Yeryüzü adeta bir el tarafından tokatlanıyor! Fakat bu tokadı birileri doğanın kanunu, birileri olağan bir olay, birileri şartların gereği, birileri ise ilahi adalet olarak algılıyor.
Ne hazindir ki Müslümanım diyenlerin birçoğu da bu olayları doğanın bir kanunu olarak algılayıp, neden-sonuç ilişkisini kurmadan geçiştiriyor. Halbuki yaşadığımız bu afetler Müslümanlar için büyük bir uyarıdır.(Düşünenler için)
Bu olayların karşısında ferdi olarak nefis muhasebesi yaparken, toplumsal sorumluluğumuzu bir kenara itemeyiz. 'Ben kendimi kurtarayım, banane diğer insanlarda' deme hakkımız yoktur. Yaptığımız her işin ferdi boyutunu düşünürken toplumsal boyutunu da es geçmemeliyiz.
Bunları hep göz ardı ettiğimiz için, önümüze aşağıdaki tablo çıkıyor...
Kur'an Kurslarından hafızlar fışkırıyor,
İmam Hatiplere öğrenciler sığmıyor,
Kreşler çocuklarla doluyor,
Camiiler dolup taşıyor,
Fakat,
Zina çoğalıyor,
Cinayetler artıyor,
Haramlar helalleştiriliyor,
Dünya sevgisi tavan yapıyor,
İslam'dan uzaklaşmalar artıyor,
Çocuklar uyuşturucu ile arkadaş oluyor,
Peki, neden bu tezatlık ortaya çıkıyor?
Halbuki İslami hassasiyetimiz arttıkça güzelliklerinde artması lazım, ama artmıyor aksine azalıyor!!!
Bunu düşünmeyen bir Müslüman, hiç kusura bakmasın ŞUURSUZDUR!
Sadece iyilikleri görüp, genel itibari ile gidişatın Batıla doğru kaydığını hissedemeyen! Müslüman, zavallıdır!
'Aman Yarabbi, Askeriye Kur'an-ı Kerim dağıtmaya başladı' diyerek şükreden bir Müslüman, hemen yanıbaşındaki kızının açılıp saçıldığını göremiyor veya bunu sorun olarak algılamıyorsa, şükürden önce kendini eyvahlasın!
İmam Hatip okullarında dahi! kız erkek ilişkileri İslam-i açından tezat oluştururken, sen ülkenin haline şükrediyorsan, eyvah çekip, haline ağla!
Hemen yanı başında İslam ülkeleri kan ağlarken, sen tutup 'ben rahatım, bizim ülkemizde sorun yok' diyerek dertlenmiyorsan haline acı!
Esas yapılması gereken iş; güzelliklerden önce kötülükleri def etmek değil mi? Ülkemizin, İlimizin ve İlçemizin içerisinde Hakka aykırı alenen yapılan icraatları kaldırmaya çalışmadan, etrafı süsleyerek buna şükretmen akıl karı bir iş değildir.
Evet bu mesele bütün ümmetin meselesidir. Yeryüzünde, ülkemizde veya yanıbaşımızda karşımıza çıkan felaketler bize birer uyarıdır. Üstelik Ahmet'in, Mehmet'in veya yetkililerin uyarısı değil, Hakk'ın uyarısıdır!
Yaşadığımız bütün olaylara fert ve toplum olarak bu gözle bakıp, kendimizi yeniden hesaba çekmeliyiz. Hesaba çekip her yaptığımız işte 'Bu işin sonu Hakk'a mı yarıyor, yoksa Batıla mı' sorusunu sorup ona göre hareket etmeliyiz.
Yoksa, ümmetin derdi ile dertlenmeden ve bunun için mücadele etmeden son nefesimizi verirsek vay halimize... Mevla'm cümlemizi son nefesinde, kendi yolunda mücadele ederken vermeyi nasip etsin... Amin.
dünya yer yerinden oynuyor nedeni belli saadet partisi 1.parti olamiyor diye???.