banner102

Dünyada tarih boyu insanlık aleyhine çok, lehine az sayıda atılmış imzalar vardır diye düşünüyorum. Bunlardan bizim ülkemizi, Milletimizi ve Ümmeti ilgilendiren en önemli olanlarını ele almak istedim. Bu vesileyle son dört yazımı bu konuya ayırdım.

Bizi ilgilendiren ve maalesef yüz karamız olan iki imzayı önceki iki yazımda yorumlamaya çalıştım. Orada dikkatleri celbeden en önemli şey kanımca tarihlerdi. Asıl bizi bağlayan atılan imzaların altında yatan gerçeklerdir. Ancak seçilen tarihlerin de Millet olarak bağımsızlığımız ve  kalkınmamız adına attığımız adımların seneyi devriyelerine denk getirilmesi oldukça manidar ve bir o kadarda sinsidir. Tabii bu Batılıların dayatmacı ve de ikiyüzlü olduklarının ayrıca kanıtıdır.

Bu yazımızda da yine iki imzadan bahsedeceğiz. Ancak bu seferkiler yüz akımız olan imzalar olacak. Bu imzalardan bir tanesi atıldı. Diğeri ise zamanı gelince atılacak inşallah. İlki 15 Haziran 1997’de atılan imzadır ki o, D–8’in resmen kuruluş deklaresine atılmıştı. 

D–8, 54. Erbakan Hükümeti zamanında Türkiye, İran, Pakistan, Bangladeş, Malezya, Endonezya, Mısır ve Nijerya gibi gelişmekte olan sekiz İslam ülkesinin iştirakiyle oluşan ve kalkınma ve işbirliği güden oluşumun adıdır. Rahmetli Erbakan Hocamızın liderliğinde bu sekiz ülke devlet adamlarının bir araya gelerek oluşturduğu ve de başta bu ülkeler olmak üzere dünyadaki bütün mazlum milletlerin kalkınmasını hedef almış olan hemen her alanda faaliyet gösteren bir kuruluştur.

D–8’ler, birilerinin değer yargılarına saldırı amacı gütmemektedir. Aksine dünyada yaşayan bütün insanlara hak ettiği değeri vermek ve onların iki dünya saadetini temin etmek amacı taşımaktadır. Ezen ve ezilenin olmadığı ‘Yeni bir Dünya’ kurma hedefi vardır. O nedenle kimsenin değer yargılarıyla özdeşleşmiş her hangi bir tarihi de imza günü olarak seçmemiştir.

D–8’lerin ambleminde altı tane yıldız vardır. Bu yıldızlar, bugün itibariyle dünyada insanlığa zillet yaşatan altı unsurun yok edilmesi ve yerine saadet getirecek yeni altı unsurun ikame ettirilmesi anlamını taşımaktadır. Şöyle ki, bugün dünyada; insanlığı zillet içerisinde bırakan ‘savaş, çatışma, çifte standart, üstünlük, sömürü ve de baskı ve tahakküm’ gibi Bâtıl unsurlar, vardır. İşte D–8’le bu zillet unsurları yok edilerek yerine; ‘barış, diyalog, adalet, eşitlik, adil düzen ve de insan hakları ve hürriyet’ unsurları ikame ettirilecek.

D–8’lerle yeni bir dünyanın temeli atılmıştır. Bunun ne mâna ifade ettiğini ancak XX. Asrın önemli siyasi olaylarını ve özellikle de I. ve II. Dünya savaşları sürecini gözden geçirerek anlayabiliriz. Bu hususta Erbakan Hocamızın kendi açıklamaları özetle şöyledir.

‘Birinci Dünya Savaşı, Osmanlı Devleti, Rus Çarlığı, İngiltere Krallığı ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu gibi 4 büyük devletin yıkılmasına neden oldu. İkinci Dünya Savaşı ise Stalin, Hitler, Musolini ve Franko gibi diktatörlerin tasfiyesi maksadıyla yapıldı. Savaş neticesinde Stalin hariç diğer diktatörler yıkıldı. Ne yazık ki vahşet boyutlarına ulaşan bu her iki savaş da insanlığa büyük acılar yaşattı…’

İkinci Dünya Savaşı sonrası İngiltere, Amerika ve Rusya, galip devletler olarak yaptıkları 4 Şubat 1945’teki Yalta Konferansı neticesinde; dünyaya barış getirme adına, ‘Yeni Dünya Düzeni’ dedikleri bir sistemin kararını aldılar. Oysa asıl amaçları, geri kalmış ülkeleri sömürgeleştirmekti.

Öte yandan başta Fransa olmak üzere bazı Avrupa ülkeleri bu gidişattan rahatsızdılar. Bunun için, Amerika’nın da içinde olacağı fakat Sovyetler Birliği ve Almanya’nın olmayacağı bir birlik kurmayı planladılar. Netice itibariyle 1949’da Belçika, Kanada, Danimarka, Fransa, İzlanda, İtalya, Lüksemburg, Hollanda, Norveç, Portekiz, İngiltere ve Amerika’nın da katıldığı on iki ülke, ‘Kuzey Atlantik Paktı (NATO)’yu kurdular.

Bu durum, bir taraftan ‘Yeni Dünya Düzeni’ planını askıya alırken, bir taraftan da yalnız kalan Sovyetler Birliği’ni başka arayışlara sürükledi. Takriben altı yıl sonra 1955’de adına ‘Doğu Bloğu Ülkeleri’ de denildiği ve Sovyetler Birliği, Doğu Almanya, Polonya, Bulgaristan, Çekoslovakya, Macaristan, Arnavutluk ve Romanya’nın katılımıyla ‘Varşova Paktı’ diye karşıt bir birlik oluşturuldu. Böylelikle İnsanlık, Batı ve Doğu diye adlandırılan iki kutbun soğuk savaşı girdabına girmiş oldu. Bu durum, takriben 1990’lı yılların başına kadar yaklaşık 40 yıl kadar böyle devam edecekti…

Devamı var!

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner90