda görünen manzara, Cuma kılmaz amma Cuma tebrik mesajı göndermeyi ihmal etmez. Kandil gecelerini ibadetle ihya etmek yerine arkadaşlarının kandilini tebrik etmekle geçirir. Tuttuğu orucun ardından gelen bayram namazını kaçırmaz, ancak o günün sabah namazından ve diğer vakitlerden hiçbir eser yoktur. Askerlik vakti geldiğinde bizim delikanlı veda geceleri düzenler ve buralarda bolca günahlar işlenir. Babanın savunması ise eh ne yaparsın gençler eğleniyor. Zavallı baba İsyana seyirci kalmaktan öte elinden bir şey gelmiyor.
şehit cenazelerinde bizim gençlerimizin maneviyat damarları kabarır, şehitler ölmez vatan bölünmez sloganlarını bolca atarlar. Ancak az sonra okunan ikindi ezanından her nedense namaz kılması gerektiği mesajını bir türlü alamaz. Anne ve özellikle babasına karşı tutumu ise tam bir menfaat sarmalı içerisinde gerçekleşmekte, istediğini alamadığında ise ebeveynine asi olmaktadır.
İşte yukarda bir kısmını(En hafiflerini) anlatmaya çalıştığım fakat çok birçoğunu ise yazmaya gerek görmediğim manzara bu eğitim sisteminin bir ürünü olarak karşımıza durmakta ve bu insanlar ne acıdır ki kendilerini dindar sınıfına koymaktadırlar. Allah (c.c.) buyuruyor “Deki: hiç bilenlerle bilmeyenler bir olurmu?”(Zümer/9)
Bakan nimet çubukçunun açıkladığı 40 bin yabancı öğretmenin alınacağını duyduğumda aklıma gelen ilk şey misyonerlik faaliyetlerinin artık yabancı öğretmenler eliyle okullarımıza girecek olmasıdır. Bu kişilerin misyonerlik yapmayacağının hiçbir garantisi yoktur. Biz dindar nesil yetiştirme çabasında iken birilerinin ne işler kotarma peşinde olduklarını hayretle müşahede ediyoruz.
Eğitim sistemine yapılan değişiklik, durumu 28 şubat öncesine dahi getirmemiştir. Çünkü o zaman zorunlu eğitim 5 yıldı. şimdi ise 8+4 şeklinde uygulanacaktır. Bu durumda devletimizin resmi kur’an kursları kapatılmadı amma çocuklarımızın gitmesi zorlaştırıldı. Yani değirmen açık ancak suyu kesilmiş. Bir zaman sonra zaten kurslar kendiliğinden kapanmaya başlayacaktır.
Neden kur’an kursları seçmeli olarak zorunlu eğitim kapsamına alınmıyor? Üocuk imam hatip i seçtiği gibi kur’an kursunu da seçebilmelidir. Eğer özgürlüklerden bahsedecekseniz, Devletimizin resmi eğitim kuruluşları olan kur’ kurslarını da eğitimin bir parçası haline getirmeniz gerekmektedir. Bunu yapmazsanız din için canlarını feda eden aziz şehitlerimizin Ü¢hı sizleri tutacaktır.
Sonuç olarak diyoruz ki bu eğitim sistemi ile dindar bir nesil yetişmesi mümkün değildir. Çünkü dini bilmeyenler din öğretemezler. Allaha emanet olunuz.
Selam hidayete tabi olanların üzerine olsun.
Ve Aleyküm Selam Ve Rahmetullahi Ve Berekatühu Ve Mağfiretühu Ebeden Daimen Kesiran;
Hazırlanması düşünülen yeni anayasa değişikliğinde,vatandaşın dini inanç ve özgürlüğünün önündeki tüm engellerin kaldırılması gerekmektedir.Bu engellerden biri de Muhterem Abdurrahman abimin makalesinde değindiği eğitim modelidir.Müslümanların kendi eğitim modelini seçebilmesi gerekmektedir.bu temel hak hiçbir sebeple hiçbir şekilde engellenemez kısıtlanamaz sınırlanamaz.