Türkiye yeni bir seçime hazırlanırken “yeni Türkiye” sloganı ile yeni bir algı operasyonuna girişen AK Parti önümüzdeki süreçte hayli zorlanacağa benziyor. İleri sürdüğü “yeni Türkiye” sayfasında nelerin belirleyici olacağı, veya kimlerin ve hangi zihniyetlerin dayatma ve talepleri doğrultusunda anayasal düzenlemeler yapılacağı bunlardan sadece bir başlık olarak önümüzde. İster istemez, “yeni Türkiye” ifadesi insanın aklına Milli görüşün Dünyaya ve Türkiye’ye bakışını klişeleştiren ve “yaşanabilir bir Türkiye” “yeniden büyük Türkiye” ve “ yeni bir dünya” hedeflerini dünyaya haykıran duruşunu hatırlamamıza sebep oluyor.
Ak parti hükümetlerinin ekonomik anlayışlarının bir tezahürü olan özelleştirmenin temelindeki “ver kurtul” mantığı, aynı şekilde önümüzdeki süreçte “siyasal” anlamda “ver kurtul” açmazına doğru bir evrilme yaşanacağa benziyor. Ak Partiye on üç yıllık hükümetleri süresince gerçek anlamda ayakları yere basan, dünya ölçeğinde bir hedef belirleme şansı tanınmamıştır. Veya başka bir ifade ile “ön ödemeli bir satışın” şartlarını hazırlayan unsurlar, verdikleri hizmetin karşılığında elbette bazı taahhütleri de almış olmalılar. Bu ifadelerim öyle çok iddialı cümleler değil. Nitekim son günlerde bunlarla ilgili pek çok haber kamuoyuna yansımış durumda. Ayrıca “biz söylemiştik” demenin de bir esprisi yok.
Toplum, Hak ölçüsünün “çoklukta” / “kemiyette” olduğu noktasını çoktan aşmış durumda. ! Hatta bu öyle tehlikeli bir noktaya geldi ki “çoğunluğun”, her alandaki belirleyiciliğinin artık bir sınırı da yok. Hani meşhur bir hikayede olduğu gibi; Kendini parti / lider taassubuna kaptırmış olanlar elbette “patlıcanın” dalkavuğu olmadıklarını, yeri geldiğinde “patlıcanı” yerden yere vurmada yarıştıklarına şahit oluyoruz.
Son haftalarda İmralı ile yapılan görüşmeleri kamuoyu ile paylaşan HDP sözcüleri önümüzdeki süreçle ilgili önemli gelişmeler olacağını veya olması gerektiğinin altını çiziyorlar. Ve işin ilginç yanı bu açıklamaların İmralı’nın görüş ve dayatmaları olduğu her halinden belli oluyor. Ne diyor İmralı heyeti : “derin ve anlamlı müzakereler için engel yok”. Süreçle ilgili söyledikleri de çok derin ve anlamlı cümleler. Sabah gazetesinin verdiği habere göre sürecin işleyişi sırasıyla aynen şöyle “yasal düzenleme, müzakere, ateşkes, silahsızlanma.” Bu açıklamayı başbakan yardımcısı Yalçın Akdoğan yapmıyor. Ya kim yapıyor. İmralı yapıyor. Hükümet kanadı ise sadece şunu diyor.” Kamu güvenliğine zarar gelmemesi olmazsa olmaz şartımızdır” gibi yavan bir cümle.
Bütün bu yaşananlar ve alt yapı çalışmaları epey zamandan beri Ak parti tabanının-şimdilik bir kısmı- yazının girişinde değindiğimiz “ver kurtul” düşüncesi noktasına gelmiş olması hayli düşündürücü. Bunu birebir görüştüğüm AK partililerin ağzından duyduğumu ifade etmek istiyorum. Sonuç olarak: “özerklik veya eyalet” sistemi ya da adına ne derseniz deyin. Yapılacak düzenlemelerin ne anlama geldiğini hükümet sözcülerinin ağzından ve halkın anlayacağı bir dille kamuoyuyla paylaşılmasını arzu ederdim.
Bizler, “yeni Türkiye” değil “büyük Türkiye”nin planlarının hayata geçirilmesi durumunda / D 8 ülkelerinin siyasi, ekonomik ve askeri bakımdan ayağa kaldırılması durumunda önümüzdeki sürecin yaşanmayacağına inanıyoruz. Herkes de bu konuda hem fikir.
Hidayete erenlere selam olsun.
sayın yazar ağzına sağlık ve lakın a.dilikapın söylediği aözler ve bunların yalanlanmaması ve bop eş başkanlığı neler döndüğünü ortaaaaaaaaya koymaktadır